bildirgec.org

eminönü hakkında tüm yazılar

ufak istanbul gezisi

nazokiraze | 25 July 2010 13:07

Başlığa bakarak İstanbul’un her bir yerini arşınladığımı zannetmeyin, kızımın beni bu yaz tatile götürmedin o halde İstanbul’u gezeceğiz bıdı bıdı … şeklindeki yoğun isteklerine bakaraktan geçen Taksim bugün Sirkeci, Sultanahmet dolaylarında Allah’ın sıcağında psikopatça bir gezi yaptık. Aklı olan otursun oturduğu yerde, sıcağa,trafiğe,kalabalığa bulaşmasın.

Sirkeci’ye gelir gelmez anladım ki bunlar durmayacak çaresiz büktüm boynumu ve dondurmacıya besmele çekerek yaklaştım.(Dondurma siftahmış sonrası sırasıyla haşlanmış mısır,közlenmiş mısır, su, tost,portakal suyu,soda,su,simit,su, şu,bu,o,su…su şeklinde uzadı gitti)

Var mı daha güzel bir şehir….

MerakliKedi | 13 June 2010 17:32

Üniversite bitip de maddi bağımsızlığımı elime aldığımdan beri, yıllık izinler dışında boşluğum olmadı. Yıllık izinler de biz kurumsal yapılar içinde boğulmuş insanlar için bir bilemedin iki haftalık molalardan ibaret oluyor. Tabii on dört yılda bir kere aldığım 3 haftalık tatil için ve b ütün bunların yanında Türkiye’de ondört senedir işim olduğu için çoğu üniversite mezununa göre şanslı olduğumun farkındayım. Ama insan işte, hep elindekinden fazlasını istiyor.
Günah çıkartmayı, ya da kendine acımayı bırakıp bana bu yazıyı yazdırtan olayı anlatayım. Şimdi doğum iznindeyim. Onaltı haftalık bir doğum izni ardından da gelecek olan birikmiş yıllık izinlerim nedeniyle oldukça uzun bir zaman işten uzak kalacağım. Sağlıklı bir hamilelik de geçirdiğim için bu dönemi biraz İstanbul’un keyfini sürerek değerlendirmeyi seçtim. Cuma sabah evden çıktım, kahvaltıya Emirgan’a gittim. Uzuuun bir kahvaltıdan sonra, uzun uzun gazete okudum. Sonra kalkıp boğazda yürüyüş yaptım. Boğaz’ı oldum olası çok sevdim. Senede bir defa kullandığım İstanbul izinlerimde de boğaz odaklı bir günüm mutlaka olurdu. Ama çok farklı bir duyguymuş. Yarın biteceğini bilerek Boğaz’da dolaşmakla, ayları kapsayan bir zaman diliminde özgür olduğunu bilerek Boğaz’da dolaşmak, deniz kokusunu içine çekmek, yetişecek hiçbir yerin olmadan sahilde banka oturup uzaklara, hayallere dalmak, kısacası İstanbul’u yaşamak öyle farklıymış ki…. Yürüdüm, yavaş yavaş boğazı içime doldurarak yürüm. Banklarda oturdum, kalkıp şuraya gitmeliyim demeden sakin sakin huzur içinde oturdum. Hemen arkamdan geçen caddenin gürültüsünü arkama alıp sanki şehir keşmekeşinden çoook uzaklardaymışım gibi hissedip önümde dingin akan Boğaz’a daldım gittim.

çınarın kökü hüzeyin avni dede

nazokiraze | 05 May 2009 09:48

Bugün gezdik, taşınma hazırlıklarımdan birisi olan kitaplarımı ayrıştırma işini yapma amaçlı evden çıkışımız Beyazıt Özbek Çarşısı’nda başladı sonra evin yolunu bulamadık, hadi Kapalıçarşı hadi Sahaflar Çarşısı , oradan Eminönü balık-ekmege kadar vardırdık işi, baktık yagmur geliyor babamız işten çıkmış eve dogru yol alıyor o zaman eve geldik (çocuklarım ve ben).

Kitaplarımın bir kısmını Özbek Çarşısı’ndaki kitapçımıza götürdük, yerine bir sürü test kitabı oldu,bir kısmı bağışlandı hem taşınırken götüremeyecegim kitaplar değerlendi hem ben karlı çıktım hem başkaları.

ince Eminönü, kalın hayalci [hayalci]

| 29 March 2008 19:17

Delile tahlile gerek var mı?
“Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır!”
dercesine kendilerini belli edenler…

Yaptıkları yeni bir hareketin ardında bir
“art niyet” aramaya gerek bile yok.
Olay kendinden çözülüyor zaten,
kendi kendilerini ifşa ediyorlar.

AKP’nin yasa çıkarıp Eminönü’yü Fatih’e bağlaması…
İşin içinde bir iş olduğu kesin.
Zaten belediyecilik deyince “bul karayı al parayı”
tezgahları aklıma geliyor.
Bu, Türkiye’nin gelenek haline gelmiş bir siyasi gerçeğidir.
Üçkağıtçılık!

Her seçilmiş, işi kitabına uydurup icraatını yapar.
“Hizmet” reklam ile vatandaşı gözüne sokulur,
bozukluklar milletin üstüne saçılır.
Büyük “pangnotlar” ise masa altında sayılır.

BALIK-EKMEK GERİ GELİYOR

macro | 26 July 2007 13:52

Televizyonda duyduğuma sevindiğim ender haberlerden birisi. Eminönündeki balık-ekmek satıcıları geri dönüyormuş. Zaten sözde tarihi dokuyu bozuyorlar gibisinden saçma bir nedenden dolayı kaldırılmıştılar.Aslında Eminönündeki balık-ekmek satıcıları tarihin ta kendisiydi.Tarihi dokuyu bozamazlardı çünkü zaten tarihi doku onlardı. Kaç sene önce çekilmiş İstanbul filmlerinde bile kendilerine yer bulabilmişlerdi.Ayrıca o teknelerden kaç kişi ekmek yiyor oda ayrı konu. Neyse ne diyelim “gözümüz aydın”.

Flashbacks

pilli pati | 04 July 2007 11:50

güvercinler - camii
güvercinler – camii

Dün sohbetinden pek bir hazzettiğim bir dostla iki laf çeviriyorduk. İstanbul’u özlemiş. Laf arasında Eminönü’nden dem vurdum. Açık havada hazırlanan ekmek arası soğanlı çingene palamutları ve teknelerin boğaz sularında salınışları aklımda takıldı kaldı…

İçinde yaşadığım şehrin bir bölümüne böyle özlem ve saygı duyuşum biraz da anıların sayesinde…

Büyükbabam elimden tutmuş, gidiyoruz. Nereye? O çocuk aklımla cevap veriyorum: