Bu gidişle, evlilik yolunda atılan her adım, her girişim sonuçsuz kalacak gibi…Çiftlerin ortak ilgi yaratma, sadakat,sevgi , saygı gibi birlikte yaşamanın ön koşullarını sağlayabilecek ne güçleri kaldı ne de arzuları…Gerek “kadın düşmanları” gerekse “erkek düşmanları” birbirlerinin en kötü portrelerini çizmek için yarışıyorlar adeta…Ya , erkeklerimiz kadın bedeninden nefret eden birer “schopenhauer” olup çıkarlarsa ne yaparız?…İki erkeğin, ya da iki kadının “imam nikahı” kıydırdığını düşünemiyorum…Serbest piyasa ekonomisi bizlere hep iyi şeyler dikte etmiyor; Gençlerin evlilik kurumuna “ fayda-maliyet” ya da “maliyet-külfet” ekseninden bakmalarını da öğütlüyor…Bu gidiş, tehlikelidir ve toplumun en güçlü halkası kırılmak üzeredir…Gelecekte neler olabileceğini kestirmek ve bunları denetim altına almak zorundayız…ABD ve batı dünyası bunu yapıyor ; Gençlerini evliliğe özendirici tedbirleri düşünüyor…Benim aklıma ne geldi bakın; “ Bekarlık vergisi “
Evet yanlış okumadınız kadın erkek kim olursa olsun bütün çalışan bekarlardan vergi alalım!…Böylece evlenmekten kaçanların canına okumuş oluruz…Aslına bakarsanız bu “bekarlık vergisi” benim buluşum değil, 1929 yılında Yozgat milletvekili Süleyman Sırrı bey tarafından meclise verilen bir önerge…Tasarı birkaç kez meclisin gündemine geliyor fakat kabul edilmiyor…Şimdi tam zamanı ; Bu vergiyi koyarsak hem gençlerimizi hem de Süleyman Sırrı beyi mutlu etmiş oluruz!…
Vergiyi koymakla iş bitmiyor tabi, yanına destekleyici ögeler de gerekiyor…Onları da buldum!..Mesela kentlerimizin en yoğun bölgelerindeki bill-board’lara evliliği özendirici yazılar, resimler koyabiliriz…Bekarın parasını it yer, yakasını bit..
Demir tavında dilber çağında…
On beşinde ki kız ya erdedir, ya yerde…
Bir de şu “kadın özgürlüğü” akımlarını falan bir müddet unutalım…Unutalım ki erkeklerimiz bu “korkuyu” üzerlerinden atıp erkekliklerini yaşamanın tadına varabilsinler…
Her nimetin bir bedeli olduğu kadar külfeti de olduğunu unutmayalım…