Aslında gayet sıradan olabilecek bir gündü.Deniz vardı ve de akşam üstü.Akdeniz de bir yerlerde, bulutlu bir kış akşamüstüsü.Güneş aralardan bir takım manevralar deneyip, çok severek satınaldığı güneş gözlüğünü anlamlı kılıyordu.Bunlar gayet sıradan şeyler.Ve bunların sıradan olması durumu bir çeşit güvenlik duygusu vermeliyken… -öyle olmadı.Ayaklarıma bakma gafletinde bulundum.Yürürken ayaklara bakmak gerçekten tehlikeli olabiliyomuş.bunu anladım.Küçük kareler halinde dizilmiş parke taşları -kendi hür iradeleriyle- alçalıp yükseliyordu.Sanki akışkan bir zemin üzerinde yürüyormuşum gibi hissettim.ilginç oldu.ve dengede kalabilmek için, agırlık merkezimi çok sık değiştirmem gerekti.-aslında kıvrak hareketlerdi.-ama derinlerde bir yerlerde ; bu -kıvrak- hareketlerin, diğer insanların gerçeğine uymadığı şeklinde bir ‘farkındalık’ mevcuttu.Hemen bu durumdan kurtulması gerektiğine karar verdi.Ama durum giderek zorlaşıyordu.*ilk önce parke taşlarının kareleri bulanıklaştı.*Bu bulanıklık sisli bir görüntü kazandırdı ortama.*Sanırım sis etkisiydi bulut fikrini beynimden peydahlayan.*Evet, artık bir bulutun içindeydim… Bu romantik gelebilir bazılarına.Ama bana gelmedi. Etrafımdaki nesnelerle aramdaki en büyük bağ olan görme yeteneğim bozuluyordu ve bu durum, zoraki -insan etkileşimlerine girmeme sebep olabilirdi.Kurtulmak için bir yol aradım.Bir beyazlık gördüm.Bulanıklığın içinde yine bulanık bir beyazlık.Neoldugu belirsiz. Ama-Ben gerçeğiiimmMM!!diye bagırıyordu.Onan inandım, ona sıgındım.Ve ayrıntılara anlam vermeye başladım.İzlediğim yolu anlatarak can sıkmak istemiyorum.(Belkide üşeniyorum. emin degilim.)Sonuçta işe yaradıŞöyle ki;Anlamlandırdığım anlam parçacıkları bir bütün oluşturdu ve bu beyazlığın, ‘Uzanların yatı Frequéncy’ oldugunu farkettim.Cem Uzan fikri doğal olarak, ‘çoğunluk’la aramda bir bağ oluşturdu veBuM!Tekrar ‘Güvenli Gerçeklik’ in içindeydim.Tanıdık nesneler.Masa.Sandalye.Ama kesin kısa sürecekti.Sadece bir mola.