Futbolu eskiden de çok severdik. Ama o zamanlar yabancı ülkede oynayan oyuncularımız, lüks localı devasa stadyumlarımız, trilyonlarca liralık yabancı futbolcularımız yoktu. Milli takımımız vardı göğsü beyaz çubuklu kırmızı formasıyla, teknik direktörleri mülayım adamlardı, futbolcuları mahallemizin delikanlıları gibiydiler, bilirdik ki güçleri yetse Brezilyayı bile yenerlerdi, birbirilerine kin gütmezlerdi, mafya babalarıyla al takke ver külah halleri yoktu ( bir kaç tanesi hariç), İngiltereden sekiz gol yediklerinde bile bilirdik ki güçleri yetse yemezlerdi. Tesisatçı takımı dediğimiz Malta gibi bir takımdık eskiden, çok galibiyetimiz kupalarımız üçüncülüklerimiz yoktu ama,Böyle sevimsiz oyuncularımız da yoktu. Böyle kendini beğenmiş teknik direktörlerimiz de yoktu. Futbolun üzerinde bu kadar çok kirli el dolaşmıyordu. Kimse haketmediği paralar, ünvanlar kazanmıyordu. Milli maçta kendi futbolcumuz biz onu -herşeye rağmen- alkışlarken, bize hareket çekmiyordu. Yenildikten sonra kimse sahanın içinde rakip dövmüyordu. Büyük zaferler kazanmıyordu ama yine de seviyorduk Coşkun Özarı’ yı. O bizim ay sonunu zor getiren babamız gibi düşünceli oturuyordu kulübede çünkü.Artık bu milli takım bizim değil. Yenilince kızıp, yendiğinde sokaklara döküldüğümüz takım bu değil. Artık o forma çok kirlendi ama sahanın çamuruyla değil..
yorumlar
Ben de şu Fatih Terim’den hiç hazzedemiyorum doğrusu. Adam bana kibir abidesi gibi geliyor.
Maçtan aslın da hiç anlamam. hayatım da ilk kez GS dünya şampiyonluğuna oynadığı maçı izlemişimdir, çok da zevk almışımdır. Bu konu da yorum yapamayacağım. Ama mutlaka söylediklerin doğrudur.
çok beğendim yazıyı.eskisi hakkında fazlaca bir fikrim yok şu okuduklarımdan başka ama bugünün tamamiyle yukarıda anlatılan kadar iğrenç bir hale geldiği görüşünden yanayım.
Aslında Türkiyedeki futbolun durumu, tüm hayatı özetliyor gibi biraz.
Tranfer olan oyuncularımız nedense havaya giriyolar. Kendilerini kanıtlama çabasında oldukları için iş başka taraflara kayıyor. Fatih Terim’in adıda iyice markalaştı. O da bu takımı değil kendisini kurtarma ve kanıtlama peşinde. Haluk Ulusoy denen mahluk zaten satılık köpek. Şerefsizin önde gideni. Torinolu şaban zaten gol değil en çok forma giyen adam ünvanı için oynuyor.
haluk ulusoy bu ülkenin ayıbıdır…. koskoca ülkede Türk futboluu yönetecek başka bir adam çıkartarak seçilmesini sağlayamayan bir sistemi dahi değiştiremiyorsak emrenin kolu çok kişinin bi tarafına kaçmış demektir… hatta o ulusoy u bunca snedir orada tutan hükümetleri seçen bizlerin bile…
Coşkun Özarı nerede şimdi hkkaten?
tuttummm
En kralı da Nevzat Güzelırmak’tı. Okul müdürü gibiydi.
Şu yazıyı tam 1 yıl önce yazmışım, geçen maçtan sonra aklıma geldi, tekrar okudum. Bakın işte Ulusoy gitti, bir kaç kişi günah keçisi oldu uzaklaştırıldı, ama sevimsizler hala oldukları yerde.