Ya babalar . malum dunyada startup mevzu sakata geldi o yarı bir konu ama sizin içinizde bu b2b b2c konseptlerinin turkiyede tutacagina ve insanların bu konulardan ciddi ciddi ekmek yiyebilecegine olan inancınız varmı?
Çünkü benim turkiyede yakından tanidigim bir kac startup sahibi hobi olarak bu işi yapıyor. adamların tuzları kuru olayımız devam etsin diye zararınada olsa işe devam ediyorlar. Onun harici turkiyedeki buyuk capli sayılabilcek e-busines şirketlerinin çogunun arkasında da büyük guruplar var. Yani adamların finansman sıkıntısı olmadigi için hayatlarına devam ediyorlar.siz ne diyosunuz bu gidişata ?
yorumlar
ne demek bu, ben anlamadım,.. bu konu üzerinde uzman olmayan birinin de anlayacagı gibi ele alırsa konuyu biri, ee, uzman olmayan biri de anlar,..
Bu B2C, B2B vs olaylarına neden kıl kaptığımızı biliyorum, ya da en azından kendi adıma konişiyim, bi takım yuppie kılıklı adamlar bu işi başlattı diye hepimiz kıl kapıyoruz bu olaya. Ama yani, telgrafı da Bell Teleghraph geliştirdi diye (Onlar da dönemlerinin yuppie kılıklı tipleriydi neticede) telgraf tutmayacak diyen biri çıkmış mıydı bilmiyorum.
Şimdi.. Her ne kadar umutsuz ve karamsar bir adam olsam da, pozitivist Cumhuriyet geleneğinin çocuklarıyız… Akılcılık damarlarımıza işlemiş, ne kadar temizlesen çıkmıyor. O yüzden, bu işlere akılcı bakınca, bu ülkede 15 milyon GSM abonesinin olduğunu, bu arada mobil internet diye bir şeyin geliştiğini, i-mode’un gelecek aylar içinde önce Hollanda’da sonra bütün Avrupa’da interneti cebe taşıyacağını, sonra milletin sevgililer gününde cepten çiçek siparişi vereceğini, ne biliyim, cepten hisse alıp satacağını vs görüyorum. Tabii bu işler Türkiye’ye bi 5 sene sonra gelecek.
Ama gelecek.
Ha diyceksiniz ki, sana ne faydası olacak? O başka mevzuu.
ya, biri şunların neden bahsettigini, ne oldugunu bana anlatacak mı yahu?
vic vega:
ilk önce tanımlardan başlayalım:
b2c: business to consumer. ticari sitelerin son kullanıcıyla çalışması olayıdır. servis son kullanıcıya verilir. güzel ve öncü bi örnek olarak amazon örnek verilebilir. mallar ve hizmetler kullanıcının ayağına ulaştırılır. kullanıcıya yöneliktir. arz talep ilişkileri incelenir. eğer fizibilite raporları incelenmezse rahatça batar. zarar etmeye mahkümdur. ama önce veya sonra oluşu çevre değişkenleri ve bilimum diğer detaya bağlıdır. amazon’dan devam edelim derseniz ilk başta parayı ton bazında inceleyen şirket, bata bata bi hal olmuş, her daim zor kurtulmuştur. bilimum olaydan sonra zar zor geçinen bi yer olmuştur. yazıktır.
bununa karşıt bir örnek olarak da idéefixe örnek gösterilebilir. ilk başta ne hedef kitleye ulaşabilmiş, ne düzgün bi sisteme sahip olabilmiş, ne de stok düzenlemelerini becerememiş, bu yüzden problemler yaşamıştır. ama zamanla tecrübeyle ve repütasyon sayesinde mali stabiliteyi sağlamıştır. başarılı bir örnek olarak buluyorum.
b2b: business to business. şirket içi veya şirketler arası çalışmak üzere tasarlanmış sistemlerdir. mesela dağıtım ağlarının otomasyonu, bir holdingin şirketleri arası iletişiminin sağlanması, birbirine bağıl çalışan şirketlerin arasındaki iletişimin düzenlenmesi gibi şirketleri ilgilendiren şeylerin tümü. mesela en son görülen, efes pilsen’in dağıtım kamyonlarına pda[personal digital asistant, avuçiçi bilgisayarcıkları] dağıtarak üzerlerine yüklediği sistemle dağıtımı sağlamlaştırmış, muhasebe işlemlerini kolaylaştırmış, mobile business yolunda önemli bi atılım yapmıştır. [gerçi büyük bi proje olması ve yazılım şirketinin biraz yavaş hareket etmesi nedeniyle uzamışsada geç olmuştur ama güç olmamıştır.]
kernel32, kaptanhayal:
b2c amaçlı kurulmuş bi sistemin tutması için
gibi bilimum olguya ihtiyaç var. ve ondan sonra bile tutması garanti edilemez. zaten piyasada 2 veya 3 [3 türkiye için çok bile] aynı işi yapan site piyasayı doyuracaktır. kalanı ya çok düşük gelir elde eder veya muhtemelen edemez bile.
mesela kitap satan, idéefixe kadar geniş 3-4 yer daha açılsa, kaçı tutar ki? artı bölünen potansiyel müşteri hepsinin işlerini tıkar.
ben şu an için geleceği tabiki de b2b sistemlerde görüyorum. nitekim şirketler teknolojiye yatırım yaparlar, paraları ve kaynakları vardır. artı daha fazla fikir vardır. şu an kaç kişi internetten alışveriş yapıyor ki? ama bi şirkete 1000 tane pda satıp üstlerine yazdığınız uygulamayı deploy edebilir ve hepsiyle pek güzel karlar elde edebilirsiniz. b2c’de gelecek yok. ama bi şirket bi yandan b2b çalışıp, bi yandan da b2c yürütebilir. ya da b2b çalışmılmış bi şirkete bir de b2c platformu oluşturulabilir.
ama b2c hiçbi şekilde tutamaz mı? hayır tutucak. türkiyeye de de microsoft‘un hayal ettiği “wireless hayat” gelecek. aynı 5 sene önce cep telefonlarında olduğu gibi ve hatta 15 sene önce kişisel bilgisayarlarda olduğu gibi. önce teknolojiyle ilgilenen bi azınlık alıcak. sonra biraz daha ucuzluycak ve daha çok kişi alıcak. hayatına sokucak o gerçeği. şimdi cep telefonsuz yaşam nasıl zorsa, ve eskiden “ne gerek var cep telefonuna ya?” diye cümleleri diyebiliyosak, aynen buda böyle olucak. evet cep telefonumuzla kola makinesinden kola aldık bilişimde ve “ne gerek var ya??” dedik, ama ilerde kola makinelerinde belki para deliği olmayacak. çünkü gerek kalmayacak. o da olucak ama şu anda pek olmayacak. şu anda piyasada b2b çözüm şirketlerine ihtiyaç var. b2c için altyapı yok daha.
[3776 bytes, 553 words]
1999 yılı idi. Kendisi Harvard Business School un en gozde proflarından birisi ile cok yakın olan bir abim Aynı zamanda turkiyedeki venture capital mevzunu ile yakında ilgili birisi. Bana ‘eger sıkı bir internet projen olursa bana ciddi bir rapor halinde sun. Elimde 50 Milyon dolar fon var. senin projeni de bu kapsamda degerlendirebiliriz. demisti.
Düşündüm Düşündüm . aklıma bir şey gelmiyordu. Çünkü o zamanlar internet benim için mp3 indirilen ve bol adult malzemesi olan bir yerden ibaretti.
yıl oldu 2001 nerdeyse 2002 bende yine proje yok.ama bu seferde projeleri olan sıkı adamlara bile bes kuruş destek olcak bir tek allahın kulu yok.
Destek olmayı bırakın .bilimum IT ciler işsiz ve hangi ülkeye kaçsak diye onu düşünüyorlar. Türkiyedeki Kriz yetmez gibi Dunyadada bir resesyon var. artı olarak abd de batan b2c şirketleri ile birlikte çogu kişi balonun söndügünü ifade ediyorlar.
Eger ilk yazdıgım yazıyı okuduysanız ben b2b veya b2c birer hayal demedim. Turkiyedeki girişimciler ne zaman bunlardan ekmek yiyecek dedim.
benim sizlerden beklentim b2b ve n2c nin tanımı degil eger gercekten vizyon sahibi iseniz gelecege biraz olsun projeksiyon tutmanız . bu konseptler içinde bulundugu handikapı ne zaman aşarlar ve türkiyede bu sürecin neresinde bunu bilen varsa beri gelsin ?
türkiye tabiki de ekmek yiyecek. yukarıdaki ahâmda da belirttiğim gibi. ama ne zaman yer derseniz cevabım işlerin düzene girmesi ve bilimum şey sonucunda bi 4-5 sene almalı en azından şeklinde olur. nitekim çok eksikler var daha. daha kaç kişi bağlanıyo ki internete, kaç kişi kredi kartıyla alışverişe güveniyo ve uyguluyo… bu şartlar altında zaten batar ki biz onları görmezden gelsek bile batma ihtimali yüksek.
hala süreç nedir derseniz tabi süreci o kadar iyi bilemem ama sanırsam en başını aştık. yani iş yapılabiliyo [ki bu işte çalışıyorum, işin yapıldığını gördüm, ve hatta yaptım…] b2b iş yapılıyor, daha da yapılacak. çünkü şirketler güçlü halen daha. ama b2c batıyor. çünkü son kullanıcı artık fazla ekstra harcama yapamaz halde.
sabır. sabır diyorum… yurt dışına kaçmadan da olacağa benziyor…
Bir zamanlar böyle bir portal vardı Almanya’da sonra ohbee.de si de geldi, gurbetçilere yönelik.. Hala varlar mı bilmiyorum, ama bu siteleri açan arkadaşlar mantıklıydı, çünkü Almanya’daki Türkler’in ortalama geliri, haliyle Almanya ayarındaydı, kredi kartı sahiplik oranları çok yüksekti (di’li geçmiş zamana ne gerek var bilmiyorum tabii) gençlerin hepsinin önünde en azından okudukları okulda birer PC vardı vs vs. Ama Almanya’da bile internet sahiplik oranı, Amerika’ya kıyasla hala çok düşüktür, dikkatinizi çekerim.. Türkiye’de ise, B2C sitelerini başarıya götürecek önkoşul olan bu rakamlar yerlerde sü-rü-nü-yor. İnternet sahiplik oranı (Evden dial up bağlananlar) yüzde 1.5 diyorlar ama inanmayın, ben ‘Türkiye’de topu topu 500 bin net abonesi var’ lafını, bu işlerin tam göbeğindeki birinden duymuştum. Kredi kartı sahiplik oranı deseniz, komik seviyelerde. Kredi kartı olanların harcama limiti 200-300 milyon, üstelik internet aboneleri genelde gençler ve bankalar işi gücü olmayan gençlere kredi kartını nah! veriyor, ayrıyetten bu ülkede kredi kartıyla satış yapmak için şirket kurmanız şart, ki POS işlemi yapabileseniz, falan.. (Oysa Amerika’da şirket kurmadan da B2C olayına girebiliyorsunuz..)
Bütün bunlara bi de kültürel etkenleri katın.. Amerika’da adamlar internetten kitap alıyor (Bu arada: Amazon zararda ama yıllık satışı 1 milyar dolar) çünkü orada 100 yıllık katalaogla satış geleneği var, Türkiye’de ise yok vs. vs.)
Bunlar şu anda Türkiye’de B2C neden tutmaz sorusunun yanıtı.
Ama dedim ya, Türkiye’de tam 15 milyon GSM abonesi var. Ve Japonya’da NTT DoCoMo diye, interneti cep telefonuna taşıyan bir nane var, aynısını yapan 3G diye yeni bir teknoloji var vs. Şu anda biraz pahalılar, ama ucuzlayacaklar. Ana kart fiyatları dahil, dünyada fiyatı ucuzlamayan bi teknoloji nanesi var mı ki?
Sonra ne olacak? Söyliyim:
Şu anda Türkiye’de toplam ciro alarak değil ama, satış adedi olarak en yüksek işlemi hangi siteler yapıyo biliyo musunuz? SMS logosu, melodisi vs siteleri. (Bu bilgi e-ticaret ödeme altyapısı kuran bir bankadan alınmış olup, aynen gerçektir.) Neden? Çünkü biz Türkler, ceplerimizdeki o dıt dıt öten telefonlara hastayız. Ha ne diyodum? Bugün SMS logosu satın alan küçük kitle, yarın cepten internete bağlandığında her b.ku yiyecek. O zaman da bu B2C olayı patlayacak.
Diyorum da, sanmayın ki, B2C olayından paranın dibine vurma hesaplarını yaptığımı. Sadece, ortamı buldum, mevzuya "Bendeniz, NY’de e-business okudum" tripleriyle akıl satan adamlar ortada yok (Varsa da ben görmüyorum)ben de bir şeyler yazayım dedim.