Atamızın Bursa Nutku, bizim şu an içinde bulunduğumuz duruma ışık tutmaktadır…Bursa NutkuTürk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek” Onu hapse atacaklar.Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!ATATÜRKBiz Türk gençleri atalarımızın emanetlerini ne pahasına olursa olsun koruyacağız!!Atalarımıza,şehitlerimize minnettarlık ve sonsuz saygıyla…
yorumlar
sürekli devrim yapma ihtiyacınıda ihtiyaçlar hiyerarşisindeki yerine koyalım, kıt kaynaklarımızı ona göre kullanalım.eskaza bi devrim yaparda kendi kafanıza göre polis, adalet, askeriye, kısaca devleti yeniden yapılandırdıktan sonra tekrar bi devrime ihtiyaç olmayacağını kim iddia edebilir? bu diyalektik ulusalcılık çooook su kaldırır ama yinede devriminizi yapın tabe, devrim yapma hakkınız engellenemez.şahsen halihazırdaki devletten, polisinden, yargısından, askeriyesinden bazı eksiği, gediği, kusuru olmasına rağmen memnunum, benim rahatım yerinde. isteyene tekrar devrim yapma izninide veriyorum, hade kolay gelsin.
Güzel bir yazı. Aklıma insanoğlunun yerleşik hayata geçtiği ilk dönemler geldi. Özellikle neolitik dönemde klanlar da buna benzer vehimler üzerine iç savaşla kendi kendilerini yokederlerdi. İlk dönem insan toplumlarının nüfus gelişmelerini engelleyen nedenlerden biri de buydu. Ormanda yaşayan hayvancıklar gibi kendini tehdit altında hissettiği anda diğer tehdit unsuru insan yada insanları yok ederdi.Yazının altına keşke bir de:”Yaşasın Neolitik Dönem!””Yaşasın Paleolitik Dönem”nidaları da iliştirselermiş. Hukuk ve devlet dediğin nedir ki. Yaşasın Anarchy!
Bu yazıyı yazmaktaki amacım “Hadiii!..Yürüyün arkadaşlaaar!…İleriiiiiii!..” demek değil sadece uyanık olmamız gerektiğini bir kere daha hatırlatmak içindi arkadaşlar.Ben bir ihtilal gördüm,bir tane daha olsun istemem kesinlikle ama ahval ve şerait bunu gerektirirse şayet, gözümü bile kırpmadan en önde gidenlerden olurum!…
İşte onu diyorum Gökkız. X yoluna gitme.Israrla ben darbeci olurum diyosun. Neolitikte yaşamak istiyorum diyosun.Yok şunu düşündüm. Eğer bu yazı doğru ise Anadolu insanı da “hakkaten yaw, bu ahval ve şerait altında yaşanmaz. Bu M. Kemal’in polisini askerini yok edip doğru bildiğimizi yapalım. Ülke dinsizlik tehditi altında!” deselerdi. Yada hiç M. Kemalci olmadıkları halde Şeyh Said gibi kendileri gibi düşünenlere halk olarak destek verip ülkenin daha ciddi bir kan gölüne dönmesi uğruna “”ahval ve şerait bunu gerektirirse şayet, gözümü bile kırpmadan en önde gidenlerden” olsalardı.Ne olurdu biliyor musun? O zaman sen bu kez de “Milli kurtarıcımız Şeyh Said yada Çerkez Ethemin yaptığı gibi ülkemizdeki tehditlere karşı teyakkuzda olalım” diyecektin. Mantaliten değişmediği sürece sadece aktörlerin değişecek. Aklına hiçbir zaman gelişmiş dünyadaki gibi demokrasi gelmeyecek. İşte ben sadece buna üzülüyorum. Kurtarıcın ister M. Kemal olsun, isterse şartlar başka gelişse idi Şeyh Said olsundu değişen birşey yok benim gözümde. Medet akıl ve demokrasi olmadığı sürece sen daha çok kurtarıcılar beklersin. Ama sakın bu durumuna rağmen akılcılık, çağdaşlık, modern-postmodern yaşam laflarını kullanma. Ağzına yakışmaz.Yada sana yakışanı konuş. Demokrasi ile bu toplumun özgürlüklerinin korunmasını iste. Herkesin hukukuna saygı gösterdiğini ifade edip “hukukuma saygı gösterilmesini istiyorum” de. O zaman modern Türk Kadını olabilme şansını daha çok koruyabilirsin.
yok artık!bizi kurtaracak olan tek şey adalettir. adaleti sağlayacak olan da hukuktur. ayrımsız, herkese eşit davranan yasalara ihtiyacımız var. kısaca kimse hukuğu kendi uygulamaya kalkmasın. sadece kaos gerçekleşir. gerçi ben kaosu severim ama, o ayrı mevzudur.
Bu ülkenin herşeyi var, merak etme gökkız. siyasi anlamda daha sakin yazılar yazın lütfen. kabartma tozu olmayın olana bitene…
Demokrasi tüm aydın yetişmişlerin seçimidir pek tabii.Ama ben tam demokrasinin sadece eğitim seviyesi çok yüksek ülkeler için uygun olabileceğini düşünüyorum “Andhro”.Eğitimsiz,cahil insanlar kandırılmaya çok yatkındır ve ne tarafa çekersen o tarafa gider. Bu da gerçek demokrasiye her zaman bir tehdittir.İşte bu yüzden bizim gibi nüfusunun %70 inin eğitim seviyesi henüz düşük olan ülkelerde maalesef hala gerçek aydın kesimin önderliği şarttır.Ve benim modern türk kadını olmama da engel değildir bu düşüncelerim 😉
Demokrasi ile intelijansiya değil burjuvazi arasında bir denge söz konusudur. Yani demokrasinin gelişmesinin temel şansı burjuvaziye bağlıdır. Hiçbir yerde eğitimli insanlar çıktığı için demokrasi icad edelim denmemiştir. Ülkeyi ayakta tutan güç arsitokrasiden burjuvaziye geçtiği zaman ülke yönetiminde hak iddia eder. 1789 Fransız devrimi de işte bu şekilde gelişti. Sorbonne Üniversitesinde eğitim alanlar tarafından değil burjuva ve onun kışkırttığı köylü halkın yönetime ortak olma iddiası sayesinde oldu.Türkiye de, çok şükür 1789 Fransa’sının seviyesinde bir durumda değil ama sermaye yeniden sınıfını oluşturuyor. Anadolu sermayesinin artık iyice palazlanması ve Türkiye’nin serbest piyasa ekonomisini iyice öğrenip Küresel ekonomiye eklemlenme arzusu şu an yaşadığımız olayları tetikliyor. Olay cahiller ve elitler arasında olan olay değil ekonomik ve sınıfsal bir olay. Dolaysıyla bu gerçekleri görmeden yorum yaparsan seni de o ifade ettiğin %70 cahil sınıf içinde görebilirler.İşte bu burjuvazi iyice geliştiği nisbette de eğitim seviyesi yükselme gösterme imkanı bulacaktır. Ama bu kamplaşmalarla eğitim seviyesi arasında bir bağ mevcut değildir. Onun altını çizerim.
Burjuva genelinde belli bir seviyede eğitim almış kişilerden oluşur sevgili Anhro!Memlekette artık burjuva( orta direk) kalmamıştır maalesef.Yani İşçi ve köylü sınıfı ile soylu(zengin)sınfı arasındaki eğitimli aydın orta direkte ekonomik açıdan işçi sınıfıyla aynı durumdadır.Burjuvanın aydın insanları maddi imkansızlıklara rağmen doğru bildiğinden şaşmaz ama eğitimsiz işçi ve köylü sınıfı hergün birbirine tezat bir sürü fikre uyanık çıkarcıların kandırması ve açlık endişesi ile kendine bir ümit belleyip sahip çıkmaya kalkar.Beni kimi nasıl gördüğü önemli değil,yeterki sen doğruyu gör Anthro 😉
Evet. Belki de haklısın. Mesela ekonominin %30’unu elinde bulunduran birkaç bin aile seni istedikleri doğrultuda yönlendirmeyi başarıyor. Senin gibi insanları “atıl kurt, ülkeni müdafa et.” tavırları ile öne sürmeyi başarıyor. Onun için kitleler birileri tarafından yönlendirilmiş olabilir, belli odaklar menfaatleri doğrultusunda kitleleri meydanlara toplayabilir. Görüyor musun, ben de seni senin iddia ettiğin tablonun içinde görebilirim.Demokrasi nedir sevgili gökkız? Hepsi eşit eğitim düzeyindeki toplulukların kendini yönetmesi mi sanıyorsun? Her zaman toplumda belli miktarda profesörde, vasıfsız ve eğitimsiz işçi de olacaktır. Toplumun böyle bir iş bölümüne ihtiyacı vardır. Hepsi fizik profesörlerinden oluşmuş sağlıklı bir toplum olamaz. Ama farklı eğitim seviyelerindeki bu kitleler her zaman aynı oy gücüne sahiptir. Dağdaki çobanda, fabrikasındaki işadamı da, labaratuvardaki bilimadamı da. Ama önemli olan o kalabalıkları ikna edebilecek güce sahip olmaktır. Profesör çobanı ikna edebilme yetisine sahip olamıyorsa bu kez elbette Yunanistanı işgal edeceğim hamasetini yapar. (bkz. kemal alemdaroğlu) Herkes eşit oy gücüne sahiptir ama senle ben Aydın Doğan’ın kitleleri provoke etme yada yönlendirme gücüne sahip değiliz. Yada taşeron kalemşörü, tetikçisi Ertuğrul Özkök’ün. Demek ki oyların eşitliği değil mesele, ekonomik güç. İşte burjuvazi diye de bunun için altını çiziyorum. Kavga bunun kavgası. (Fillerin yada tankların ayakları altında kalmaya hevesli olan da sensin.) Artık istediği gibi propoganda gücüne sahip olamama tehlikesi belli ekonomik çevreleri endişelendiriyor. Yoksa sen kendi oyunla Aydın Doğan’ın oy gücünün eşit olduğunu mu sanıyordun. Hoş adamlar yıllardır ne kadar propoganda yapsalarda halkı etkileme güçleri yine çok küçük bir kitleden ibaret ya.Ben tekrar edeyim Gökkız. Sen sen ol, ne dağa çık, ne tank üstünde dans etme hayali kur. Kendi doğrularını temellendirip insanları ikna etmeye çalış. Yoksa bu saatten sonra sadece kendi hayallerini ve potansiyalini tüketme imkanı bulabilirsin. Darbelerin emir mercii Beyaz Saray 2000li yıllar sonrası Türkiye’de darbe yapmak istemediğini deklare etti. Haberin yok mu? Artık bu kapı kapandı. Demokrasi yoluyla arzularını tatmin etmekten başka çaren yok.
Danıştaya saldıran “alpaslan” da okumuştur bu nutku. “ogün” de okumuştur, “yasin”de. Söz konusu olan vatansa gerisi teferruttır deyip eline tutuşturdukları silahı, ne dediğini anlamadığı yazarın kafasına dayamıştır.Herkes vatan kurtarıyo anasını satayım.12 eylülden önce vatanı kurtardığınız yetmedi bi daha kurtarın bakalım memleketi.
atatürkü koruma kanununu böle zamanlarda işletmek lazım. atatürkün adı darbe, ihtilal, devrim karasevdalılarınca istismar ediliyor. yaw hemşerim, bi derdiniz varsa çıkın ortaya yiğitçe söyleyin, beğenen arkanızdan gelsin, beğenmeyen ilgilenmesin. böle altını yaktığınız her yemeği atatürkle ilişkilendirmeniz beni accayip rahatsız ediyor. acep diyom atatürk vefat ederken bunlara noter tasdikli vekaletnamemi verdi, ipe sapa gelmez olur olmaz her işte atatürkün adını bu kadar rahat nassı kullanabiliyolar yaw!
Darbeler neden yapılır?
gözünü sevdiiminin resmi tarihi, daha neler neler vardır senin derinlerinde bi yerlerde.bi zamanlar hbb diye bi tv kanalı var idi, şimdilerde memet ali birbirandın provakasyon yamaklığını yapan bi adam var, o zamanlar bi haberinden dolayı mahkemelerde sürünmüştü biraz, sonna bu hey baba hindi hbb ye çıkıp, kafayıda yukarı dikerek haber niyetine kuru fasulya yemeği tarifi yapmıştı. çok komikti falla, adamı görünce hatırlar hatırlar gülerim.tabe oda zamana uydu, şimdilerde ihtilal manyaa provakatör kesildi başımıza, o ayrı.
Darbelerin genetik şifresi
karnından konuşmayan gerçek ulusalcı, usiad başkanı, darbe hayaliyle yatıp ihtilal rüyasıyla kalkan, her saat internetten e-muhtıra bekleyen vatan aşığı: Birol Başaran
Arkadaşlar siz niye hiç düşünmeden beni “ihtilal manyaa provakatör” , “allah allah çığlıklarıyla savaş propagandası yapan bir kendini bilmez” yerine koydunuz anlamadım.Ben sadece ülke gidişatının doğru yolda olmadığını düşünen,vatanını,milletini seven bir cumhuriyet kızıyım.Ne aşırı solcu ne de faşistim!!Anthro’nun 4 gün önce yazdığı yazıya da çoğunlukla katılıyorum üstelik.Atatürk’ün Bursa nutkunu herkez istediği gibi algılayıp,sağa-sola çekiştirip yorum yapabilir tabii.Ama gerçekten atalarına saygılı,vatanını-milletini seven ve tarihimizi ve Atatürk’ün düşünce yapısını biraz incelemiş insanlar onun bu nutukta bir isyancı değil,her türlü ahval ve sarait te dahi vatanımız için cesaretle ayakta durulması ve savunulması gerektiğini anlatan bir bilge olduğunu anlar!!Ben de tıpkı Atatür gibi “yurtta sulh,cihanda sulh” isteyen biriyim.Ama sırf kan dökülmesin diye de ülkemin göz göregöre elden gitmesine de izin veremem.Bu sözlerim sadece uyanık olmamız gerektiğinin altını çizmek içindi arkadaşlar..
Herkes kendine göre uyanık gökkız… sen kuvay-i milliye mücadelesi vermeye çalışıyorsan şayet; öncelikle kadıköy deki absürd başkandan başla sorgulamaya…
Gereken herşeyi,herkezi sorgulamalı zaten.Ben onu görme bunu gör demiyorum ki!!
Çünkü aslında ihtilal manyağı değilsin de onun için yapıyoruz. (Yada kendi adıma yapıyorum diyim.) Senin aslına rücu etmen için, senin gerçek iç duygu ve düşüncelerini provoke etmeye çalışıyorum. Hatırlatmak istiyorum. (haddim değil ama) Sen sadece seni rahatsız eden bazı şeyler dolayısıyla bu sözleri söylüyorsun. Aslında sen de bunun doğru olmadığının farkındasın. Satır aralarındaki ifadelerinden bunu anlıyorum. Ama Clicia’yı da bundan seviyorum ya. Bazen insanın kendi gerçeklerini görmesi için provoke edilmesi daha iyi oluyor. Kendine getiriyor. Clicia’nın beni ters yönde çoğu zaman yaptığı etki gibi.Yoksa kasıt ve tahkir arama. Yanlış anlıyor ve kırıcı kabul ediyorsan yazdıklarımı özür dilerim.
Aslında söylemek istemeyipte söylediğim “bu sözler” neler?Daha net olur musun Anthro?
gereken herşeyi ve herkesi sorgularken provokatörlük yapma boyutlarına ulaşmak yanlış bence… Ben laikim, ben Cumhuriyet çocuğuyum gibi terimler garip geliyor bana… Laiklik veya Cumhuriyet çocuğu olmak kişisel terimler değildir bence. Ülkemizin idari sisteminde bunlar zaten mevcut olan şeyler.
Bu yorumu biraz daha açmanı isterim!Yetkisi olmayana sorarlar! Kimi sorgulamak bu? Kimden neyi sormak? Kişiselleştirilemez haller bunlar…
Söylemek istemediğin değil, daha önceki yazdıklarından bildiğim sen hiçte darbe yanlısı olacak, tank gölgesinden keyif alacak bir insan değildin. Ondan bu son yazıların senin gerçek dünyana ait yazılar olmadığını belki haklı korku ve rahatsızlıkların dolayısıyla düşünce taşkınlıkları olduğunu düşündüm. Ondan dolayı da haddim olmayarak sana bu gerçeğini hatırlatmak istedim. Önceki yazdıkların senin demokrat ruhlu bir insan olduğunu gösteriyordu. Şu an ise -haklı yada haksız- korkuların oluştu ve bir savunma içgüdüsü ile yazıyorsun diye düşünüyorum. Buna gerek yok, cesur olmaya devam etmelisin demek istedim onun için.
Haklısın Anthro benim için düşündüğün şu cümlelerde:”Söylemek istemediğin değil, daha önceki yazdıklarından bildiğim sen hiçte darbe yanlısı olacak, tank gölgesinden keyif alacak bir insan değildin. Ondan bu son yazıların senin gerçek dünyana ait yazılar olmadığını belki haklı korku ve rahatsızlıkların dolayısıyla düşünce taşkınlıkları olduğunu düşündüm. “Ama bu herşeye rağmen demek değil!İşte bu yüzdendir ki hiçbir şeyin farkında olmadan yaşayan,büyüyen gençliğimizi uyandırmaktır niyetim.Asla provakatörlük veya darbe dalkavukluğu falan değil!Daha farkında olarak yaşamak.Daha çok araştırmak,daha çok okumak,daha çok saygı duymak geçmişimize ve olan biteni daha çok sorgulamak.Dolayısıyla haksızlığa,yobazlığa; ilimle,bilimle ve tarihi kanıtlarla,(inşallah böyle bişeye gerek kalmaz)eğer gerekirse de canımız pahasına cesaretle, iş işten geçmeden sessiz kalmayıp karşı durmalıyız diye düşünüyor ve bunu özellikle genç arkadaşlarıma anlatmak istiyorum.
Son yorum tam “Susma sustukca sira sana gelecek, (bunun devaminda da “yankee go home”) repligi geliyo aklima” tadinda olmus, yeme de yaninda yat , o derece. son zamanlarda bi seyh-ler mi oldu bana ne, politik-memleket mevzularina firsat buldukca neden li nedensiz, yer-li yer-siz ilgilenen ben-cegiz son zamanlarda bi adam sendecilik, 1 bosvermislik evham hali aldi gidiyor.Gecmisim bir koseye koymusum elimi cenemin altina dusunen adam formunda nolacak bu bugun demokratci-yarin cumhuriyetciler ile ampul culerin kaos ortami diye bir haller bende gidiyor son zamanlarda. 1 de arada olmak yani minorite durumu varki o bu ulkede fazla gecerli bir akce deil,yine duunuyorumda 70 ler de ki gibi de deil , birak alp-eren biyigini oldumu sana sagcisin, birak uzun saci oldumu sana liberal. ,simdiki ortam evlere senlik,turksun,kurtsuz,demokratsiz,atesin,cumhuriyetcisin, ortulusun,ortusuzzun,sunnisin,alevisin.Bu ninnilerlea uyutuluyor insanlar zati ,hangi uykudan uyandirilmadan bahsediyorsunuz sormasi ayiptir bacim. su yukarda yazdiklarini yorumlarindaa dahil gokkiz hangi haleti ruhaniyetle yazdin merak ederim”canimiz pahasinalar havada ucusuyo” ,farkinda olsanda cok demogoji yapiyorsun .
genç arkadaşlara hitaben !!!
o zaman genc ler eller havaya, oturmaya mi geldik buraya
Bu kadar üstüne gitmeyin Gökkiz kardesimin…Gökkiz, cankiz buna benzer propagandalar Cumhuriyet kuruldugundan beri yapilir. Ama ne Cumhuriyet elden gider, ne de Laiklik biter. Bunlar bir takim oy avcilarinin cikardigi polimiklerdir. Belli ki sen de bu rüzgara kapilmissin. Insaallah dogruyu görür, bu sacma sapan polimiklere yer vermezsin artik. Cünkü senden beklenen bu olmamali diye düsünüyorum. Tesekkür ederim…