Aşk nasıl bir olagudur ki daha tanışmadım kendisiyle. Evet evet 22 yıllık hayat serüvenimde bana bir kere bile uğramış değildir. Ama hoş bir duygudur tahminimce. Yani varlığını keşfettiğim insanlarda olumlu sonuçlar vermiştir. Peki benimle olan bu temassızlığını nelere borçluyum acaba? Bugüne kadar hoşlaştığım çok kız oldu. Hatta bazıları beni sürükledi. Ama asla kaptıramadı kendine.
Çoğunun beynine, bir kısmının güzelliğine, bir kısmının problemlerine, çok azınınsa var olup olmadığı belli olmayan cazibesine kapıldım. Sonra hepsinde bir dert çıktı. Kiminin beynini sevdim o benimkini sevmedi. Kiminin hoş ama çok boş olduğunu farkettim çabucak. Bazısının ayrıntıları vardı, ama genel olarak sıfırdı. Çok azınınsa cazibesi suda çözünebiliyordu(eferversandı). Ama hiç bir zaman bütün kraterlere amannn kriterlere uyan bir kız çıkmadı karşıma. Bu arada teptiği fırsatların bir kısmı bende hata yapığım imajını uyandırdı uyandırmadı değil. Ama uyku sersemi olarak pek bişi yapamadım. Peki bulursam ne olacak. Hemen evleneceğim. Çok ciddiyim evlilik hayatta kurmak ve sahip olmak istediğim tek kurum. Ve bir çocuk. Kendi çocuğum başkalarınınkini pek sevmem ama kendi çocuğum… Aman allahım ya. Düşünmesi bile çok hoş. Nerdeeenn nereyeee. Ama önce aşk. Sonra bunlar. Çünkü hayatımı birleştirip geri kalanını beraber geçireceğim insan önemli. Vs. Vs. Vs. Ne bielyim yazdım işte bunları. Dur şunu bir çöpçatan sitesine copy-paste ediyim. Bir talip çıkar belki. 😛
yorumlar
senin ismine noldu böyle ;o)
aşka gelince çekirdek çitlemeye benzemiyor tabii.
Böyle güzel bir yerde nick kullanmaya gerek duymadım. Bu arada aşk ahhh aşk. Hormonlar nasılda depreşiyor. Ahh o saçlarına taç yaptığım çiçekler be. Neyse dur iice çizmiyim ben.
çizmişsin sen geçmiş olsun ;o)
iyidir iyi, devam et. çok güldüm ya. ilahi..
bence tam uyum biraz zordur kardes, bazı defoları ile kabulleneceksin.
peki
zaten bozuk olan psikolojiyi daha da bozar aşk… bir anda paranoid şizofren bang!!!
bela be hemde püsküllüsünden
ozancım, hani sarışın bir abla vardı ne oldu? bir de benim anaokulundan arkadaşım olan abla, hani dogumgününde karşılaşmıştık,.. o da fena degildi,..
önce aşk olmalı sana katılıyorum. Aşk çocukları daha sağlıklı oluyolar hem.
falan, bunlar hikaye. bi de tövbe de bakiyim; evlenmek istiyorum falan demişsin, tipik 20-25 yaş arası sendromu galiba. bak sana aramızda evli olanları tenzih ederek bir abi tavsiyesi: 30 YAŞINDAN ÖNCE ASLA EVLENME! bir şeyler biliyoruz da konuşuyoruz ama di mi 🙂
Kalmadı hiç biri be. Biri gitti bilmem nereye biri gitti finlandiya ya. Kaldık buralarda yalnız başımıza.
geçen sezon “efrasiyab’ın hikayeleri” adında… yaşlı bir adam azraille anlaşma yapıyor. anlatabildiği hikayeler kadar uzun yaşayacak. Anlatacağı hikayeler bittiğinde adam ölüyor. aşk da böyle bişey herhalde. o biter sen de bitersin.
oyunun bir yerinde yaşlı adam aşktan da bahsediyordu. “aşk kavuşamamaktır. kavuştuğunda o meşk olur” diye…ben de bizzat katılıyorum bu görüşe hep aşık olmuş biri olarak.
bi de şimdi aklıma geldi “şeytan yaşlıdır, zaten o yüzden de şeytandır” Sanırım auburn’un yazısı aklıma getirdi bunu.
Aşk mı güzel ama saplantı olmadıkça,o zaman kendin olmaktan çıkıyorsun işte…
En tatlı bal bile tadıla tadıla bıkkınlık verir.Onun için ölçülü sev ki sevgin uzun sürsün. demiş şekspir
da demiş shakespeare aynı zamanda..
kriterler denince, herkesin kafasında oluyor işte öyle binlerce kriter, orası şöyle olsun burası böyle olsun, şöyle konuşsun, böyle giyinsin tarzı.. gün geliyor, kendini hiç alakasız birinin elini tutarken bulabiliyorsun. kıllı, göbekli biri sana dünyanın en mükemmel organizmasıymış gibi gelebiliyor. aşk böyle bir şey. isteyip kovaladığın zaman hayatına girmiyor asla, en savunmasız olduğun anı bekliyor ve hamlesini yapıyor. “ama bissaniye, nasssı yani?” demene kalmadan kendini acı çekerken buluyorsun. ama o acı bile güzel aslında. yaşadığını hissediyorsun, vücudunun bütün hücreleriyle ve yaşadığın, yaptığın her şey sanki tek bir amaca yönelikmiş gibi anlamlanıyor aklında.
bu yaşa kadar yaşamamış olmana üzüldüm…