Aşk bir karabasana dönüşüyordu. Ölümsüzlüğe inanan Adam, Kadın yüzünden ölüm olmuştu. Canı yanıyordu. Kabullenemiyordu. Sonuçta istediği gibi bitmemişti. (Bitip bitmediğini de bilmiyordu ya…) Oysa hep korkmuştu bağlanmaktan… Sevgisi başka birine kaymış bir sevgiliye bağlanmak, onun yüreğini acıttığı halde, bir şey yapamıyordu. Adam uzaktan bakmalıydı onun yürüyüşüne, gülüşüne, susuşuna, başını çevirişine… Ve Kadın uzaktan bakıldıkça kutsallaşıyordu. Aşk yolunu kaybetmişti adını unuttuğu bu kentte.Adamın intiharı gibi bir şeydi bu aşk. Elini kolunu bağlayan bu çaresizlik. Karşılıksızlıkta bekleme çaresizliği. Oysa bu aşk susmalı ya da susturulmalıydı. Fırtına aşk yıkıntılarını bir yere biriktirmeli ve sakinleşmeliydi.bu aşk masaldı okuyamadı kadın…fotoğrafı rehindi hasretinde adamınyüreğide sessiz, kimliksiz bir kentve ikisini ıslatan son yağmur tutsak
yorumlar
intihara gidelim bu akşam.başbaşa verip mehtaplarımızı izleyelim.sahile vuran dalgaları dinleyelim ve getireceklerini bekleyelim.. hep kötüyü getirmez ya; belki de sağlam ulaşır kıyıya.. hadi mum benden.. la lar senden..
mumları sen getiriyorsan şarap benden. sen sadece söyle kırmızı mı seversin beyaz mı???…
başlıkla alakayı kuramadım???