Evet sizleri dinliyorum, yüzümde düşüncelerinizi onayladığını ifade eden bir yalancı maskeyle. Çıkarım mı var bundan ? Tabii ki var, emin olmak istiyorum, kendinizi haklı çıkartmak için sıraladığınız 1001 sebep arasından sıyrılarak ’hey buradayım’ diyen bencilliğinizi görmek istiyorum. Neden ‘ben’ kelimesinin yaşamınızdaki yoğunluğunun çeyreği kadar ‘biz’ kelimesini önemsemediğinizi merak ediyorum.’Hiç kimse benden kıymetli değildir’ dedikten sonra ’aradığım insanı bulamıyorum’ diye hayıflanmanızı duymak için maskemin ardındaki yüzü göstermiyorum. Sizleri tanıdıkça ben yalnızlığıma haklılık çıkarıyorum, sizlere güvenmiyorum.Hangi hatalarınızla yakalandıysanız aşk denizinin ortasında yıpranışlara , kırıp dümeninizi bu limana yaralarınızı kapamaya, dinlenmeye geliyorsunuz. Gelin! Size elimden gelen yardımı yapacağım dostlarım.En azından sizde tekrardan denize dönme arzusu var.Tekrardan aşk denizinin dönek dalgalarının, gel-git’ lerin arasına saklanmış kayalıkların, korsanların arasına dönebilecek bir ruh gücü var. Ben ise bu kadarım. Öğüt verecek kadar bilgili, sığınacağınız kadar güvenilebilir, gözyaşlarınızı silecek kadar nazik ve kendinden ümidi olmayacak kadar korkağım. Benim gemim de bu kumsalda uzanıyor. Siz olayları kendinize göre nalıncı keseri inceliğiyle düşünürken ben; yalanlardan yıpranan yelkenlerinizi dikecek,karinanıza yapışmış olan kuşkularınızı kazıyacak, aşk korsanlarının sizlerden çaldıklarından, yalnızca insana güveninizi tedarik edebileceğim.Ah, şu burnu dönen yavaş gemiyi de biliyorum 2-3 kere gelmişti badem bahçeme arkadaşlarla.İyi bir kız, sağlam karakterli, denizlerde kolay yıpratılamayacak gibi. Tek anlamadığım su çizgisinde niye duruyor teknesi, ne yükü var bu kadar ağır? Yalnız geldiğine göre çözülecek şimdi dilindeki Gordion düğümü.-Hoş geldin, şaşırdım seni gördüğüme ama yanlış anlama sevindim beni yakın gördüğüne.-Hoş bulduk, davetsiz geldim sakıncası var mı ağırlık yapmamın ruhunuza ?-Ne demek, ağırlığınız gül yaprağı kadardır.-Size sormak istediğim bir soru var? Neden yalnızsınız , neden kenara çektiniz, neden omurgası bu kadar kuvvetliyken çürümeye çektiniz geminizi?-O kadar güzel ki gözlerin, mitolojideki deniz kızları gibi sesin , beni çekiyor sana.Sanki ben anlatacağım bütün acılarımı sana…-Evet, aynen öyle olacak.X gün sonra kıyıdan az açıkta…-Her gün tamir ettin bir parçamı, açtın kalbimin kitli tüm kapılarını. Neden ben?-Çünkü sen de benim aradığım gibisin.Aşkın saf, eleğe takılmadan geçen kum kadar çıkarsız.Yalnız biraz çekingen ve kararsız.-Kararlıyım! Hadi açalım yelkenlerimizi, acısını çıkartalım birbirimizi bulamadığımız kayıp yılların. Yunuslar eşliğinde dans edelim, martıların gittiği yönün tersine dümen kıralım,-Benim ambarlarım dolu, gemim su çizgisinde, istesem de coşkun denizlerin kucağına atamam kendimi seninle birlikte. Boşaltmamı isteme benden ambarlarımı, geçmişimin tüm yükleri oradasaklı. Sen gel benimle, fırtınalarla boğuşmadan, değişecek rüzgarlara şaşırmadan, savaşmadan, yorulmadan kıyıdan kıyıdan dolaşalım denizleri. Beraber olmak yetmeyecek mi?Nasıl yetmesini bekleyebilirdi ! Gemimi kıyıdaki kayalıklara sürerken, o geldiği burnu dönüyordu yavaş yavaş bir şarkı mırıldanarak.