Bütün mesele YÜREKTE!Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak dahatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değilbütün iş Tahirle Zühre olabilmekteyani YÜREKTE…Ne güzel demiş Nazım Hikmet… Asıl mesele yürekte…Acaba kaçımız Tahirle Zühre olabiliyoruz? Hangimiz tüm benliğimizle bir adamı sarıyoruz, sarmalanıyoruz ya da sarıp sarmalanıyoruz?“Seni Seviyorum” diyoruz ya… Nasıl seviyoruz harbiden? Alışkanlıktan mı, yokluktan mı, açlıktan mı…İnsan bir kere de olsa şu “koskoca” hayatta bir kere de olsa sevmeli. Sevmenin hakkını vermeli. Bir kere de olsa hayatımızı alt üst etmesine, damarlarımızı tıkamasına, kanımıza kadar acıtmasına izin vermeli…Aşk bu. Sevgi bu. Yakmadan, yıkmadan, acıtmadan, ağlatmadan olur mu? Derinlerde bir yerlerde izler bırakmalı. Her aklımıza gelişinde bir kere daha bozguna uğratmalı yüreğimizi.Yaşanacaksa bir şeyler dibine kadar yaşanmalı. Laf olsun diye değil.Ha laf olsun diye yaşıyorsanız o ayrı.Sanki binlerce mil yükseklikten atlıyormuş gibi nefesiniz kesilmeli. Tam da o sırada biri gelip nefesinizi normale çevirmeli. Sarmalı, sevmeli, öpmeli sizi… Gözlerinizin içine bakıp aşkı hissettirmeli.Sonra bir yanda kırık bir kalp, öbür yanda da aşkı tatmış bir kalp bırakıp gitmeli.Yürek, adamı iki türlü sever; bir yanı çoşkuyla, diğer yanı ızdırapla.Mutlu aşk yoktur derler. Acı çekmenin mutsuzluk olduğunu kim söylemiş. Bir adamı, onun için acı çekebilecek kadar derinden seviyorsanız bu niye mutsuzluk olsun. Hala birileri için acı çekebileceğiniz, sevebileceğiniz bir aşka tutulduğunuz için mutlu olmalısınız bence.Gidin sevgilinize sıkı sıkı sarılın. Bir bakın gözlerinin içine. Bakın bakalım ne göreceksiniz.Aşkı tadabileceğiniz yürekler tanıyabilmeniz dileğiyle.Sevgiyle kalın.