Merhaba tüm kitle ahalisi;
Bundan 3 hafta önce 1.5 aylıgına iş için gidip kaldıgım Afganistan dan geri dondum. Siteye yeni uye oldugum için de yaşanılanları paylaşmak bugune denk geldi.

Oncelikle İstanbul dan Karaçi (Pakistan-bilmeyenler olabilir) ye gittim cunku THY nin direk İslamabad seferi yoktu. Karaçi den de İslamabad a gectim. Kabil de yaptıgımız iş BM(Birleşmiş Mİlletler) bünyesinde yapıldıgı için İslamabad da şu tvde gordugumuz uzerinde UN yazan bir cip ve haliyle bir ismi Quadre olan bir şöfeeer şöfer tarafından karsılandım. İslamabad dan Kabil e uçakla gitmek istiyorsanız UNHAS’a (United Nations Hummanitarian Air Services) 600$ vermeniz gerekiyor ancak daha once de belirttiğim gibi ben BM bünyesinde iş için gittiğimden para felan vermedim.
İslamabad da 3 gün bekledikten sonra Kabil e gitmek uzere UNHAS ın ofisinde beklerken 3 TC vatandasına rastladım. 2 hurriyet gazetecisi ve bir işadamı. Onlar BM personeli olmadıgı için yer konusunda oncelik tanınmamıs gelmeyen olursa onları alırız diye sırada bekletiyorlar ve işadamı “beyefendi” türkçe rezervasyonla gorevli elemana gazetecilerden biri bayan olmasına ragmen mutemadiyen küfrediyor(bu arada bayan olması ortamda birsey farkettirmez kufretmemesi lazım zaten diyenlere de katılırım onları da üzmem).
Herneyse boyle bir ortamda bulunmanın verdiği utancı cabuk uzerimden atıp 18 kişilik UN-WFP(World Food Program) uçagına bindim. Normalde 45 dakika surmesi gereken yolculuk ucagın kucuk olması nedeniyle tam 1.5 saat surdu ve sonunda Kabil deyim. Havaalanına inerken Ucak donerek cok keskin manevralar yaparak indi sebebi de Kabil in eteklerine kuruldugu daglardan ucaga gelmesi mumkun “roketlerden” korunabilmek(aman tanrım ya, bu ne yaaa, ne yapmısım ben).
Biz burada nasıl turistler geldiğinde kılıç-kalkan oynatıyorsak onlar da bizi kalaşnikof-roketatar oyunuyla karsıladılar(yusuf yusuf).
Neyse şimdilik bu kadarda tutayım, devamını yazacagıma soz verip hemen iyi gunner diliyom ben…