Avrupa Birliği, Avrupalılık esası üzerine kurulmuştur. Avrupalılık ne demektir peki? Avrupalılık, Türklere ve müslümanlara karşı geliştirilmiş bir tavır, bir kültür, bir anlayıştır. Türklere karşı yapılandığı açıkça belirtilen AB’nin içine Türklerin dahil edilmesi, AB’nin kendi varlığına ters düşmesi demek olmaz mı? Bunu ben değil, Avrupalılar söylüyor. İşte kanıtı:Helsinki Zirvesi’nden yaklaşık bir ay sonra Katolik Kilisesi, Türkiye’nin AB’ye üyeliği konusunda görüşlerini açıkladı. İtalyan piskoposlarının gazetesi L’Avvanire, 3 Ocak 2000 tarihli sayısına şunları yazdı:“Müslüman Türkiye’nin AB’ye girmesi kimliğimize gölge düşürür. Bu üyelik yanyana büyüyen Hıristiyan gelenekleri ile şekillenen Avrupa medeniyetlerinin temelindeki ittifakları sarsar. unutulmamalı ki ‘Avrupalı Fikri’ başlı başına ‘Düşman Türklere’ ve Türkiye’nin başını çektiği İslam dünyasına karşı gelişti. Ankara ile yakın ilişkiler geliştirmeye evet. Ama farklı tarihi ve kültürel gerçekler farklı kalmalıdır.’
yorumlar
bu görüşün baş savunucusu şu anda ankara’da geziniyor.yazınızın kırıldığı noktaysa, avrupanın birliğini oturttuğunuz nokta. çünkü avrupa kendini daha neyin üzerine oturtacağını bilmemektedir. siyasi birliği çıkmazdadır. dini birliğiyse sadece aşırı uçların dilindedir. avrupa şu anda yalnızca ekonomik birliği sağlama uğraşındadır ve bunda gayet de başarılıdır. şu anda Türkiye nin avrupa ilişkilerindeyse konuşan avrupa değil diasporalardır. avrupanın işine gelen bu durum, asıl korkulanın başlarına hemen gelmesini engellemektedir. kültürel farklar, sosyal dengesizlikler, ekonomik uçurumlar vs… dinse sanırım bu kadar engelin içinde önemli bir konu olmasına karşın sonlara yakın bir yerdedir.
Avrupa Birliği kendisinin ne olduğunun ve neyin üzerine oturduğunun son derece bilincinde de, biz Türkler olarak bunun pek bilincinde değiliz sanki. Zaten bu yüzden AB’ye ait olabilirmişiz sanıyoruz, bu yüzden “AB’ye girme”nin iyi birşey olduğu veya mümkün bir şey olduğu sanrılarıyla sarhoş bir halde geziniyoruz ortalıkta.
Sevgili BilgeKan AB ye girme taraftari biri olarak, ‘AB’ye girmenin kotu bir sey oldugunu veya mumkun olmadigini’ gosteren pek bir belirti gormuyorum ben. Sayet sana gore var ise aciklamani isterim.Turkiye’de , ornegin, F. Gulen’in yayin organlarin da yazilanlar, ne kadar Turk halkinin dusuncelerini acikliyorsa, Italyan papazlarin gazetelerin de yazilanlar da, Avrupa Birliginin veya halklarinin dusuncelerini o kadar acikliyordur. Acikca soylemek gerekirse, ‘kim takar rahiplerin dusuncelerini’ politik baglam da.Yani soylemek istedigim, senin o yukari da gosterdigin yaziya bakarak, tum avrupa’nin o sekil de dusundugunu kabul etmek pek dogru degil.Bir de unutulmamasi gereken bir sey var: Avrupa birligini girmeyi biz istedik. Kimse bizi zorlamadi ki!Hem pasa pasa git, ‘ben girmek istiyorum arakadas’ diye basvurunu yap, sonra da sanki, bizi zorluyorlarmis gibi, arkamizdan ittiyorlarmis gibi, ayak diremeye basla.
Avrupa’ya girme taraftarı olan ve bunu topluma türlü şekillerde süsleyerek sunanlar, siyasetçilerdir. Avrupa birliği’ne girmek Türkiye’nin kalkınmasında bir yol değil, aksine Türkiye’nin egemenlik haklarını kaybetmesi için bir yoldur. Bunu amaçlayan dış güdümlü siyasetçilerin ve satılık medyanın Türk milletine dayatması ve göz boyamasıyla Avrupa Birliği, Türkiye’nin gündemine yerleşti.Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün konunun özüyle ilgili şu sözleri, Türk milletine içinde bulunduğu bu durumda izlemesi gereken yolu açıkça göstermektedir:”EfendilerAvrupa’nın bütün ilerlemesine karşılık, Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatlariyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin?.. Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir.”Mustafa Kemal ATATÜRK
Avrupa birligine girmeyi, avrupanin egemenligi altina girmek olarak algilama hatasi yapiyorsunuz.Turk halki buyuk bir cogunluk ile girmeyi istiyor benim tahminim.Bu konu da referanduma gidilebilir ornegin.
efenim, avrupa birliğine girmek ne fon beklentili ne de serbest dolaşım. tek derdi var bu coğrafyanın. dikiş tutmayan sistemi adaletli ve işler hale getirmede bir umut beklentisi sadece.yoksa, yıllık yurt içi gezi yapmayı bayram geleneklerine bağlamış ve yolda mecburi telef olmayı göze almış insanımız paris’e, londra’a gitme heveslisi hiç değil.geneli düşününce kimsecikler de lokma dağıtımı hüznü ve hayır amaçlı fonları umursamıyor. zaten, yağmaya enerjililer de hemen ele, avuca geliyor.ölü helvası dağıtımı var haylidir ab tarafında. hayır duası okuyanlar ve okumayanlar tartışıyor sadece.o helvayı değil yemek, üzerindeki çam fıstığına tamah eden hükümetin yurdum insanındaki iştah kaçırıcılığı ile haşır neşiriz sadece.bize iyi bir cevizli baklava ustası gerekli. var mı yok mu görürüz. ama çam fıstığına tav olup alamayanların hamlığına ve mızıldanmalarına da göz süzmemek lâzım 🙂
çok ırkçı gördüm sizi
Beni ırkçı mı gördünüz? Teşekkür ederim. Gurur duyarım.
Ya bence Türkiye’de Yeni Şafak, veya Akit gazeteleri toplumu ne kadar temsil ediyorsa “İtalyan piskoposlarının gazetesi” de İtalya’yı o kadar temsil edebilirim. İtalyanların hepsi Türkiye’nin AB’ye girmesini destekliyor demeye çalışmıyorum. Ama Türkiye’nin “müslüman olduğu için” AB’ye alınmaması gerektiğini iddia eden düşünce belli bir kesimin düşüncesi bence.
türkiyenin AB’ye girmesini istemiyorum.adamlar bizi bölmeye çalışıyor ve türkler zengin olacaksınız,ab gelecek bütün dertler bitecek diye uyutuluyor.
1-kebab2-musluman hemde turksun3-isci sin4-tek kas, esmerlisinden5-evinin balkonuna canak anten asanlar6-poligami7-liste uzar gider8+ burda bitmez