bildirgec.org

avrupa birliği hakkında tüm yazılar

Avrupa Birliği de Neyin Nesi?

24black mamba24 | 12 December 2010 13:46

Avrupa Birliği Simgesi
Avrupa Birliği Simgesi

25 Mart 1957, Roma AntlaşmasıAvrupa Ekonımik Topluluğu(AET) adı altında bir ekonomik bütünleşme hareketi. Batı Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg bu 6 Batı Avrupa ülkesi işe 1951 yılında Avrupa Kömür ce Çelik Topluluğu’nu kurarak başladı. Bu kuruluşları Avrupa Atom Enerjisi takip etti.

1 Temmuz 1957 yılında AKTÇ, Euratom ve AET birleştirilerek Avrupa Topluluğu oluşturuldu.Bu topluluk, gümrük birliğini sağladıktan sonra siyasal birliğini de sağlayarak gelişmeye devam etti. Ve ileriki yıllarda topluluğa katılan 9 üye ülke ile Avrupa Birliğini oluşturan ülke sayısı 15’e çıktı.

Ev Alma Komşu Al

firatocal | 02 September 2010 16:28

Bizler sigara yasağını delmenin ve affetmenin yollarını Anayasa Mahkemesi kulvarında fellik fellik ararken, komşu Yunanistan sigara yasağının kapsamını genişletiyor…

15 yaşının üzerindeki halk kesimini % 42 sinin sigara içtiği Yunanistan ‘ da ki tiryakilik düzeyi, bağımlılığını ispatta hiçbir fırsatı kaçırmayan canım ülkemi bile sollamış durumda…

KRİZ TEĞETMİ GEÇTİ YOKSA ORTA DİREĞİ ATOMLARINA PARÇALAYIP EN DİBE Mİ GEÇİRDİ?

suleceizler | 20 July 2010 15:55

Bu konuda çok yazı yazılmıştır eminim.Ama krizi herkes kendine göre farklılıkla yaşadı. Yani tabiri caizse her koyun kendi bacağından asıldı.Bursa ‘da yaşıyorum ve hatta doğma büyüme Bursalıyım.Ama teğet diye adlandırılan bu krizi hiç bu kadar hissetmemiştim.Bu nasıl bir teğet ki işssizlik son yılların en yüksek seviyesine geldi.Hayatımın hiç bir döneminde işsiz kalmamıştım.Çünkü tam üç mesleğe sahibim.Biri olmazsa biri mutlaka olurdu. Ama bu krizde ben iş bulamadım.Eşimde işssizdi, aynı şekilde oda iş bulamıyordu.Tabi kaldık mı ikimizde ortada.Hemde tamda kışın ortasında.Bir çok yere başvurduk.Hatta üniversite mezunu olarak bulaşıkçılığa kadar her yere.İnanmazsınız bu iş için bile 30 yaşın altında arıyorlardı.Bir kaç pazarlama firmasına girdik , fakat malesef onlarda dolandırıcı çıktı ve paramızı alamadık.Aylar geçiyor ve faturalar durmadan gelmeye devam ediyordu.Aynı zamanda kredi kartı ekstreleride çığ gibi büyümeye devam ediyordu.Delirme noktasına gelmeye başlamıştım artık.İnanılmaz çabalamamıza rağmen hiç bir şey olmuyordu.Bir şeyler alıp satmaya kalksak ,alacak paramız da yoktu.Her şeyi denedik nerdeyse zaten.İyice umutsuzluğa düşmüştüm,kendime güvenimi kaybettim ve ölüm bana yaşamaktan daha güzel gelmeye başladı.Acaba kendimi nerden atayım diye düşünmeye başlamıştım.Çaresizlik insanı neler düşünmeye zorluyor.Televizyonlarda kriz teğet geçti diyorlar inadına inadına..İntihar haberleri zirvelere tırmanmışken..O kötü günleri anımsamak bile içimi dağlıyor.

Avrupa’da TÜRK imajı

massay | 24 November 2009 13:38

Avrupa Birliği’nin tarih itibariyle oluşumunu hatırlamakta yarar görüyorum:

2. Dünya savaşının bitimini takip eden kalkınma döneminde Avrupa’da ihtiyari oluşan işbirliği düşüncesi, başlangıçta Doğu-Batı arasındaki mevcut anlaşmazlıklardan dolayı olumsuz etkilenir.

Yıl 1948.
EEC ( Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü ) kurulur.

Yıl 1949.
Avrupa Konseyi kurulur.
Bu iki platformun kurulmasının ortak nedeni, Doğu bloku ülkelerinin karşı çıktığı Marshall Planı nı uygulamaktır.

Yaşasın Mimari

ttksvnc | 14 September 2009 17:18

istanbul serbest mimarlar derneği (ismd)’nin hazırladığı, avrupa birliği ve çeşitli sponsorlar tarafından finanse edilen ‘yaşasin mimari’ adlı 13 bölümlük mimarlık belgeseli ntv’de yayınlanmaya başladı.

Madrid Mirador/Sosyal Konut Kompleksi
Madrid Mirador/Sosyal Konut Kompleksi

belgesel dizisinin ana amacı türk halkı’nın yaşadığı çevreye bakış açısını çağdaş seviyelere yükseltmek ve mimarlığın halkın yararına kullanılabilmesi için halkı bu yönde bilgilendirmek denilebilir. bunu yaparken belgeselde hem yurtdışından hem de ülkemizden örneklerle anlatımlar yapılıyor, bu sayede hem çağdaş örneklerin takip edilip karşılaştırma olanağının bulunabilmesini, hem de ülkemizde gerçekleşen olumlu örnekleri ortaya çıkarıp gözümüzün önündekini de farkedebilmemizi ve ona değer verme alışkanlığını kazanabilmemizi sağlamaya çalışıyorlar. her programda türkiye’nin öne çıkmış, bir şekilde türkiye’deki mimarlık seviyesinin belirlenmesinde önemli rol oynayan mimarlarla söyleşiler yapılıyor. bölümler her cumartesi sabah 10:30’da ntv’de yayınlanıyor. bölümler ve bu proje ile ilgili detaylı bilgiyi www.folia.org.tr (fragments of living in architecture) sitesinde bulabilirsiniz.

Avrupa Birliği’ne Üye Ülkeler

24black mamba24 | 17 August 2009 13:42

ESTONYA

Estonya
Estonya

Başkent: Tallinn
Nüfus: 1.423.316
Ortalama ömür: 69.73 yıl
Kişi başına düşen milli gelir: 10 bin dolar
İşsizlik oranı: Yüzde 11.7
Enflasyon oranı: Yüzde 4.1
Okur-yazar oranı: Yüzde 100

ROMANYA

Romanya
Romanya

Başkent: Bükreş
Nüfus: 22,303,552
Ortalama ömür: 71.63 yıl
Kişi başına düşen milli gelir: 8,200 dolar
İşsizlik oranı: Yüzde 5.9
Enflasyon oranı:Yüzde 9
Okur-yazar oranı: Yüzde 98.4

Meta – edebiyat

kahramancayirli | 26 May 2009 12:26

Meta-edebiyat
Kahraman Çayırlı

Modernleşme bütün dünyayı etkisi altına alırken, yalnızlaşan bireye tek bir şey vaat ediyordu: Daha fazla para! Gitgide daha fazla nesneye sahip olmalı, maddi-manevi tüm değerlerimizi öğütmeliydik. Öğüttük de. Modernleşmenin yozlaştırıcı değneğinin dokunduğu her ülkenin kültür ve sanatı, bu kurutucu etkiden nasibini aldı. Gerçek anlamda sanat yapmak, üretmek isteyenlerin yerini günübirlik, görsellikleriyle ayakta durmaya çalışan neo-sanatçılar kaptı. Her şeyin metalaştığı bu dönemde, yazarların edebi niteliklerinden ziyade onların özel yaşamlarından, son sevgililerinden haberdarız. MediaCat dergisinin HTP Exclusive’e yaptırdığı “yaşayan en popüler Türk yazarları” anketine katılanların yüzde 64’ünün herhangi bir yazar ismi belirtememesine şaşmamalı. Anket sonucunda hazırlanan “en marka(!) yazarlar” listesinde Orhan Pamuk’un yüzde 20’lik oranla birinci sırada yer almasına ne demeli peki? Pamuk’un ismini kaza bela telaffuz edebilenler, milliyetçilik polemikleri vesilesiyle mi yazarın ismini zikrettiler yoksa aralarında “Cevdet Bey ve Oğulları”nı, “Kara Kitap”ı veya “Benim Adım Kırmızı”yı okuyan, en azından yazarın kitaplarından herhangi birinin ismini duyan var mıydı?Gelişmekte olan bir ülke olarak sürekli okumamız, düşünmemiz; düşündüklerimizi özgürce ifade etmemiz gerekirken, magazin ağırlıklı, bol resimli / sansasyon haberli gazeteler günlük bir milyon tirajı rahatlıkla aşıyorlar. Fikir gazetelerimizse ancak otuz-kırk bin eve giriyor. Kitap satışlarında da durum farklı değil. Yeni bir beyaz eşyanın veya süpermarket raflarını süsleyen herhangi bir gıda maddesinin tanıtımı yapılıyormuş gibi kitapların, yazarların reklamı yapılıyor etrafımızda. Böylece görece daha çok düşünsel değeri olan, daha edebi nitelikte, okura daha fazla birikim katabilecek eserler kitabevlerinde tozlanırken, geniş kitleler bol reklamı yapılan “kof” kitapları alıyorlar.

ÇAĞDAŞLIK

teacher07 | 04 May 2009 11:11

Bir devletin, toplumun olmazsa olmaz ölçütü çağdaş olmaktır. Çağdaş olmayan toplumlar, sömürülmeye ve çağa ayak uyduran egemen güçlere köle olmaktan kurtulamaz. Bilimde, sanatta, sanayide, sporda, eşitlik ve özgürlükte vb. dünya ortamlarında boy göstermek, bu ortamlara ayak uydurmaktır çağdaşlık. Dogmatik düşüncelerle hareket eden toplum, çağı yaşayamaz, egemenlerin ayakları altında ezilmeye mahkumdur.

Osmanlı devletinin gerileyip yıkılma nedenlerinden en önemlisi, çağa ayak uydurmada gösterdiği duyarsızlık, hatta reddetmesidir. Toplumu çağdaş yaşama götürecek adımları atamamış, cılız reform hareketleriyle yetinmiştir. Saltanatın, halkın yaşamında çağdaşlık seviyesine gelmesi işine gelmemiştir. İstenen ümmet ve tebaa toplumudur çünkü…