bildirgec.org

türkler hakkında tüm yazılar

TARİHTE İLKLER

mcosar | 24 January 2010 12:52

http://www.hkarabulut.net/index.php?Itemid=39&id=15&option=com_content&task=view

Viyana’da Türk İzleri

peltek | 30 October 2009 11:36

Viyana‘nın sokak ve caddelerinde, kilise ve evlerinde yüzlerce Türk hatıratı olduğunu biliyor musunuz? Orta Avrupanın başkenti kabul edilen, önemli kültür ve sanat şehri, Avusturya-Macaristan imparatorluğuna başkentlik yapmış olan Tuna‘nın hayat verdiği bu şehirde Türk kuşatmalarından kalma birçok iz var.

Kanuni Sultan Süleyman
Kanuni Sultan Süleyman

1529 yılında Kanuni Sultan Süleyman ve 1683‘te Kara Mustafa Paşa tarafından kuşatılıp alınamayan Viyana, Türk tarihinde dönüm noktası olmayı hak eden bir şehir.

TÜRK MİLLETİNİN GÜCÜ SOYKIRIMA KARŞI

blackjack38 | 13 July 2009 14:53

‘Soykırım’ sözcüğü son yüzyılda çok fazla kullanılır oldu. Bunun sebebini anlayabilmemiz için öncelikle bu sözcüğün anlamını bilmemiz gerekir. Soykırım; belirli bir coğrafya veya bölgede, bir ırk veya millete karşı düzenlenen planlı bir yok ediş hareketidir. Tarihte örnekleri çok oldu. Örneğin; Fransızların Cezayirlilere karşı soykırımı, Hitlerin Yahudilere karşı soykırımı, Rusların Çeçenlere karşı soykırımı gibi… Ancak anlaşılmayan ve tek bir millete mahsus bir örnek var ki anlamak mümkün değil. Tarihte ve 21.yy da zaman zaman dünyanın belirli bölgelerinde Türklere karşı düzenlenen soykırım hareketlerinde nedense kimse bunun bir soykırım hareketi olduğunu söyleyemedi ve ilginç olan bazı Türk liderlerininde soykırım olmadığını söylemesiydi. Başka milletlere karşı soykırım oluyor da neden Türklere aynı uygulamalar yapılınca soykırım olmuyor? Dünya da Türk nüfusu fazla olduğu için mi? Türkler birbirinden uzak olduğu için mi? Veya böyle bir olay yaşandığında ve karşı diplomasi atağında bulunduğumuzda bize “Türkler güçlüdür, asildir” vb şımartıcı sözler söylendiğinde neden bizim liderlerimiz bu ataktan vazgeçiyor.
Bugünlerde Çin de yaşanan Uygur Türklerine karşı yapılan “Soykırım” hareketine tüm Türkiye tepki gösteriyor ancak bu olay 25-30 yıl önce yaşandığında hükümette yer alan bir siyasi lidere (isim veremeyeceğim) “Uygur Türklerine yardım da bulunacak mıyız?” diye sorulan soruya “Ben teröristlere yardım etmem” diye cevaplamıştı. Şu an bu sözler neden unutturuluyor? Yoksa artık Türk Milleti’ni uyutmayı başaramıyorlar mı?
Türk Milleti tarih boyunca en uyku da olduğu dönemlerde bile bir kükremesi ile dünyayı ayağa kaldırmayı başarmış bir millettir. Kimse kuşku duymasın, kimse bu milleti savaştan mücadeleden soğuttuk artık birşey yapamazlar demesin, kimse bu toprakları, bu milleti, bu düzeni bozmaya çalışmasın sadece tarihe baksınlar ve anlasınlar neler olacağını…İngiltere ve Türkiye’nin devlet olarak anlaşmazlık yaşanan bir dönemde, İngiliz haber muhabirlerinden birinin Süleyman Demirel’e “Türk Milleti’ni çözmek çok zor bir dönem dünyayı yönetiyorlar, bir dönem açlık içinde yaşıyorlar ancak açlıktan bir anda mükemmel bir devlet ortaya çıkarıyorlar. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye sorusuna Demirel’in saçma gibi görünen cevabı herşeyi açıklar aslında. işte o cevap: “Türk Milleti de kendini, kendi gücünü, neler yaptıklarını anlamış değil ama en güzeli sizin anlamamış olmanız.”

bir bardak Akdeniz

kumsacli | 27 March 2009 10:07

Zamanın İnanılmaz serüveninde gözden kaçırdığımız med-cezirler dünyadan öyle büyük parçacıklar koparırlar ki göğe yükselirkene milyonlarca yıldız arasına karışırlar. Yıldızlar bu kopuşun ardından döktükleri gözyaşları bir deniz oluşturur. Günümüze kadar akıp gelen bu miras; denizlerin incisi, balıkların gözdesi, mavinin gerçek sahibi Akdeniz’dir.
Mavi payından paydasına düşen kıyılarında Akdeniz, hayallerde canlandırılanlar kadar renkli. Serin ve dalgasız alacakaranlık suları, göz kamaştıran sıcağı, yalın ayak serilen pıtırlı kumları ve daha sıralayamadığımız şölende ne saklı?
“Adem ile Havva” temasını belirleyip çalmaya başladığımızda kulağımıza fısıldanan sesler Akdeniz’le gelir -varoldukları kıyılar olarak da bilinir -Tarih senarosunda Akdeniz uzun yıllar boyunca ulaşılmaz, gizemli, kapalı bir dünya olarak kaldı insanlığa. İlk çağdan beri ticari amaçlar, kültürel temaslar, siyasal çalkantılar Avrupa, Asya, Afrika kıtalarının çanağında Akdeniz de oluşmaya başladı. Akdeniz mavisinden mahrum kalmamak adına birçok ulus-devlet bu bölgenin ele geçirilmesi ve buraya hakim olabilmek büyük istilalar yaşanmıştır. Fenikelilerden Truvalılara, Kartacalılardan Romalılara bu kıyılar yaşanmışlıklara seyir etmiştir. Akdeniz’ Akdeniz olarak yaşayan iki güçlü deniz devleti vardı. Bunlardan biri Fenikeliler; diğeri ise Girit’teki Minos devleti idi. Doğu-Batı yönünde ilerleyen akımlar Akdeniz havzasını güçlü bir sömürgeleştirme merkezine çevirdi. Akdeniz ile uğrak yerlerin deniz yolculuğu Yunan adalarında çanak-çömlek, şarap, zeytinyağı; Mısır ve İtalya’dan tahıl; Anadolu’dan kereste, demir ile baş gösterdi. İlk Akdeniz çıkarması Romalılar tarafından yapılmıştır. Akdeniz havzasında yerini alarak bölgenin kültürünü ve dilini benimsemiştir her egemenliğin altına aldığı uygarlıklar gibi. Ayrıca Roma tarihinde, “Akdeniz bir roma gölüdür” olarak geçmektedir. Türk tarihlerinde ise, Selçukluların Akdeniz yakınlarına büyük bir devlet kurma girişiminde bulunması ve göçebeliklerini bu verimli topraklara kaydırdırmasıyla, “Akdeniz bir Türk gölüdür” sözü vardır. Coğrafi keşiflerle birlikte çözüm aradıkları ticaret yolları alternatiflere zafer bayrağı açarken eski önemini kısa süre ile kaybetti. Fakat yinede İspanya ile Fransa, Fransa ile Büyük Britanya (İngiltere), Haçlı seferleri ile Hristiyanlar ve Müslümanlar aynı sahneyi paylaştılar Akdeniz’in parlak güneşinde çatışmaları fişekleyerek. Osmanlı döneminde Süveyş kanalının açılmasıyla itibarını güçlendiren Akdeniz, dünyanın en işlek ve ehemmiyetli bir deniz yolu oldu. Haçlı seferleri ile namına nam katarak Avrupa devletlerinden Fransa ve İngiltere’nin gözdesi olup çıktı. Mesafeler azalınca Hindistan’ın ticari insiyatifinden daha çok yararlanmak için birbirlerini saf dışı etmeye başladılar. Bu sırada araya Rusya faktörü eklendi. Bu duruma ortak etmek istemediklerinden Rusya’yı sur gibi engellemek istediler. İtalya’nın ne eksik kalır yanı mı var? İtalya da Oniki ada ve Trablusgarp’ı alarak bu ilerleyişte bende varım diyenlerden olmuştur. Tüm bu gelişmelere paralel Sanayi Devrimi ile ticaretin canlanmasını hız kazanır ve Birinci Dünya Savaşına kadar süregelen bu anlayış İkinci Dünya Savaşı ile ABD’nin söz hakkı doğmaya başlar. Ama sömürgecilikten kurtulma girişimleri, Sanayi devrimi ile ortaya atılan realist fikirler sonrası doğan Kapitalizm ve Uluslararası yaşanan iktisadi bunalımlar ile Akdeniz’in güncelliği alt sıralara düşer.
Bir göç ağı gibi, ticaret ve etkileşim bu denizi Batı ve Doğu arasında bir bağ haline getirmiştir. Daha da önemlisi başka hiçbir deniz Akdeniz kadar çalkantılı, serüven dolu, yazılı tarihin binlerce yıl öncesine dayanan bir geçmişe sahip değildir Kıtalar, insanlar, fabrikalar, şehirler tarafından kuşatılmış bile olsa, nefes kesici güzellikleri sayesinde ehlileştirilmemiş bir çekiciliğe sahibi olarak modern dünyamız içinde hep bir gizem barındıracaktır.

Farklı Kültürlerle Ticaret

admin | 03 March 2009 16:22

Irkların farklılıkları ve benzerlikleri konusu her zaman dikkatimi çekmiştir, mesela tarihten öğrendiğim en önemli şey savaşan ırkların kardeşçe yaşayanlardan daha çabuk ve etkili bir şekilde birbirlerinden beslendikleri oldu…

Neyse gelelim tarihten değilde ticaretten öğrendiklerime, hem babamın işi hem de kendi işim dolayısıyla yıllardır bir sürü milletten insanlarla iş birliği yaptım, bir sürü insan tanıdım.Bunları paylaşmak istedim.

Çinlilerle iş yapmanın gerçekten zor olduğunu herkes biliyor. Onlarla hem anlaşmak zor , hem de aksanları çok kötü ilk başta ne dediklerini bile anlayamıyorsunuz , zamanla kötü aksanları yüzünden sizin de dilinizde kaymalar, bildiğinizi unutma durumları bile oluyor. Ayrıca her işi tam olarak bilmediklerinden sürekli sorunla karşı karşıya kalıyorsunuz, çözüm için danıştığınızda ya da sorunun iç yüzünü öğrenmeye çalıştığınızda olaya sizin gümrükçüleriniz işlerini biliyorlardır ne de olsa, sizin gibi firmaya zorluk çıkaracaklarını sanmıyorum şeklinde yaklaşıyorlar. Çok büyük firmalar bile yükleme esnasında bakkal mantığı ile çalışıyorlar. Size küçük ayrıntılar için bilgi vermeye yeterli zamanları yok, konteynırlar dolusu sipariş verseniz dahi. Yedek parça stoklarını tutamayan , hangi firmaya hangi yedek parçadan kaç adet gönderdiğini bilmeyen büyük firmalar gördüm…