herkez sevdikleriyle birlikte..ne kadar kalabalık ankara…
tek başıma yürüdüm sokaklarda..baktım baktım baktım..sonra aniden kuytu biköşeye girdim..ağladım …ağladım…
gözlerim acıyo şimdi..başım ağrıyo…gidip uyumak istiyorum..belki sonsuza dek…güzel yazıyodum ben..güzel çiziyodum..çok güzel resimler yaptım…yaparmıyım bilmiyorum artık…
hiçbişey bilmiyorum bugün…
perdeler kalkmalımı??
maskeler düşmelimi..
gerçek dediğim şey diretip durmalımı kafamın içinde,aslında heryerde…
yalnıssın işte…kimse yok!!
olmaya çabaladığım ben bile…
yorumlar
biri vardı ve ona;
yaşadığın her gunu son gun gibi yaşa demişti.
Öğrenemedim ben oyle yaşamayı. Hep inceliklerle cevrelenmiş gözlerdeki geçmişi dünden kalma makyajın ferine baktı aynada. sevdiklerimiz-özlediklerimiz yanımızda olmadıklarında sevmediklerimi oluruz onların?
Başım ağrıyor benimde.
Bir kaç saat sonra o beni çok sevenlerin masasına oturup tebessüm edecegim gülen yüzlerine. Nerden bilecekler yılbaşı son gecesi oldugunu… artık hergunu son gibi yaşamayı öğrendim. Yıllarca değilde işte bugun-bigunde- öğrendim.
Çokmu gerekliydi bilmiyorum.
hikayeler bitince kahramanlar nereye gider redx?
ya da
kahramanlar ölünce
nasıl biter hikaye?
sorsana sende bi kendine…
yapma böyle.
Ankara’dan kaynaklanıyo bu bulamama veya bulduğunun farklılığı nedeniyle hayal kırıklığı yaşama sendromları.
Buranın havasında bi uyuşmazlık var.
Belki de tek uyuşmayan benim.
Sakarya’da canlı müzik+bira sadece yalnızken güzel galiba…
H.’yi getirdin, odtüdeki ve odtü yurtlarındaki ilk haftasonu hikayesidir, hiçkimseyi tanımıyor o sıra, anlattığına göre çok canı sıkılmış, ne işim var burda, nerden geldim vs gibi şeylere kafa yorarken civardan bir kahkaha sesi duymuş, sesin geldiği yöne bakmış, masada okey oynayan üç kişi görmüş, gitmiş size katılabilir miyim buralrda yeniyim ve hiç kimseyi tanımıyorum demiş, onlar da tabi memnun oluruz diye yanıtlamışlar.
ama kendini daha beter yalnız hissedersin. Zaman zaman bu tarz şeyler yaşanabilir. Geçmişine ve geleceğine bak. Hep böyle değildin di mi :)))
yapmayın böyle sabah sabah tribe sokmayın beni şimdi….
niye böyle berbat bir şehir.kim seviyo ankara’yı.ya insanın sürekli canı sıkılamazki.arkadaşıyla bardayken durup dururken niye sıkılır bi insan etrafındakilerin hepsi eğlenirken.burada sorun ben miyim yoksa ankara’nın bu berbat havası mı?aydınlatın beni.daha fazla sıkılmak istemiyorum bu şehirde.
bence bu farklı olma isteğinin her insanda görülen en yaygın örneği. orda 1 milyon kişi eğleniyor ancak 500 bin kişi de “off ulan off” diyor. yani oran 1/1.000.000 değil aslında 1/2. belli bir süre farklıymışız gibi düşünmek güzel oluyor aslında ama rahatltıcı. çok da baymayalım kendimizi. gerek yok.
nasıl girersen öle gidermiş
peeh
mutsuz girdim mutsuz mu gidecek koca bir sene
artık demesinler böle şeyler istemiyorum.
deselerde inanmak istemiyorum.
ee zaten inanmıyorum
neden uzatıyorum hala anlıyamıyorum
galiba saçmalıyorum.
çok sevdim, çok da eylendim orda. herhangi başka bir şehirde nasıl eylenilirse öyle eylendim. -17 derecede de eylendim, yazın 35’te de. sıkıldığım zaman da aynı derecelerde, diğer bütün şehirlerdeki gibi sıkıldım.
ama hiç korkmadım ankarada, istanbulun dehşetini yaşamadım. hayatının suçunu şehire atmak, yine kolaya kaçmaktır.
bak mesela, güzel yazıyomuş jaded eskiden, bence değil. biraz köşelerde ağlarken biraz da gülmeyi öğrenmek gerek. sen hep köşelerde ağlıyorsun ama. bir an kesersen ağlamayı, mutlu olmaya başlayacaksın sanki. ama ağlamayı kesersen kimsenin sana bakmayacağından korkuyorsun belki. bütün o güzel yazıların da baştan sona ağlama doluydu. böyleyken neden kimse seninle eylenmek istesin ki? kim seninle birlikte mutlu olabileceğini düşünebilir ki?
şimdi bunun üstüne biraz daha ağla istersen. ya da gül, gülebiliyorsan.
eylenmek değil abi. eğlenmek.
iyileştin mi artık, iyiysen haber ver
açıkçası bilmiyorum..ama yaşıyorum en azından…
ağlamayı kesersem kimse bakmaz gibi bi ifade karşısında susuyorum…
evet en güzel yazılarım en güzel resimlerim hep ağlamaklı..
ama kendimi kandıramıyorum ben işte..hyerkezin yaptığı gibi..sabah kalktığımda kötü hissediyosam bu kadar basittir…oyun oynamaya ner gerek varki…
sonra tüm papatyaları toplasam…yapraklarının hepsini koparıp sorgu payımı tüketsem…