bildirgec.org

taha3045

11 yıl önce üye olmuş, 149 yazı yazmış. 1463 yorum yazmış.

suç ve ceza.

taha3045 | 16 April 2009 16:22

Biraz geçmişten bahsediyorum, nezarethanelerin henüz çok insani olmadığı, göz altı süresi, bedava baro avukatı, kamera sistemi gibi yeniliklerin uygulamaya geçtiği ama henüz her polis merkezinde uygulanmadıgı dönemlerden.

Oturulacak yer olmayan,buz gibi ama her saniye dolup taşan hiç boş kalmayan nezarethanelerden. Nezarethane ne kadar kötüyse içi o kadar dolu, yankesicisi,kapkaççısı, sarhoşu,hapçısı tıka basa dolu. Kadınlarla erkekler bir araya konmuyor, kadınlar Dolapdere’nin, Kasımpaşa’nın, Hacı Hüsrev’in yankesicileri, hapçıları onlar biraz daha iyi durumda yakınları battaniyelerine kadar getiriyor, gece sabaha kadar yiyip ,içip şarkılar söyleyerek yatıyorlar. Erkek gözaltındakiler sürekli ayakta, kimi öksürüyor kimi sigara istiyor …Alışamamıştım nezarethanelere, hapishane yine insanca ama burası dört duvar taş diyordum. Ama göza almışlar orada kalmayı, duvarlara yazılar kazınmış hala gözümün önünde, kimisi sevgilisinin adını, kimi kendi adını, kimisi kimbilir kaç kere gelmiş her gelişinde tarih atmış. Kemerlerine kadar alıyoruz bu duvarları neyle kazıyor bunlar şaşırıyor insan. Duvarlar da kanla bile yazılar var, bazısı komik bazısı kızdırıyor bazısı güldürüyor.

polis olmak

taha3045 | 16 April 2009 09:56

Geçtiğimiz hafta polis bayramı kutladık. Her yıl oldugu gibi çeşitli kokteyler yapıldı ve bana çok itici gelen popçusundan, türkücüsüne herkesin polis bayramı nedeniyle polis üniforması giyme olayı bu yıl da yaşandı.

Ülkemizde polis olmak diğer ülkelere göre çok daha zor, maddi anlamda tatmin edilmiyorlar,üstüne üstlük birde polislerden batı standartlarında kaliteli hizmet bekleniyor. Ev geçindiren polisin çektigi maddi sıkıntı, buna eklenen suç oranları ,trafik,stres bunlara baglı bozulan psikoloji hiçe sayılarak sürekli birşeyler bekleniyor,bekleniyor,bekleniyor.

ölü bir adam

taha3045 | 13 April 2009 15:52

Adını bilmediğim bir kafetaryadayım, girerken adına sanına bakmak aklıma gelmedi, tek başıma oturmayı severim böyle ama ille masada oyalanmam gerekiyor, etrafı izlemek çok salakça geliyor bana, sanki kadın kız görmeye gelmiş hıyarlar yada çiftlere bakıp iç geçiren aşk fakiri adamlar gibi görünmek istemiyorum. O yüzden kahvemi içerken ya dergi falan okurum yada bilgisayarımla içiçe geçerim.

Bugün de burada yazayım dedim, bir bahar günü,olması gereken dışarda olmak, yeşilliklerle yeşerip, güneşle ısınmak . Ama hala insanlar alışveriş merkezlerinin kasvetine hapsolmakta kararlı, buna bende dahilim. Bahar havasının tadını çıkarmak dururken gelmiş burada kahve içiyorum.

sapıkla sapık olmak

taha3045 | 13 April 2009 12:50

Sapık(cinsel amaçları normalinden farklı yada bastırılmış dürtülerini değişik yollarla tatmin eden kişilik)

Hayvanlara cinsel istek duymak sapıklıktır, ölülere,hastalara yada yaşlılara,çocuklara cinsi istek duymak,onları uygulamaya çalışmak sapıklıktır.İnsanı cinsel anlamda rahatsız edebilecek şeyler yapanlar da sapık olarak adlandırılır. Cinsel sapıklık

içimdeki üçkagıtçı

taha3045 | 09 April 2009 15:41

Erkeklerin içinde şu yatar bu yatar denilmekte, oysaki ben sadece erkeklerin değil tüm insanların içinde bir üçkağıtçı yattıgını iddia ediyorum, her boku yemeye çalışırız ama o boku yiyor gibi davramadıgımız yetmez gibi birde yiyeni kınarız, kızarız.

Sevdigimize çiçek alırken nedense çiçekçiye bunu belirtmek istemeyiz sebep ne?Bilse ne olur sevgilimiz için ”aman ne şanslı gacı, yavuklusu ona çiçek alır, azıcık gönlüne göre konuşayım, vereyim gazı belki daha çok alır pezevenk” diye düşünüp bize fazladan çiçek satmaya yeltenecegi için mi? Hayır bu bir ego savaşı bence, bir daha nerede göreceksin o çiçekçiyi, niye hastama alıyorum diyorsun..

yeni kokusu

taha3045 | 09 April 2009 14:18

Yeni kokusu

Kıyafet türü birşeyi alınca hepimizin hissettiği bir koku vardır, bu tarif edilemez, güzel mi çirkin mi bilemeyiz ama o şeyin yeni olduğunu bize anlatır, yeğenim buna yeni kokusu diyor, yeni bir şey alınca yeni kokuyor der hep.Yalnız kıyafette mi, araba bile yeniyken daha başka kokar( araba kokusundan nefret ederim, hele bayanların kullandıgı arabalar araba parfümü kokar ya ben ya uyurum ya kusmamak için dua ederek beklerim)

Kırtasiye malzemeleri de yeni kokusuyla bambaşkadır. Mesela hiç yazılmamış bir defterin sayfaları bir hoş kokar, kurşun kalemin bile kendine has kokusu vardır,yakınlarım kokulu, renkli silgi almıyor, gözleri çok korktu onlardaki katkı maddelerinden, ama beyaz silgi bile yeniyken yine de kokuyor, acaba kullanılmayan yeni olan herşey yeni mi kokuyor.

temiz erkek

taha3045 | 07 April 2009 13:30

Dün evi temizlettim, çevremdeki herkesçe bilindigi gibi bir erkeğe göre oldukça, derli toplu, temiz,titiz biriyim, yalnız yaşamama ragmen evde hep annem varmışçasına bir derlilik topluluk mevcuttur.

Dün gelen onbeş günde bir bana gelen bir ablamızın suratı akşam pek bir asıktı, neymiş efendim ben çok değişmişim, eskisi gibi değilmişim, izin kullanmalıymışım falan. Biraz kurcalayınca olayı kavradım, evi temizlerken karşılaştıgı manzaralardan kadının nevri dönmüş, daha önce alışkın olsa, ses çıkarmaz ama evde hiç böyle manzaralar görmediği için beni hastalandı falan sanmış. Bunun sebebinin bir haftadır bende kalan arkadaş oldugunu anlatmama ragmen bana inanmadı, ve bende ona inanmam diye tek tek resim çekmiş.

karavan ama karavan gibi değil

taha3045 | 06 April 2009 18:40

zamanında John Lautner tarafından tasarlanan,günümüzde hareketli hale getirilen bu mini karavan 252 derece açılabiliyor ve içinde yatak odasından mutfaga, banyodan, salona bir evde ihtiyaç duyulabilecek her şeyi barındırıyor.Chemospher adlı bu tasarım, yeni haliyle raylı bir sistem üzerinde hareket ediyor.

Aşağıdaki fotografta tasarının orjinal çizimi yer almakta. 1960 ta ortaya çıkan tasarının ilk hali uzay gemisi tarzında, 45 derece eğimli tasarlanmış modern bir ev görüntüsü içermekte. Tasarı modernizm başyapıtı olarak anılmakta.

dedikodu seviyoruz

taha3045 | 05 April 2009 19:09

Şu insanları anlayamıyorum, küçükken kadınların olduğu ortamları sizde benim kadar iyi bilirsiniz, dedikodueksik olmaz, en gıybetten korkan, dedikoduyu günah olarak gören biri bile, falan gün Fikriye Hanım’a gittik cümlesine hemen ne ikram etti diye soruverir. Bu konuda pek çok kitap yazılmıştır, bunlardan biri Sina Cimcoz’a ait(Tarih Boyunca Kadın Erkek Dedikoduları)

Bir merak bir dırdır bir çekiştirme ki anlaşılmaz, bu kadar madem düşmansınız hepiniz birbirinize neden yüzyüze bakıyorsunuz, en sevilen arkasından kötü söz söylenmeyen kişi için bile,
– ne giymişti?
-yazık kocasından çok çekiyor
-sağolsun iyidir hoştur ama çamaşırları iyi ütüleyemiyor

ben de insan mıyım be

taha3045 | 23 March 2009 14:03

Anamızın rahminden çıkar çıkmaz önce aglamayı öğrendik, sonra gülmeyi, minnet duymayı, mutlu olmayı,mutlu olurken düşünmeyi,sevmeyi, koşulsuz sevmeyi.

Büyüdük ayaklarımız havalandı,kadınları tattık,bulutların üzerinde yatmaya alışırken, aniden yere çakıldık ve acıyı tattık. Böylece mutsuz olmayı, acı çekmeyi tecrübe ederek, hayatta kalmayı, kuvvetli olmayı da öğrendik. Hayatta kalmak da bize birşeyler öğretti, yaşarken acımasız olmak ve acımasız olurken mantığı. Mantık sayesinde duyguları dizginleyebildik, gerektiginde kalbimize duvarlar örebildik.