Bir cüzdan gece karanlığında kalmış. Kimse fark etmiyor uyuyor taş kaldırımlarda usulca biraz ıslak biraz çaresiz. Yağmur yağıyor üstüne üşümüş gibi büzülmüş sırılsıklam. Binlerce ayak geçiyor etrafından kimileri çaresiz ve yavaş ve birçoğu aceleci ve hızlı. Yatıyor oracıkta ya birine şans olacak ya da birinin cebindeki metelikler arasına karışacak. Sahibini çoktan unutmuş gibi davranıyor. Yeni biri için yerde adeta kucak açıyor ama o gece karanlığında onu ne fark eden var nede ona dokunan. Sonunda yırtık bir ayakkabıya çarpıyor sürükleniyor. Yırtık ayakkabılı adam önce irkiliyor sonra yerde bir şans görüyor kendi kendine bu günde şanslı günüm diyor. Alıyor yerden cüzdanı içine bakıyor. Elindeki cüzdan bu günde ona bir şarap parası olacaktı sorgusuzca yürümeye devam edip bir birahaneye varıyor yine etrafta tanıdığı arkadaşları yine aynı şişe masanın üstünde onu bekliyor. Kazandığını şaraba yatırdığını düşünüyor bazen umutsuzca ama sonra bir şey kazanmadığını anlıyor. Kâğıt parçalarını veriyor garsona yine kazanması gerekenleri düşünürken yerde kırık bir cam görüyor ister istemezde kendini soğuk bir suratla karşılaşıyor. Çaresiz bir bakış diyor kendi kendine o bakışın yaratıcısının kendi olmadığını biliyor. Başkası yaratmış olsa bile belli ki çoktan unutmuştur. Her zamanki köşesinde her zamanki şarkıyı dinlerken irkiliyor.