bildirgec.org

nazokiraze

11 yıl önce üye olmuş, 527 yazı yazmış. 8804 yorum yazmış.

bahar gelmeden bahar yazısı

nazokiraze | 09 March 2010 12:32

“Damlardaki kar, saçaklardaki buz
Kanı kaynayan suya dar geliyor.
Haberin var mı, oluklardan sonsuz
Akan su sesinde bahar geliyor”
Cahit Sıtkı Tarancı

Mart’ın kapıdan baktırıp olmadık yerlerimizi dondurduğu şu soğuk havaya ve bir haftadır ciğerlerime inen boğaz enfeksiyonundan tam anlamıyla kurtulmamış olmama rağmen hatta kışı çok çok sevmeme rağmen yine de baharın gelişinin yaklaşması içimi kıpır kıpır ediyor.

Evelikdenilen ot çeşidi genellikle yapraklarının ve sapının tuzlanması şeklinde yenir, baharda tüketilen bu bitki çorbalara konur.Aslında bahar gelince yenilebilir otların çoğu kendini göstermeye başlar.Genellikle benim gibi kış günü eve domates, biber,patlıcan gibi yaz besinlerini sokmayan kurufasülye, kapuska,karnabahar , nohut türü yiyeceklerden sıkılanlar için bahar yeni bir dönemdemektir.Enginar, çilek, can eriği insanı o biçim heyecanlandırıyor.(baharda ot yemeli)

atlıkarınca gibi evler

nazokiraze | 02 March 2010 13:11

1958 yılında Belçikalı bir adam tarafından hasta eşinin güneş ışınlarından her an faydalabilmesi için tasarlanan 360 derece dönebilen e günümüzde yapılan bu tür evlerin ilkidir.Oturma odasında bulunan iki yeşil düğmeden birine basıldığında yavaş yavaş dönmeye başlayan ev 90 dakikanın sonunda tam 360 derece dönüş yapmış oluyor.Ayrıca evde 52 yıl öncesine göre yapılmış en ustalıklı iş ise evin hareket sırasında veya pozisyon değişikliğinde de elektirik, sıcak ve su tesisatının karmakarışık ama bu düzene uygun şekilde yapılmış olması.

Oldukça büyük olan ev sürekli güneş ışıgından faydalandıgı için enerji tasarrufu sağlamakta.Aslında müteahhit veya mimar olmayan kömür tüccarlığı ile geçinen François Massau o dönem varını yoğunu bu eve harcamış, evde şu an torunu oturuyor.

Avusturalya’da inşa edilen günümüzün dönen eviise 400 bin Sterline mal olmuş. Evi yaptıran Everingham çifti amaçlarının güneşten faydalanmak olduğunu söylüyorlar ve bazen yönlerini şaşırdıklarını itiraf ediyorlar,evi tasarlayan Luke Everingham aslında ses mühendisi. Ev saatte 40 metre hızla dönüyor ve bir bilgisayar sistemiyle kumanda ediliyor.

batıda islam şaheseri Elhamra sarayı

nazokiraze | 26 February 2010 12:54

1232 yılında Beni Ahmer Sultanlığı‘nı kuran Nasri hanedanı 1.Muhammed Bin Yusuf tarafından yaptırılmaya başlanan Elhamra Sarayı İslam mimarisinin geldiği en uç nokta olarak açıklanır.Greneda ‘da bir düzlükte yapılan saray aynı sülaleye ait hükümdarlarca sürekli genişletilmiş 142.000 metrekareyi bulmuştur.

İnşaatında kullanılan kil ve topia adı verilen renkli taş malzemesinin güneşin ışığıyla birleşip duvarlara kızıl bir renk vermesinden dolayı Arapça kızıl anlamına gelen El-Hamra ismi verilen saray yapılmadan önce Elhamra kalesi El Kasaba-tü’l Hamra adıyla anılarak uzun yıllar önce yapılmıştır. Daha sonra kalenin oldugu yere gösterişli bir saray yapılması talimatıyla kırmızı renkli muhteşem sarayın inşasına başlanmıştır.

İslam dünyasının batıdaki muhteşem yapısı olarak bilinen Elhamra Sarayı’nın dünyada eşi benzeri yoktur, daha önceden belirlenmiş bir plana göre değil de zevke ve ihtiyaçlara göre yavaş yavaş yapılan bölümleri inanılmaz güzelliktedir.Bölümlerin ne zaman ve hangi hükümdarlarca yapıldığı bile belli değildir, dışarıdan açılan gösterişsiz kapıdan içeri girildiğinde içeride karşılaşılan manzaralar tahmin edilemeyecek güzelliktedir.Birbirine bağlantılı sayısız odalar, o devre göre mühendislik şaheseri sayılan sıcak ve soğuk su tertibatlı hamamlar, bahçeler,çeşmeler ,fıskiyeler, havuzlar, meyve bahçeleri, seramikler ve Allah yazılarıyla süslenmiştir.

saraylar ve hikayeleri –1

nazokiraze | 26 February 2010 11:45

versailles sarayı ya da versay sarayı (le château de versailles) avrupa’nın en büyük ve ihtişamlı sarayıdır, önce av köşkü olarak inşa edilen yapı daha sonra xiv. louis tarafından saraya dönüştürüldü. güneş kral tüm uyarılara rağmen buranın yapımına inanılmaz para harcar ,onlarca yıl süren sarayın yapılışı sırasında binlerce işçi çalışır.

maria antoinette tarafından sarfedildiği iddia edilen ‘ekmek bulamıyorlarsa,pasta yesinler’ sözünün burada söylendiği anlatılır. babasının av köşkünü bu denli ihtişamlı saraya dönüştüren kral tüm soylularu burada ağırlar ve avrupa’nın gözünü kamaştırır. uzun zaman tuvaleti olmayan bu yapı bir bayram günü havuzlardan fışkıran su ile 600,000 kişinin bir günlük su tüketimine eş değer su harcar güneş kral’dan sonra gelen her hükümdar sarayı bir öncekinden daha gösterişli hale getirmek için uğraşır. sarayın duvarlarında fransa tarihinin ihtişamı kadar iflasının sebepleri de görülebilir.

iki yalı

nazokiraze | 23 February 2010 13:09

Yeniköy’de bulunan Tahsin Bey Yalısı ilk önce Sağır Ahmet Bey Yalısı olarak yapılmıştır, Apdülaziz döneminde karargah olarak ta kullanılan bu yalı adını barajlar kralı olarak bilinen Tahsin Uzel’den alır.Arap İzzet Paşa’nın kızı Seniye Hanım’ın çok istemesine ragmen 500 lira daha fazla vererek yalıyı ona kaptırmayan Tahsin Uzel,baraj inşaatlarından kazandıgı parayla bu yalıyı alır , yıktırır ve yeniden inşa ettirir, daha sonra nedense inşaat bittiten sonra iş hayatında tersliklerle karşılaşır ,iş ve aile hayatı biter. İlk olarak Avrupa’da okuyan oğullarının uçurumdan düşeren öldügü haberi ile yıkılırlar, sonrasında Tahsin Bey’in şirketi aniden biter. ( Tahsin Paşa Yalısı’nın emektarı batık patronlardan yıldı…)

Yetmişli yıllarda yalıyı satın alan Kemal Ilıcak bu yalıda 14 yıl oturur, oğlu ve kızı burada dünyaya gelir.Ancak Kemal Bey burada otururken iflas eder ve yalı Sadi Gülçelik’e geçer, Gülçelik uçak kazasında ölünce yalı tekrar Ilıcak’ların olur, Doğuş Grubuna olan borçlar nedeniyle yalıya haciz uygulanır ancak Ilıcakların borçlarını Doğuş Grubu’nun patronu Ayhan Şahenk üstlenir ve 7,5 buçuk milyon dolara yalıyı satın alır. Bu arada Kemal ılıcak ölür ve eşi Nazlı Ilıcak ise burayı İktisat Bankası’nın sahibi Erol Aksoy’a satar.Ilıcaklar ve Şahenk arasında yalının satışı ile ilgili anlaşmazlık çıksa da Şahenk parasını alarak aradan çekilir ve yalıyı devreder.Erol Aksoy yalıyı alır almaz Nazlı Ilıcak’ı yalıdan atar.

Sadullah Paşa Yalısı

nazokiraze | 18 February 2010 14:12

Sadullah Paşa Yalısı ,Sadullah Paşa’ya babasından kalan, Onun da kardeşlerinin hakkını ödemek şartıyla tek başına sahip oldugu muhteşem bir yalı. Ancak hakkında tüm boğaz yalılar için anlatıldıgı gibi anlatılan o kadar çok lanet hikayesi var ki , ancak kulaktan dolma şehir efsaneleri çıkartılacak olursa Sadullah Paşa’nın hayattaki akrabalarından birinin ve bu yalıyı korumak için kurulan bir vakıf tarafından çıkartılan kitabın anlattıklarını göz önüne alarak bilgi edinebiliyoruz.

Tanzimat Dönemi’nin önemli devlet adamlarından biri olan Sadullah Paşa pek çok dil bilen bir aydındır, başarılarından sonra Viyana sefirliğine atandıktan sonra ülkesi ve ailesinden ayrı kalmak, ülkesine dönmek için izin alamamak kendisinde bir bunalım başlatır, hizmetçisiyle ilişkiye giren paşa onun da hamile kalmasıyla iyice çıkmaza düşer.İntihar kararı alan paşa gaz hortumu ile intihar etmeye çalışsa da başaramaz ve kurtarılır ama çok kısa süre sonra ölür.1999 da vefat eden Sadullah Paşa’nın gelini Münevver Ayaşlı bir kitabında onun intihar etme girişimine asla inanmadıgını , ölümünde başka sebepler olduguna inandıgını belirtir. Sadullah Paşa’nın ölümünden sonra paşanın eşi Necibe Hanım şuurunu kaybeder ve öldügü zamana kadar her gün pembe elbisesini giyerekeşini bekler, bunun nedeni gençken paşanın O’na pembenin çok yakıştıgını söylemesidir.

kapılar–2

nazokiraze | 17 February 2010 11:45

İslam dininde cehennem kapısı pek çok bölümde geçer, hesap gününde cehenneme girenlerin üzerine kapıların kapanıp kilitleneceğine inanılır.Hz. Ali ‘Cehennemin kapıları yedidir.Onlar birbirlerinin üstündedirler.Birinci dolar,sonra ikinci,sonra üçüncü,nihayet hepsi dolar.” der.( İçinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin. Büyüklüğe kapılanların konaklama yeri ne kötüdür.Zümer Suresi, 71-72)

cibali kapı-eğrikapı
cibali kapı-eğrikapı

İstanbul’da 55 kapı bulunuyor .Marmara Denizi kıyılarında yer alan kapılar ondokuz tanedir.Bazıları:
Mermer Kule Kapısı
Narlı Kapı
Yeni Kapı
Kumkapı
Kadırga Limanı Kapısı
Bukoleon Sarayı Kapısı
Çatladısu Kapısı
Ahır Kapısı
Balıkhane Kapısı
Ayia Maria Hodegetria Manastırı Kapısı
Mangana Kapısı
Aya Yorgi Kapısı
Demirkapı
Değirmen Kapısı
Top Kapısı

Blakhernai Kapısı..
Blakhernai Kapısı..

Şu an çoğu bulunmayan Haliç kapıları ise 25 adet.
Kentenarios Kapısı
Uğrakkapı
Yalı Köşkü Kapısı
Porto Bonu
Bahçe Kapı(Çıfıt Kapı)
Unkapanı Kapısı
Balık Pazarı Kapısı
Yeni Cami Kapısı
Zindan Kapı
Ayazma KapısıDiğer kapılar ise şöyle:Yeni Cami Kapısı, Cibali Kapısı,Aya Kapısı, Petri Kapısı, Fener Kapısı,Diplofaros Kapısı, Basilike Kapısı , Küngoz Kapısı, Balat Kapısı,Atik Mustafa Paşa Kapısı, Ayvansaray Kapısı, Dideban Kapısı, Blahernai Kapısı, Eğri Kapı , Edirne Kapısı, Sulukule Kapısı, Topkapı, Mevlana Kapı, Kalagru Kapısı, Silivri Kapısı, Belgradkapı, Yaldızlı Kapı,Paşakapı,Azap Kapısı (Yaz yaz bitmedi yahu)

pembe gönlüm sende

nazokiraze | 24 January 2010 13:14

Pembe rengi genellikle dişi duyguların ifadesi olarak bilinir, yaşam dolu ve enerjik bir renktir.Kırmızıdan aldıgı enerjiyi hayatlara yansıtır, çekicidir, fantazilere açıktır, saflıgı çağrıştırır.Hassas etkilerinden dolayı iş alanlarında pek tercih edilmeyen bu renk şekeri, hayalleri, masalları anımsatır, kırmızı tutkulu aşkı simgeliyorsa pembe de saf aşkı gösterir.Uzmanlara göre hayattaki pembe renk yiyeceklerin eksikliği sinir hastalıkları ve epilepsiye hatta böbrek hastalıklarına yol açmakta. Ayrıca pembe renk uykuya çabuk dalmaya yardımcı oluyor.

Pembe kelime olarak Farsça’dan pamuk çiçeği anlamına gelen penbe kelimesi dilimize pembe olarak gelir. Okulda pembe rengini bulmak için genellikle kırmızı ve beyazı karıştırırdık ve küçüklüğümüzden beri hayatımızda önemli bir yere sahiptir.(pembe domateshakkında)

Günümüzde anne karnındayken başlıyor pembe ile yaşanacak macera, hamileliginin ilk yarısına gelince ultrason belirliyor, mağazaya gidilip hangi renge saldırılacagına. Eğer gözünü mavi veya pembe bürümemiş anne-baba adayı varsa yeşil veya sarı orta renk diye karar verebilmekte. (Meme kanseri olanlara umut veren bir site:Pembe Güç)

Kız çocuk sahipleri iyi bilirler bu pembe rengi belli bir döneme kadar yapışır çıkar hayatlara, doğmadan alınan pembe zıbınlar, tulumlar yavru büyüdükçe eteğe,cekete, şapkaya sonraları neye el atsak ona dönüşür.

kışın favorisi kuru yiyecekler

nazokiraze | 22 January 2010 16:39

Kurutulmuş sebze ,ot ve meyveler kış mevsimi için harika lezzet kurtarıcılarıdır, genellikle büyüklerimizin yazı zamanı özenerek kuruttugu hatta balkonumuza iplere dizip astıgı zaman burun kıvırdıgımız ama yeme zamanı bayıla bayıla yediğimiz kuru patlıcan, biber dolmaları, kuru meyve kompostoları, öksürüp aksırınca hazırlanan otlar yaz çeşitliligini ve bollugunu kışa taşır.

Domates kurutma işlemi iki türlü yapılıyor, güneşte veya fırında.Ancak güneşte kurutulanın daha lezzetli olduğu gerçek.Fırında 75 derecede 4-5 saatte kurutulan domatesler güneşte kurutulan kadar güzel olmuyorlar. Kuru domatesler eğer kavanozda saklanacaksa aralarına defne yaprağı konulabilir.(kuru sebze üretimi ele alındı)

Ben kuru bamya (kuru olmayanını da sevmem gerçi) kuru dilimlenmiş patlıcan, kabak türü sebzeleri sevmiyorum, benim için yenilecek kuru sebze yemekleri kuru kırmızı biber dolmasıdır. Güzel yapılırsa kuru patlıcan dolmasına da hayır demem. (harika kuru dolma)

söz yangını

nazokiraze | 20 January 2010 10:29

Kimse hakkında konuşulmasını istemez, sevmez ama çogu kimse kendine yapılmasını istemedigi halde başkası hakkında konuşur, ille şu şununlaymış, bu böyle yapmış şeklinde dedikodu yapmasa da mutlaka o kişinin ayıbını , ettiği bir sözü, yaptıgı hareketi mutlaka eleştirir,dile getirir.

Başkası hakkında kötü söz etme, eleştiri, ayıbını dile getirme ,hoşlanmayacagı laflar etme, duydugu taktirde üzülecegi şekilde konuşma kısacası gıybet insana yapması en kolay ve tatlı gelen üzücü davranışların başında gelir. Birisi hakkında konuştuktan sonra, ne var olanı söylüyorum demek işin kötü yanını örtmez, zaten olanı söylemek dedikodu ve gıybettir, olmayanı söylemek iftira olur. (Her doğruyu söylemek bazen dogru değildir)