bildirgec.org

darjeeling

11 yıl önce üye olmuş, 205 yazı yazmış. 608 yorum yazmış.

2 dakika 4 saniye nedir?

darjeeling | 11 January 2007 16:22

Asansörle istenilen kata ulaşılabilir hemde rahatça, reklamlar izlenebilir,bir şarkı dinlenebilir, bir yazıya yorum yazılabilir,birisinin kalbi kırılabilir ya da onarılabilir, vapur kaçırılabilir, fragman izlenebilir.. Daha çok şey yapılabilir. Ama hiçbir şey sevgilinizle 2 günlük küslükten sonra ve onu arayamıyorken, onun araması üzerine yapacağınız 2 dakika 4 saniyelik bir konuşmadan daha güzel olamaz. Bunun mutluluğu anlatılamaz. Saniyeler geçsin istemezken, onu sıkıştırmayayım ve çok soru sormayayım telaşına kapılsanız bile mutlu eder sizi SADECE 2 dakika 4 saniye… Bütün güne yayılacak bir mutluluğa erişirsiniz bir anda..

Saplantılı aşklar!

darjeeling | 11 January 2007 12:24

Bazı insanlar vardır ilişkilerini saplantısal yaşantılara dönüştüren…Onlar için hayatta ilişkilerinden daha önemli hiç birşey yoktur. ‘At kendini köprüden aşağı’ deseniz hemen o an sevdikleri için bunu yapabilecek,gözü kararmış kişilerdir kendileri. Ailelerini ve arkadaşlarını ikinici üçüncü planlara atarlar kendileri. İş yaşamı onlara tatmin ve mutluluk duygusu getirmez çünkü akılları fikirleri başka yerdedir. İş yerlerinde tuvalete gidip ağlama nöbetleri geçirirler ve sonra gözlerinin kırmızılığının geçmesini bekleyip, ofislerine dönerler. Mesai saatinin hemen bitmesi için can atarlar çünkü tek emelleri sevdiklerine kavuşmaktır(halbuki sevdikleri adam ya da kadın onu görmekten bıkmış, bu özlem tek taraflı hale gelmiştir) Kendi istek ve arzularına öyle önem verirler ki karşı tarafı önemsemez,düşünemezler. Bencillik damarlarda dolaşmaktadır ve bunu farkında olmadan yaparlar ne acı… Bilinçsiz bir acı çektiriş vardır karşı tarafa. Bu insanlar bir nevi tedaviye bile ihtiyaç duyuyor olabilirler. Bu insanların çoğunda yalnız kalma korkusu ağır basar-kendi kendine yetememe düşüncesi yer bitirir onları-sonuçta HEP destek beklerler-hep karşı tarafı boğarlar.
Şimdiye dek bu insanlardan biri olduğum için utanıyorum, ama dün geceden itibaren de değişmeye karar verdiğim için kendimle az da olsa gurur duyuyorum,çünkü gururun tamamını gerçekten değiştiğimi karşıya hissettirdiğim gün duyacağım…

AFI Ödülleri hangi filmlerin oldu?

darjeeling | 09 January 2007 13:43

Amerikan Film Enstitüsü 2006 yılının en iyi filmlerini seçti.
AFI’nin 2006’nın en iyi 10 filmi listesi şöyle:

1- Babel
2- Borat: Cultural Learnings Of America For Make Benefit Glorious Nation Of Kazakhstan
3- The Devil Wears Prada
4- Dreamgirls
5- Half Nelson
6- Happy Feet
7- Inside Man
8- Letters From Iwo Jima
9- Little Miss Sunshine
10- United 93

Ne kadar da yalnızız!

darjeeling | 07 January 2007 20:44

Biz insanoğlu gerçekten ne kadar da yalnızız.Sokaklar insan kaynıyor.Sanki herkes hep birilerini arıyor.(umutlu ya da umutsuzca)Herkes birbirinin gözünün içine bakıyor.Kimi taciz ediyor, kimi göz süzüyor,kimi gidip birileriyle dalaşıyor.Sonra evimize dönüyoruz.Dört duvar..Ama insan yine arayışta.Saldırıyoruz internete.Yüzlerce site var,arkadaşlık,dostluk vaat eden..Resimler yüklüyoruz,karizma isimlerle kendimizi anlatıyoruz.Bazılarımız kendini gizemli tutuyor.Blog sayfalarına yazılar yazıyoruz,kendimizi,yaşantımızı,hikayelerimizi anlatıyoruz.Etrafımıza diyoruz ki ‘bak filanca siteye yazı yazdım,gir oku,kendinden birşeyler bulacaksın!'(Gerçekten kendinden birşeyler bulacağından mı?Hayır,takip edildiğini hissetmek için)Birileri bizi takdir etsin diye.Hep biri ve ya birileri bizimle ilgilensin diye. Kendimizi ifade etmek ihtiyacı içindeyiz,insanız.Bunu lütfen hep sevgili,aşk moduna sokmayın.Özümüzde aslında ilgi arıyoruz hep.’Yalnızım,mutluyum’ yalanını söylüyoruz. Bu bir kadının ‘ben evlenmek istemiyorum,evlenmek te neymiş?’ yalanına çok benziyor.(Yedim bende!Her kadın evlenmek ister,çünkü özünde çocuk doğurma isteği yatıyor,reddedişler gerçeği değiştirmez!)Sonuç olarak ne kadar az geliyor bize herşey,yettiremiyoruz,YETMİYOR!Bizbirimizle büyüyor,kaynaşıyor,aldatıyor,yalan söylüyor,itiraf ediyoruz.Bu da aslında belki de bazılarınızın kabul etmek istemeyeceği ama kendi kendime inandığım itirafımdır:Takdir edilmek istiyoruz ki,daha az yalnız hissedelim.

Kabalarian inancına göre isimlerimiz…

darjeeling | 07 January 2007 18:53

Her doğan bebeğe bir isim konur. Bu bazı milletlerde 3-4 isme kadar çıkabilir ama sizi tanımlayan her zaman hep ilk isminizdir.Kişi bu isimle büyür,bir ömür bu isimle geçer. Bizim ülkemizde de bir çok farklı internet sitesinde isimlerin anlamlarını bulabilirsiniz. Genelde her ismin karşısında bir ya da iki kelime göreceksinizdir. Ama bu linkte görecekleriniz biraz daha farklı.Kabalarian inancı zamanı,hayatı ve zihninizi çok daha iyi anlamanıza yardımcı olacağını belirtiyor. Ama daha ilginci adamlar ismimizin uzun uzun analizini yapmışlar.(Tabi ki Türkçe karakter kullanmamak şartıyla) İsimlerimizin hayatımız ve kişiliğimiz üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu anlatmışlar. İsim analizi ücretsiz ama İsim ve soyisim birlikte analiz yaptırmak isteyenlere bir ücret konmuş:40 Dolar. İyi eğlenceler..

Kadın olmak nedir?Ne değildir?

darjeeling | 04 January 2007 23:05

Kadın olmak nedir?Bekaretini yitirmek midir dişiyi kadın yapan? Diyelim ki o gitti,artık bilimsel yönden ‘kadın’deniyor size. Peki gerçekten kadın olmak nedir?Tırnaklardaki ojeyi yenilemek,3 günde bir fön çektirmek,dibi gelmiş saçın hemen boyasını yaptırmak,hoş ve tarz sahibi giysiler giymek,yanınızda her daim mendil taşımayı akıl edebilmek..Yani bakımlı olmak mıdır kadın olmak?Hayır.Bunlar her erkeğin bir kadını arzularken o kadında görmeyi umdukları şeyler, ya da erkeğin kadını elde ettikten sonra değiştirmesini istemediği şeyler.’Gerçekten kadın olmak’ ise farklı biraz. Kadın olmak hem her yere yetişebilmek, hem de erkeğin dur dediği yerde durabilmektir.Erkeği sık boğaz etmemek, ama aynı zamanda onu istediği sevgiden mahrum etmemektir.Yaşının olgunluğunu taşıyabilmek,ve bu olgunlukta erkeğine çocuklar verebilmektir.Arkadaşlarının diline düşürmemek ama aynı zamanda onun arkadaşlarının örnek göstereceği hanımefendi olabilmektir.Eğer bunları yapmazsanız ‘Kadın ol,biraz kadın gibi davran’cümleleri duymaya mahkumsunuzdur ve böylece ‘henüz’ kadın olmadığınızı anlamış olursunuz.

Aşık olunca birikenler…

darjeeling | 04 January 2007 00:15

İçerdeki odamda kıyafetler üst üste atılıp,birikmiş.Mutfakta bulaşıklar birikmiş.Masanın üzerinde ekmek artıkları ve yerdeki halının üzerinde kir birikmiş.Lavaboda ve fırçada saçlar,elektrikli süpürgenin haznesinde toz birikmiş.Telefonumda silinmesi gereken mesajlar,televizyon masamın altında eski tarihli atılacak bir sürü dergi birikmiş.Telefon defterimde nostaljik isimler,makyaj çantamda kokuşmuş rujlar birikmiş.En son ne zaman yağmur yediğini bilmediğim şemsiyemin kumaşı arasında mis gibi bir yağmur kokusu birikmiş.Kutularda izlenmemiş filmlerim ve onların hala bilinmeyen konuları birikmiş.
Ne kadar da çok şey birikmiş ben etrafa bakmayalı,kendimi soyutlayalı.Bir kaç gün mü yoksa bir kaç yıl mı olmuş ben kendi evime yabancılaşalı?Ya da aynı evde her gün ama hergün yaşayıp, ölü gibi dolaşmaktan mı olmuş bunlar?Kaç asır olmuş ben aşık olalı,kendimi ve her saniyemi bir adama adayalı?Daha neler varmış beynimde birikipte utangaçlıktan size anlatılmayan,içime atılan…

Çocukluk anıları…

darjeeling | 28 December 2006 01:40

Benim babam zeka gelişimine takmış bir insandır.Çocukken yapbozlarla oynadım ben. Yaşıtlarım Türkçe’lerini geliştirirken babam bana İngilizce kelimeler öğretiyordu(Dur baba önce dilimizi kavrayalım). Ekmek bread’miş,kaşık spoon’muş (Herhalde bu sebepten İngilizce öğretmeni oldum.) ‘Anne-baba-ben’ sloganını bulmuştum, hep öyle uyudum ikisinin arasında.Sonra bir kardeş çıktı ortaya. Onun uzaktan kumandalı yarış arabaları mükemmeldi. Tabi biz kardeşimle mücadeleci insanlar olarak üstünlük yarışına girdik ve böyle şeyleri bir kenara bırakıp,doğallığı seçip, oklavayı kılıç, uyuduğumuz pikeleri pelerin yaptık,’Allah Allah’ çığlıkları atarak evdeki tüm camları yere indirdik.
Misafirliklere gittik her çocuk gibi. Hep arabada uyuduk, altımıza çiş yaptık, evde hep çarşaflar değişti, misafir evlerinde muşambalar serildi durumu bilen ev sahipleri tarafından.
Her zaman daha yola çıkarken ‘kaç ta döneceğiz?’ diyen ben oldum(bkz.hala misafirliklere bayılmam).
Ölümler de yaşadık.Daha salyası sümüğünden ayrılmayan ve olayın bilincinde olmayan kardeş kolay atlattı tabi bunları, ama büyük çocuk hep daha şanssız,bunu anladım, daha o yaşlarda.
Ebeveyn odasını karıştırdık.İlk o yaşlarda prezervatifi keşfettik dolapların en gizli yerlerinde, balon sandık, çok şişirdik çok, ama hiç haberleri olmadı bunu kullananların.(şimdilerde Marmara Denizi’nde dalgalara karışıp yüzen bu cisimleri görünce insan bir garip oluyor)
Yaş biraz daha büyüyüp okumayı çözdüğümüzde artık yatakta 4 kişiydik ve tuhaftır ki anne ve babanın okuduğu Teksas, Tommiks’leri okuyorduk.
Ben araştırmacı ruhuma engel olamayıp babamın eski mektuplarını bile buldum anneme yazdığı.Heralde bu saplantılı-duygusal-aşk durumlarına daha o zamanlarda ben esir oldum.
Kişilik problemleri de yaşadığımız oldu,hele hele ben..Tam kendini keşfetme dönemlerin.Ah o misafirlikler yok mu misafirlikler.’Gel bakayım oğlum buraya’ sesleri.Yok yok erkek kardeşime seslenmiyorlar, saçlar kısa ya,o seslenişler bana,bu sebepten bir anda kötü hissediyorsun kendini.(O misafirleri hiç özlemiyorum,duyrulur)
İşte sıkıntısı da vardır mutluluğu da vardır herşeyin çocukluk ta bile.. Bir kaç anı derledim size. Aramızda benzerlikler olabilir, en azından altımıza çiş yaptık kabul edin..

Kadının bir kaç eksisi…

darjeeling | 25 December 2006 21:36

Çok ta fazla feminist olmamak ve karşı tarafı karalamamak adına şimdi de kadının bir kaç eksisinden bahsedeyim.
Kadın sevdiği insanı yaşamayı ister, yaşamaktan kastı onu hissetmek ve onu istediği an görebilmektir ama bu duygusal varlıklar kaş yapayım derken göz çıkarırlar, aşık oldukları adamı sevgi yumağı içine hapsedip boğarlar,sonra üzülen genelde yine onlar olur çünkü adam zaten o anda büyük ihtimalle yaşananları fazla umursamıyordur. Ayrıca kadın dayak yediğinde susar(annesini bu gibi durumlarda görmüş olma ihtimali vardır ya da adamın haklı olduğunu düşünür), aldatılır ve çoğunlukla terkedemez(aşkın gözü kör ya..), adamının başka kadınlara baktığını gördüğünde ya susar,ya da nefretini kusar(ama kusma durumunda adamın herşeyi reddetme ya da kabullenip ortamı terk etme ihtimali hep vardır),kadın çok fazla evlilik hayalleri kurar(bunu yalnız başına yapması gerektiğini hiç anlamaz bir de adamla paylaşır,çıngar çıkar),ve kadın nerde susması gerektiğini pek bilmez,fazla konuşur,çok soru sorar,boğar ve adamın sinirden ortaya çıkan o yeşil yeşil damarlarını gördüğünde artık çok geçtir…
İşte şimdi eşit olduk.Keşke bunlar da yalan olsaydı 🙂

Erkeğin bir kaç eksisi…

darjeeling | 25 December 2006 00:56

Erkek ulaşılmazı ister, kaçanı ister, kovalamak ister, bu öğretilere inanarak ve arkalarına sığınarak yaşamak ister, kendini değiştirme yoluna gitmez, ilişkide kendine çok ta fazla dönüp bakmaz, ‘ben buyum’ der, çoğu zaman gazetesini okumayı sevdiği kadını telefonla aramaya tercih eder, döver bazen sonra özür diler ama dövmüştür bir kere, herşeyden önce işini ve arkadaşlarını düşünür ama ona çocuk yapacak olanın arkadaşları değil sevdiği kişi olduğunu çoğunlukla unutur, diğer kadınlara bakar ara sıra sanki onun kadını yokmuş gibi, Tanrı tüm kadınlara aynı organları vermemiş gibi, bir de bunları yaparken diğer erkeklerin de kadınına baktığını unutur(eden bulur misali), duyarsa delirir, görürse delirmez ve sükunetle adamı döver, ‘önce işim sonra ailem en son sevgilim’ der, öpüşenleri gördüğü zaman’o neden bana böyle duygusal davranmıyor?’diye içi giden sevgilisinin farkında değildir genelde, o genelde dış dünyayla meşguldür, kadını onunla konuşacağı zaman genelde gözlerinin içine bakmaz ve ‘sen değerlisin seni dinliyorum’ imajını vermek pek te ona göre değildir.. Daha uzar bu liste.Okuyan bir kısım erkek bu yazıya kızarken bir kısmı da ‘evet çoğumuz böyleyiz’ itirafını yapacak cesareti bulabilir kendinde. Keşke bu yazdıklarım yalan olsaydı…….