bildirgec.org

astral

11 yıl önce üye olmuş, 262 yazı yazmış. 308 yorum yazmış.

düşsüzlüğün acısı hayatı anlamsızlaştırmışken..

astral | 15 October 2006 23:18

Her düş yaprağından dökülür milyonlarcasının ardından. Peşine takılmaz mı hiçbir ağaç? ‘Gitme!’ demez mi? Onulmaz mı yaralar, bir kerelik olsun? Hüzün mü kokar her hayatın yeşili? Her düş ağlayanın mı yarasıdır sadece? Her olan, olanla mı yetinmeli sadece? Olan, yeter mi geleceğe? Düş , olandan bu kadar uzak gerçekleşmişken nasıl akar ömrüm gözlerimin ışığında?

Kendine aşık olmakla ne kazandın, sana aşık olanın olmayışının hayal kırıklığı ve tüm anlamları yerle bir eden uylaşımlar gibi. Kaldırılmış taşlar gibi bir daha yerine konulamazken. Tüm düşlerin yanmışken. Düşünün olmayışının acısında. Düşün olsa da acıyor için, olmasa da. Tüm olanlar seni düşsüzleştirmişken ve zamanın akmazlığında içindekilerinin akıp gitmesini beklerken, sabah gecenin üzerinden damarından geçen kan gibi geçerken sen geçemezsin düşsüzlüğün acısı hayatı anlamsızlaştırmışken..

İLK DEFA BİR TÜRK NOBEL ALMIŞ

astral | 12 October 2006 19:57

Orhan Pamuk Türk olsa ne yazar. Ruhuyla Türk değil. Türkiye Cumhuriyeti’nin alehine konuştuğu için ödül verdiler. Ödül için yaptı zaten tüm bunları. Ermeni yanlısı bi adam. çok normal Nobel’i alması. hiç şaşırtıcı değil. Ödüller de daha çok ülkeler arası politika önemli. yalnız bu politika üçüncü dünya ülkelerinin ya da bağımsızların politikası değil elbette. sevmiyorlar T.C’yi. içlerine sinmiyor hala Kurtuluş Savaşı’nın sonucu. Ve en nihayetinde hınçları var bu topraklardan almak istedikleri. kimi kişilerde bunların ekmeğine yağ sürüyor.

DEĞİŞEN HABERİN TANIMI

astral | 12 October 2006 00:51

Sevgili semazem, haber nedir yazısında günümüzde değişen habercilik anlayışını sorgulamış.
haklısın, haberin tanımı değişti.

Duyduğumda bana enteresan gelen bir şey söyleyeyim. Birinci körfez savaşında CNN’de şöyle bir haber veriliyor. Ürdün hastahanesinde çalışan bir genç kızın gözyaşları arasından Irak’lı askerlerin hastahaneyi bastığını bebekleri betona yatırıp kurşuna dizdiğini ve hastalara işkence yaptığını anlatıyor.

Daha sonra bu kızın Ürdün Büyükelçisinin kızı olduğu ortaya çıkıyor. Ortada böyle bir olay olmadığını, kızın göz yaşları içinde anlattığı olayın bir stüdyoda yaşandığı ve dramatik etki verebilmek için yönetmen kullanıldığı ortaya çıkıyor.

ondan

astral | 11 October 2006 22:08

Kadına mektup,
‘’Mektup. Kendine has bir şiiri var. Ve yazacak bir şeyleri olan adamın suç aleti.

Kelimeler ! Kelimelerden ve kelimeleri iyi kullanan erkeklerden tehlikelisi yoktur. Baş başa kaldığınızda seni güldürüp, sonra “Bak ! gülüşün az önce bir kelebek gibi pencereden uçup gitti” diyen erkek, sarhoş olup barda poponu elleyen erkekten çok daha tehlikelidir. Hele iş sekse geldiğinde; bir suçlu, katolik bir rahip ya da bir muhasebeci arasında hiç fark yoktur.

Genelleşmiş zapping toplumunda insanların uzun süre aynı kişi ile yaşamalarını beklemiyorum. Ama erkeği ve kadını, hüsranlar arasında bocalayan tatminsiz hayvanlar olarak görmek de hiç hoşuma gitmiyor.

RAMAZANDA BUNLAR OLMAMALI

astral | 11 October 2006 19:09

”Ramazan ayında, arabamla seyir halindeyken polis tarafından durduruldum. “Sigara içiyorsun. Mübarek günde herkes oruç, ayıp değil mi?” fırçasını attıktan sonra paketimi istedi ve sigara paketime el koydu (!). Emniyet otoparkında el koyulmuş bir kutu Camel görürseniz, o benim paketim… Gerekli evrakları tamamlayınca geri verecekler…”(itiraf.com)

Bu hangi ülkede olur, ey ahali??

301.md, AB uyum yasaları evet ama biz daha kendi içimizde küçük farklılık, düşünce özgürlüklerini bu denli kabul edemezken, trajikomik bir tablo buluyoruz karşımızda.

ASTRAL SEYAHAT 1

astral | 10 October 2006 21:15

Dün ilk bilinçli astral seyahatimi gerçekleştirdim.

Gerinme isteği duyulurmuş geri geldiğinde, aynen öyle oldu. Sonra bir süre konuşmak istemedim. Bir süre konuşamamak gerekirmiş zaten. Sonra ardından gene bir seyahat yapayım dedim zihinsel seyahatin boyutunu geçmedi. 24 saat dinlenmek gerekirmiş başlarda. Bunun da nedeni buymuş.
O kadar çok şey açığa çıktı ki…
Meditasyon sırasında olurmuş, değişik mekanlar ve yüzler görebilirmişsin. Ben de bunlar olmaya başlayınca bırakmıştım, ben mi uyduruyorum diye.

Rüyanda düşmek bedenine geri dönmekmiş. Rüyaların çoğu astral yolculuk.
Dün kardeşim arkadaşının onu aramasını istiyordu. Onun olduğunu sandığı bir bar söyledi. Dur bir bakayım orada mı dedim. Gittim baktım sohbet edilen bir ortamda olduğunu gördüm. Ara, sana ihtiyacı var dedim. Geldim . Gözlerimi açtım. Gerindim baya bir. ‘Orada değil sohbet ediyor’ dedim ki hemen ardından aradı ve dediğimi doğruladı. ardından annemin araması için uğraştım, olmadı. Gerinme ihtiyacı filan da duymadım bu sefer.
Bakalım neler bekliyor beni.

FİLM TANITIMI

astral | 10 October 2006 21:02

Walter Salles ve Motosiklet Günlüğü Yönetmenin Merkez İstasyonu filmini de seyretmiştim. İki filmin de ortak yanları olduğunu gördüm. Toplumsallık, profesyonel olmayan oyunculuk, gerçek mekan kullanımı, klasik anlatı, ikisi de yol filmi…
Filmin konusu Che’nin günlüğünden yararlanılarak edinilmiş. Che’nin insani sıcaklığını, yardımseverliğini sunması bir bakıma sözlü tarih gibi bir unsur yaratıyor.
Filmde doğa güzelliklerinin yanı sıra sıradan halkın güzelliğini de görüyoruz.
Yol filmlerinin ortak özelliği yolculuğu yapanın iç yolculuğunu da gerçekleştirmesiyse, Che yolculuğun sonunda toplumsal sorunlara duyarsız kalamayacağı ve bunun için mücadele etmesi gerektiği sonucuna vararak iç yolculuğunu tamamlıyor. Maden işçileri, hastalar, özentisiz insanın masum yüzü; Kapitalizmin çaldığı mutluluğu geri almak umuduyla mücadele çanları çalmaya başlıyor Che’nin ruhunda. Bu durumun gelişim aşamalarını görmemiz açısından film oldukça anlamlı.
Hayatta var olan sistemin güçlü olmasının altında, bu gücün nelere dayandığı ve ne bedellere mal olduğunu görüyoruz filmde. İnsan olmaktan uzaklaşan insanları görüyoruz. Burada insan olmaktan uzaklaşan çaresizlikle karşı karşıya kalan yoksul insanlar mı yoksa bu insancıkları yaşamda soluklarını verirken gözlerindeki hüznü görmemize mahkum edenler mi, soru işareti, soru işareti, …

Karpuz Kabuğu

astral | 10 October 2006 20:59

Kütahya Tavşanlı Tepecik köyünde Ahmet Uluçay’ın dijital kamerayla sinema aşkını anlattığı bir film “Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak.”
Sıradanın sunuluşu, doğal olana yakın olan her şey bu filmde.
Kimi zaman uğraşırız didiniriz, gemiler yapacağımızı düşünürüz. Oysa uğraştığımız karpuz kabuğundan başka bir şey değildir.
Asıl beni hüzünlendiren; birçok şeyden mahrum olan, yoklukla yoğrulan insanlarımızın yaşama tutunurken, avuçlarının arasından akanın aslında kum tanesi olduğunu görmeden mücadele etmesi kendi tarzında… İşin öte tarafından baktığında, ne yapsın ki başka?
Ya gerçekten elindekinin bir şey değil de karpuz kabuğu olduğunu anlarsa; değişen, kalbindeki hüzün ve hiçbir yere sığınamamak ya da yaslanamamak, tutunamamaktan başka ne olacak ki…

3.GÜZ FİLM ŞENLİĞİ

astral | 10 October 2006 20:44

Selam arkadaşlar,
5-15 tarihleri arasında Ankapol Sineması’nda 3. Güz Film Şenliği kapsamında ünlü ve kaliteli yönetmenlerden kolay bulamayacağınız filmleri seyretme imkanınız var.

Sinema kültürünüz olsun istiyor fakat bu konuda pek de bilginiz yoksa, tüm sinema derslerini almış ve sinema özel ilgi alanı olan biri olarak, size bu konuda birkaç öneride bulunayım ve bilgi vereyim:

Festival Yönetmenleri ve Filmleri

Joseph Losey- Uşak, Kaderini Arayan Adam, Kaza Gecesi

Jean-Pierre Melville- Kızıl Çember (Buz gibi soğuk katillerle acımasız polisler. Fransız yönetmen kaderin ördüğü tuzaklar yüzünden kurban oldukları düşman bir dünyadan alır konularını.)

İmza Atın ‘BİZ SOYKIRIM YAPMADIK!’

astral | 10 October 2006 18:17

Fransa Parlementosunda gundeme getirilen asagidaki konuda imza kampanyasina katilarak itirazinizi duyurmaniz mumkun. Itiraz metni asagidaki web adresinde Turkce ve Fransizca olarak yayinlanmaktadir. Metni actiktan kisa bir sure sonra imza bolumu de acilmaktadir. Virusten koruma kaygisi ile adresleri bcc kismina yaziyorum.
Daha iyi bir dunya dilekleriyle…

“Türk Fransız Ticaret Derneği – Chambre de Commerce Française en
Turquie”nin,12 Ekim 2006 tarihinde Fransa Parlamento’sunda oylamaya
sunulacak olan”ERMENİ SOYKIRIMININ REDDİNİN CEZAİ YAPTIRIMLARI”ile
ilgili kanun teklifine karşı başlatmış olduğu “imza kampanyası”için açmış
olduğu web sayfasına aşağıda belirtilen link’ten ulaşarak katılabilirsiniz.
11 Ekim saat 18’e kadar toplanacak imzalar,aynı gün Fransa’da
yetkililere ulaştırılacak ve önümüzde kalan 1 hafta süresince oluşturulacak baskıya bu şekilde destek verilecektir.
Hepimizi ilgilendirdiğine inandığım konu ile ilgili “imza kampanyası”nı
desteklerinizi ve çevrenize iletmenizi rica ederim.

http://www.auxelusdelanationfrancaise.com