Walter Salles ve Motosiklet Günlüğü Yönetmenin Merkez İstasyonu filmini de seyretmiştim. İki filmin de ortak yanları olduğunu gördüm. Toplumsallık, profesyonel olmayan oyunculuk, gerçek mekan kullanımı, klasik anlatı, ikisi de yol filmi…Filmin konusu Che’nin günlüğünden yararlanılarak edinilmiş. Che’nin insani sıcaklığını, yardımseverliğini sunması bir bakıma sözlü tarih gibi bir unsur yaratıyor.Filmde doğa güzelliklerinin yanı sıra sıradan halkın güzelliğini de görüyoruz.Yol filmlerinin ortak özelliği yolculuğu yapanın iç yolculuğunu da gerçekleştirmesiyse, Che yolculuğun sonunda toplumsal sorunlara duyarsız kalamayacağı ve bunun için mücadele etmesi gerektiği sonucuna vararak iç yolculuğunu tamamlıyor. Maden işçileri, hastalar, özentisiz insanın masum yüzü; Kapitalizmin çaldığı mutluluğu geri almak umuduyla mücadele çanları çalmaya başlıyor Che’nin ruhunda. Bu durumun gelişim aşamalarını görmemiz açısından film oldukça anlamlı.Hayatta var olan sistemin güçlü olmasının altında, bu gücün nelere dayandığı ve ne bedellere mal olduğunu görüyoruz filmde. İnsan olmaktan uzaklaşan insanları görüyoruz. Burada insan olmaktan uzaklaşan çaresizlikle karşı karşıya kalan yoksul insanlar mı yoksa bu insancıkları yaşamda soluklarını verirken gözlerindeki hüznü görmemize mahkum edenler mi, soru işareti, soru işareti, …