Hayat bazen başka türlü yürür. Biraz tasarladığın, biraz tasarlamadığın şekilde. Bazen adımlarınızın üzerine basmamaya çalışırken, bazen de daha bir sıkı ve sağlam basarsın.Bazı akşamlar gecenin rengi başka kokar ve gecenin içinden kimi ipuçlarıyla mucizeler ve renkler içinde yaşadığının farkına varırsın.Meleklerinin yanında olduğunu anlayıverirsin. En güzeli budur. Hayatın ip uçları…En güzeli de gün olur, görünmez bir prizmanın algısında değişirken zaman; gözlerindeki ışığın sönmesi şöyle dursun, daha bir şahlacağı geleceğin seni beklediği gerçeğini iliklerinde hissetmendir ki, en güzel şarkı budur.Zamanın sesi… Zaman, eğer an be an ayak uydurabiliyorsan seni duyar. Sen zamanı umursamıyorum diyorsan o seni zaten umursamaz.Ama ona arkadaş ol, o l ki göreceksin, zamanın sesi var ve fısıldıyor ağır aksak ve hafiften öyküsünü.İnilmez prizmaların algısından başını çeviremiyorsan sen hala küçük çocuk olarak, o gün “Tony Gatlif” anı demektir.O zaman da, boşver, akışa bırak. Sen akışın kendisi ol. Ne zaman seni yorsun, ne de sen zamanı.Gün yeni başlıyor aydınlığa açılırken, prizmalar tepe taklak olmuşken; gözlerin artık prizmaları hep pramitle eş koşarken, asıl eş koşmak kimilerini bitirmişken; zaman diyorum zaman, sadece yin- yang.