bildirgec.org

aggali

11 yıl önce üye olmuş, 85 yazı yazmış. 557 yorum yazmış.

Seçimin Gereni

aggali | 14 March 2009 09:54

O gün Tarıkıyye memleketinde geren bir seçim yapılacaktı. Bunun böyle olmasının tek nedeni; daha önce hiç iktidara gelmemiş olan ama son iki seçimi ezici bir çoğunlukla kazanan Eskiyi Kaldırma Partisi’nin Genel Başkanı olan zattı.

Bu genel başkan ondan önceki parti başkanları gibi değildi. (O partisine herkes gibi, Eskiyi Kaldırma Partisi değil de; EK Parti demeyi seçmişti en baştan.) Ağzına geleni söylüyor, olur olmaz yerden olur olmaz laflar çıkartıyordu. Üstelik siyasi literatüre yepyeni anlayışlar kazandırıyordu.

Muhaliflerin de sinmeye niyetlerinin olmadığı, ilk seçim mitinglerinde belli olmuştu aslında.

Yatılı Hikayeleri-Kelrullah

aggali | 12 March 2009 16:17

Adam göreve geldiğinde biz oradaydık, hepimizi toplayıp bir konuşma yaptı. Biz öğrenciler olarak, söz dinlersek herşeyin iyi olacağını, ama eğer dinlemezsek o zaman değişik durumların oluşacağını söyleyip, gözdağını daha ilk anda vermiş olduğunu hissettirdi.

Dediklerini de yapmaya başladı zamanla, ne zaman bizlerden biri söz dinlemezse, onun kulaklarını çekiyordu kendi yöntemlerince. ama değişen tek şey bu değildi.

O gelmeden önce okulda çıkan yemeklerin niteliği ağırlıklı olarak “meyhane pilavı” ve “patlıcanlı” yemeklerdi. Çok sevmezdik ama yemezsek aç kalacağımızı bilecek kadar da uyanıktık. Ama her ne hikmetse, onun geldiği günden itibaren patlıcan eski değerini yitirmeye başladı, patlıcan borsası da kapandı tabii. Pabucu dama atılan tek sebze değildi patlıcan, patates de aynı akıbete uğradı zamanla.

Sayısal üstünlük

aggali | 14 February 2009 09:37

Seçim geliyoooor, kaçıııııın.

Son duydyğu feryat bu şekildeydi, seçmenin. SEçmek onun için artık bir görev değil eziyet olmaya başlamıştı.

“Seçmek ya da seçmemek” bütün mesele buydu belki de. Belki de konuya daha değişik yaklaşarak “seçilmek ya da seçilmemek ” olarak da bakılabilirdi.

Seçmen intiharın eşiğindeydi, kendi eğilimlerinin yansıtmayanların dayatmalarının yarattığı psikolojik ve psiko-genetik gerginliği nasıl giderebileceğini de bilmiyordu ki.

21’in 89’a üstün geldiği dönemleri gören biri olarak; şimdilerde 48’in 52’ye üstünlüğü onu fazla çileden çıkartmıyordu başlarda.

“Affeder misiniz?”

aggali | 27 October 2008 15:38

AF; ne kadar ilginç bir sözcük. Genel anlamda af; işlenen bir kabahatten ya da suçtan dolayı alınan cezanın kaldırılması olarak nitelendirilebilir.

Ancak birinin ya da birilerinin affedilmesi için mutlaka bir kabahat ya da suç işlemesi gerekmez. Bazan yapılması gerekenler yapılmayınca da ortada affedilmesi gereken bir durum oluşabilir.

Affetmeye muktedir kişi ya da kurum kimdir? Ne yer, ne içer? Affedilecek kişide ya da kişilerde bulunması gereken özellikler nelerdir? Bir kişinin affedilmesi için ne gibi niteliklere haiz olması gerekmektedir? Gördüğünüz üzere liste ve kriterler istenildiği gibi belirlenebilir.

Alternatif dizi isimleri

aggali | 27 October 2007 19:09

Son zamanlarda ekranlarda dizi furyası aldı başını gidiyor. Sanırım artık tam anlamı ile öğrendi televizyoncularımız dizilerin ne kadar büyük bir getirisi olduğunu. OLsun, geç olsun da güç olmasın demiş atalarımız, geç oldu; bu arada bazı oyuncular açlıktan kendilerini kaybetti, nazıları yaşamlarını yitirdi, bazıları başka mesleklere geçti ama, olsun.

Televizyon izlemenin eski tadını alamayanlar, dizilerin müdavimi olanlar, başka işi olmayıp televizyon izleyenler ve bu sektörden ekmek yiyenler oturup düşünüyorlardır sanırım,bu kadar çok dizi çekiliyor, bunlara nasıl ilgi çekici isimler bulmalı diye. Geçenlerde yazdığım bir yazıda dizi karakterleri için isimler önermiştim, arkadaşlar da katkıda bulunmuşlardı.

Aşık olmaktan önemli şeyler de var, olamamak gibi mesela.

aggali | 03 October 2007 09:17

Aşık olmak istiyorum artık, ama bir türlü olamıyorum. Öyle ki; mutlaka bir kusurunu buluyorum karşımdaki insanın, aşkın mutluluk kısmını da yaşadım geçmişte, cefasını da çektim. Sefasını sürdüm demiyorum buraya dikkat çekmek isterim.

Uzun zamandır “gönül telimi” kimse “titretemedi”. Bunun nedeninini çok sordum kendime, hala da soruyorum. Duygusal anlamda buna cevap verebilmiş de değilim, mantığım yaş ilerledikçe insanın daha seçici olduğunu söylüyor ama duygularıma bunu kabul ettirebilmenin imkansızlığını nasıl anlatsam bilemiyorum.

Dizi karakterleri için isim önerileri

aggali | 07 September 2007 10:59

Efendim geçenlerde baktığım bir ansiklopedinin son sahifesinde, kenarda bir yazı gördüm. Bu yazının anafikrinin ne olduğunu bile hatırlamıyorum şimdi, ama beynimde canlandırdığı şey gün gibi hatırımda, dizilerdeki isimleri düşündüm (sonradan ben de ne alaka dedim ama düşünmüş bulundum bir kere). Bulunan isimler akılda kalıcı olmalı evvela, sonra söylenişi biraz insanı kendinden geçirmeli.

Ben de naçizane birkaç isim önermek istedim dizi yazarlarımıza, bazılarının anlamlarını da yazacağım ki bir karışıklın olmasın.

Bunlar erkekler için isim önerileri
Zıbaritttin
Töngel-
Hüplettin-
Rahattin
Çemkircan- Herşeye muhalefet olan kişi
Şoparcan
Tırser- Korkan erkek
Sıvışalp- Kaçan yiğit
Cerahattin
Cılızalp
Tacizer- Anlamını söylememe gerek yok sanırım
Kömüşalp- sığır gibi yiğit
Liberalp-?
Isırcan
Sevişalp
Hadımer
Pırtan- kolay yakalanmayan
Nasıralp
Kepittin

DOLDUR-BOŞALT MAKİNASI

aggali | 02 September 2007 01:38

Efendim, okulda bizlere öğrettikleri şeylerden birini hatırlatmakla başlamak istedim. Öğrettikleri şey; açık sistemlerin çalışması idi. Sistem şu şekilde çalışıyordu. Üretim için bir girdiye ihtiyaç var, girdi bir dönüşüm sürecinden geçerek bir ürüne dönüşür ve sonunda bir çıktı elde edilir.

Yaşamda hemen her alanda bunun geçerli olduğunu gördüm, naçizane gözlemlerimle. Ama işin ilginç yanı şu; askerde bir askerin güvenliği açısından silahlar özel yerlerde doldurulur ve boşaltılır. O özel yerin ismi ise “DOLDUR-BOŞALT ALANI”dır ve bu isim benim hep ilgimi çekmiştir.

Adam eğlendirici

aggali | 24 August 2007 12:18

İnsan hayatta karşılaştığı bazı tuhaflıkları unutmuyor, bunlardan ikisini sizlerle paylaşacağım. Bu yazıyı yazarken ülkem insanının ne kadar geri bıraktırıldığını düşünerek, ama sizin için başımdan geçenlerin sevimli yönlerini bulmak için zaman harcayarak zaman geçirdim.

2000 li yılların başında bir arkadaşın önerisini kabul ettim ve birlikte Aksaray’da bir tiyatro kurmaya karar verdik. Her şey o kadar güzeldi ki, arkadaşımın anlatımıyla, herkes bizi kabul edecek, biz de Aksaray’da tiyatronun temellerini atacaktık. Nitekim attık, ama ne kadar yeşertebildiğimiz tartışılır tabii.

Hafif nasıl okunur?

aggali | 21 August 2007 16:18

Hafif nasıl okunur, nasıl okunmalıdır, okunurken dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir? Biraz düşünelim isterseniz, beyin jimnastiği yapalım.

Öncelikle elimizde jimnastik yapabilecek bir beyin olduğundan emin olalım, sonra bu beyni jimnastik yapabilecek kıvama getirelim ki, biz jimnastik yaptığımızı zannederken o yavaş yavaş sulanma moduna girmesin.

Efendim beynin IQ olarak 70 ila 160 arasında olması gerekir, jimnastik yapmaya meyilli olması tercih nedenidir. Başka bir gerekli şart da bilgisayar bilmesinin gerekmesidir. Ayrıca jimnastik yapmaya meyilli olmasının yanında, içinde biraz hoşgörü olması elzemdir.