O gün Tarıkıyye memleketinde geren bir seçim yapılacaktı. Bunun böyle olmasının tek nedeni; daha önce hiç iktidara gelmemiş olan ama son iki seçimi ezici bir çoğunlukla kazanan Eskiyi Kaldırma Partisi’nin Genel Başkanı olan zattı.Bu genel başkan ondan önceki parti başkanları gibi değildi. (O partisine herkes gibi, Eskiyi Kaldırma Partisi değil de; EK Parti demeyi seçmişti en baştan.) Ağzına geleni söylüyor, olur olmaz yerden olur olmaz laflar çıkartıyordu. Üstelik siyasi literatüre yepyeni anlayışlar kazandırıyordu.Muhaliflerin de sinmeye niyetlerinin olmadığı, ilk seçim mitinglerinde belli olmuştu aslında.Özellikle Cibilliyetçi Bereket Partisi çok sert çıkıyordu. Başkanları bile önceleri ılımlı biri olarak bilinmesine rağmen, sesini son noktasına kadar kullanıyor; ve EK partinin iktidarını yeriyordu.Bazan ne dediği pek anlaşılmasa da iyi niyeti yüzünden belli oluyordu.Bir diğer parti olan Halkalı Cumhur Partisi’nin genel başkanı olan zat ise, sürekli aynı lafları geveliyor; “Televizyona gel, televizyona.” diyordu. Bu zat başkanlığı kimseye kaptırmaması ile bilinirdi.Diğer partilerin pek esamisi okunmuyordu bu partilerin yanında. Oysa ülke geçmişine bakacak olursak, seçime katılan 27 milyon kadar parti vardı. Bu seçime ise sadece 2 milyon kadarı katılıyordu.Baz partilerin üye sayısı bir elin parmaklarını bile geçmese de, ülkenin demokrasisini göstermesi açısından orada durmaları gerekliydi. En azından büyük kardeş öyle düşünüyor olmalıydı.Diğer partilerden örnek verecek olursak;Meşruti Yat Partisi- yasal olarak iş yapmamayı savunuyordu.Yılgın Psikopat Partisi- savundukları zaman zaman değişime uğruyordu. Bu yüzden gelecekte ilerleyebileceklerine kanaat getirilmişti.Daimi Kritik Parti- Herkesin eleştirilmesi gerektiğine inanıyordu.Sonuç olarak ülkede yapılacak olan seçimin, büyük partiler arasında geçmesi bekleniyordu. Ben ülkeden ayrılırken sandıklarda hala oy kullanılıyordu. Sonuçlar belli olmamıştı daha.Allah bizim ülkemizin başına vermesin böyle bir seçimi. Biz medeni bir ülkeyiz ne de olsa.