Seçim geliyoooor, kaçıııııın.Son duydyğu feryat bu şekildeydi, seçmenin. SEçmek onun için artık bir görev değil eziyet olmaya başlamıştı.”Seçmek ya da seçmemek” bütün mesele buydu belki de. Belki de konuya daha değişik yaklaşarak “seçilmek ya da seçilmemek ” olarak da bakılabilirdi.Seçmen intiharın eşiğindeydi, kendi eğilimlerinin yansıtmayanların dayatmalarının yarattığı psikolojik ve psiko-genetik gerginliği nasıl giderebileceğini de bilmiyordu ki.21’in 89’a üstün geldiği dönemleri gören biri olarak; şimdilerde 48’in 52’ye üstünlüğü onu fazla çileden çıkartmıyordu başlarda.Çıkartmıyordu ama, 48’likler zıvanadan çıkmış, zıvanayı bile beğenmez olmuşlardı. Asıl mesele buydu belki de.100’deki eğilimin nasıl hesaplanması gerektiği, derslerde öğretilmişti ama bunun uygulamada böyle olmadığını; bir seçim dönemi göstermişti ona. Ama anlayamadığı bir şey vardı; millet denilen kesim nasıl anlamazdı bunu.Dehşetle uyandı; duyduğunu sandığı çığlığı kendinin atmış olduğunu anladığında bunun bir rüya olma ihtimali onu biraz yatıştırdı.Bİr anda hatırladı; o bir Amerikan vatandaşıydı, ona bir şey olmazdı. Ya Amerikalı olmasa kısmını düşünmek bile istemediğinden gördüğü rüyayı hemen unuttu.