bildirgec.org

Site arşivi: sinepil

L’auberge Espagnole (2002) ve devamı Les poupées russes (2005)

turictanyel1 | 04 September 2009 10:18

İspanyol Pansiyonu
İspanyol Pansiyonu

Filmin fragmanını izleyebilirsiniz.

Fransız sinemasının başarılı yönetmenlerinden Cédric Klapisch in aynı zamanda senaryosunu yazdığı, yönettiği İspanyol Pansiyonu ve Rus Bebekler büyük ses getirmiştir. Filmin ingilizce versiyonu EURO PUDDING olarak tanıtılmıştı.

Erasmusprogramıyla farklı ülkelere giden öğrencilerin hayatlarını en doğru biçimiyle anlatmayı başarmıştır. Yaşanan özlemlerin, aşkların, yalnızlığın psikolojisini ayrıntıya girmeden, tadında bırakarak anlatmıştır.

Xavier, kariyer hedefini gerçekleştirmek için ispanyolca öğrenmelidir ve öğrenci değişim programıyla Barcelona Üniversitesi’ne gitmeye karar verir. Çok sevdiği kız arkadaşından ayrılmak zorunda kalır, buna üzülür ancak kendisini yoran, sıkan annesinden uzaklaşmak için güzel bir yol olduğu gerçeğinede sevinir.

Çoğu zorluktan şansı yaver gittiği için kurtulur. Kendi çabasıyla bütçsine uygun İtalyan, İngiliz, Hollandalı, Belçikalı, Alman ve Tarragonalının kaldığı bir öğrenci pansiyonunda yaşamaya başlar. Herkesin düzeni ve huzurunun olduğu bu pansiyona uyum sağlamayı başarmıştır. Bu farklı kültürde insanların bir araya gelmesiyle hayat herkes için daha da renkli bir hale gelmiştir.

Four Rooms (1995)

queennothing | 03 September 2009 16:33

Teksaslı yönetmen Robert Rodriguez, Oscarlı yönetmen Quentin Tarantino, Alexander Rockwell ve 1954 doğumlu Allison Anders, 1995 senesinde “Four Rooms” adlı projede biraraya geldi. Dört bölümden oluşan film, aynı otelde dört farklı oda ve her odada geçen dört farklı hikayeden meydana geldi.
İngiliz aktör Tim Roth‘un başrolünde yer aldığı yapımda, unutulmaz müzikal “Flashdance“den tanıdığımız Jennifer Beals, İspaanyol aktör Antonio Banderas, ‘Pop Müziğin Kraliçesi’ Madonna, Bruce Willis, Oscarlı aktris Marisa Tomei, genelde yardımcı rollerle karşımıza çıkan New Yorklu aktör David Proval, İngiliz aktris Ione Skye, İtalyan aktris Valeria Golino, Alicia Witt, Amanda De Cadenet ve Tarantino‘nun kendisi de yer alıyor. Ayrıca Salma Hayek de, filmin ‘The Misbehavers’ adını taşıyan bölümünde, TV’de görünen ‘striptizci kız’ olarak küçük bir rolde yer aldı.

Ted, beş yıldızlı bir otelde’oda servisi’ olarak görev yapmaktadır. Dedesinden kalan bu iş, genç adamı yılbaşı gecesinde tahmin bile edemeyeceği maceralara sürükleyecektir.
(A. Anders’in yönettiği) “The Missing Ingredient:” Kendilerini ‘cadı’ olarak tanımlayan ve mitolojik Tanrılara inanan eşcinsel kadınlar, ayin yapmak için yılbaşı akşamı bir otel odası kiralarlar. Ayine başladıklarında, içleerinden birinin verilen görevi yapmadığını itiraf etmesiyle cadılar, bu eksiği gidermek için acilen ‘erkek’ aramaya başlarlar. Bu şanslı erkek, Ted olacaktır.

The Beach (2000)

turictanyel1 | 03 September 2009 14:24

Trainspotting (1996), 28 Days Later… (2002), Slumdog Millionaire (2008) gibi filmlere imza atmış, başarılı yönetmen Danny Boyle filmi, The Beach (2000), Alex Garland‘ın romanından uyarlanmıştır. Film macare peşindeki nikotin bağımlısı, gezgin, popüler kültüre meraklı, video oyunları oynamayı ve Vietnam savaş filmleri izlemeyi seven Richard’ın başından geçen olayları anlatır. Bangkok’da bir otel odasında tuhaf davranışlar sergileyen Daffy adında biriyle tanışır ve hayatı değişir. Karşılaştığı bu kişi öyle tuhaf biridir ki davranışları normal yaşantısına ayak uyduramadığını belli eder. Daffy ona cennet gibi bir adanın varlığından bahseder ve bu adanın haritasını verir.
Bu sırada Richard, kaldığı otelde karşılaştığı çifti kendisiyle gelmesi için ikna eder ve hep beraber adanın yoluna koyulurlar, uçsuz bucaksız marihuana tarlaları ve eşsiz bir plaj… komün hayatına dair ayrıntılar…

La pianiste (the piano teacher) (2001)

nonige | 03 September 2009 11:58

la pianiste 2001
la pianiste 2001

Sevgisiz hayat bir insanı ne kadar ileri gitmeye zorlayabilir? Hissedebilmek için ne kadar vahşileşebilir veya gerçekte ne kadar vahşidir? Anneler kızları doğurur, peki anne ile kızları arasındaki ilişki neler doğurur? En az sorduğu sorular kadar çarpıcı bir film La pianiste. Dahi olarak nitelendirilen bir piano hocasının tekdüze ve ağır bir anne baskısı altında eriyen yaşamının ortaya yerine çekici bir öğrencisinin bir ok gibi fırlamasıyla başlar. Sevemediği hayatını muhafaza etmeye çabalasa da kayıtsız kalamaz ve kendini aşka kaptırır piano hocası. Ama büyük bir sorunu vardır sevmeyi bilmemektedir. Her şey çoktan karışmıştır: sevgi, aşk, cinsellik, saygı, mutluluk, acı, zevk, sehvet ..Ne varsa sanki yer değişmiştir. Piano hocası kaybolmuştur. Rahatsızlık veren filmlerdendir. Bunu özellikle istediğini açıkça belli etmektedir. Sorgulanması gerekenler var demektedir sakin bir çığlıkla. Piano hocasını canlandıran Isabelle Huppert oyunculuk dersi vermekle eş değer bir performans sergilemiştir. Ve 2009 yılında cannes film festivalinde jüri başkanlığı yapmıştır. Michael Haneke yönetmenliğin hakkını vermiştir. İzlenmesi gereken sayılı avrupa filmlerindendir.

Michael Moore’dan yeni bir aşk

nonige | 03 September 2009 09:49

Michael moore'un son belgeseli
Michael moore’un son belgeseli

2005 yılında time dergisinin en etkili 100 insan arasında yer verdiği, pek çok ödüle layık görülmüş amerikalı hiciv ustası Michael Moore ‘un son eseri:”Kapitalizm: Bir aşk hikayesi”. Usta belgesel yönetmeni bu kez kamerasını yaşanan küresel krize ve bu krizin sebeplerine çevirdi. Bowling for Columbine, Fahrenheit 9/11, Sicko, gibi uluslararası çapta başarı kazanmış belgesellerin yönetmeni muhalif tavrını hiç eksiltmeden bu kez cephesini amerikan ekonomik sisteminin, hükümetin ekonomiyle ilişkisinin ve kurtarma paketlerinin tam karşısına konumlandırıyor. Resmi websitesinde yayımladığı yazıya göre; Michael Moore son belgeselini şu şekilde nitelendiriyor: Bu bir suç hikayesidir! Ama aynı zamanda sınıf mücadelesini anlatan bir savaş hikayesidir. Bu bir vampir filmidir; dünyanın geri kalanının kanıyla beslenen %1’lik zümrenin baş rolü oynadığı. Michael Moore’un kariyerinin doruk noktası olması beklenen belgeselin daha evvelki işlerinden en büyük farkını kendisi şu şekilde açıklıyor:” Bu belgesel ne General Motors’un ceosu Roger Smith hakında olan gibi bireysel ya da sadece bir şirketi ele alan ve ya sağlık sistemi gibi yalnızca bir konuyu işleyen bir belgesel değil. Bütün hayatımızı etkileyen ekonomi üzerinedir. Ve yapılmasına müsade edilen son filmim olucaktır. Haa bu arada bu bir komedi filmidir!”
kaynak:michaelmoore.com/capitalism:a love story

Jakob the Liar (Jakob un yalanları) 1999

KEREMOZTURK | 02 September 2009 10:03

Yönetmenliğini Peter Kassovitz’in yaptığı “Jakob the Liar“ın başrollerini; Robin Williams, Alan Arkin, Bob Balaban göze doygunluk veren oyunculuklarıyla süslüyorlar. Filmin müziği Edward Shearmur’a ait. Yapım sorumlusu ise Robin Williams. Bu tarz tarihe uyum sağlayan filmlerde kostümü tasarlayanın da adından söz edilmeden geçilmez. Kostüm tasarımı Wieslawa Starska’ya ait. Filmin konusu şöyle; Hitler falcıya gidip şöyle demiş ”Bana ne zaman öleceğimi söyle” falcı da ona ”yahudi bayramında öleceksin.”cevabını vermiş. Hitler ”bunu nereden biliyorsun?” demiş. falcı demiş ki ”çünkü öldüğün gün yahudilerin bayramı olacak. ”Şimdi O’na yahudi olduğu için sorabilirsiniz.
Bu zamanda böyle bir şakayı nasıl yapar. Ayakta kalmalarını sağlayan şeylerden biri de şakalardı. Geri kalan herşeyi Almanlar almıştı. Onları Dünya’dan soyutladı. Jacob Heym gazete sayfası peşinde koşarken yakalanır. Saat sekize üç vardır. Karakolda açık kalan radyo haberi Jacob’a sunar.

İnsan olmanın ona bir yararı olmalıydı. Bu zeki yahudi, Sovyet askerinin Almanlara karşı galibiyet almış olması haberini duyduğunda umut dolu çoşkulu ve kullanmasını bildiği sırrı 2. Dünya savaşında esir düşen insanların arasında yayar. İyi haber çabuk yayılır. Bu film diyaloglara önem veriyor. Diyaloglarsa insanları esir alıyor.

Tom Jones

uuuucar | 01 September 2009 16:54

1963 yapımı film 4 dalda oscar ödülünü layık görüldü.Filmin yönetmenliğini Tony Richardson yapıyor ve Albert Finney,Susannah York,Hugh Griffith gibi döneminin önemli oyuncuları rol alıyor.
Tom Jones (Alfred Finney) adlı gencin hayatının konu alındığı filmde,aslında Tom,gayri meşru doğan fakat soylu bir aile tarafından büyütülmüş genç ve yakışıklı bir adamdır.Çevresi tarafından da sevilen Tom’un tek kusuru kadınlara karşı olan aşırı düşkünlüğüdür.
Komedi anlayışının o günden bugüne ne kadar değiştiğini anlamak için güzel ve eğlenceli bir deneyim olabilir.

The Tournament Fragmanı

JaAaa | 01 September 2009 14:04

Başrollerinde Ian Somerhalder,Kelly Hu,Robert Carlyle,Ving Rhames ve Scott Adkins’ın oynadığı The Tournament (turnuva) filminin fragmanı yayınlandı.İzlemek isteyenler yukarıdan izleyebileceği gibi ayrıntılı bilgiler için: TwitterIMDBSinemalar.com

Gelinlerin Savaşı (Bride Wars) 2009

cevahirrr | 01 September 2009 12:20

Gelinlerin Savaşı 2009 ABD yapımı bir film. Romantik komedi türünün eğlenceli örneklerinden biri olan filmin yönetmeni Gary Winick. Senaryo ise biraz kalabalık bir ekibin ürünü. Casey Wilson, Karen McCullah Lutz, June Diane Raphael bu ekibin içinde. Greg Depaul ise kitabıyla senaryoya katkıda bulunuyor. Filmde gelinleri Kate Hudson ve Anne Hathaway canlandırırken Bryan Greenberg, Chris Pratt ve Steve Howey gibi oyuncularda başarılı oyunculukları ile göz dolduruyor.
Filmin konusu ise şöyle;
Küçüklüklerinden beri çok yakın arkadaş olan Liv (Kate Hudson) ve Emma( Anne Hathaway)’nın en büyük hayali küçükken katıldıkları bir düğündeki gibi evlenmektir. Ve vazgeçemeyecekleri yer de New York’un en ünlü düğün mekânı The Plaza Hotel’dir. 26 yaşına geldiklerinde ikisi de evlenme teklifi alır ve hayallerini gerçekleştirmek için The Plaza Hotel’den gün almaya giderler. Ancak burada yapılan ufak bir hata gelinlerin savaşının başlamasına sebep olur.

Step Up 2 – Sokak Dansı (2008)

teknoim | 01 September 2009 10:03

Film Step Up filminin devamı olarak sanılsa da aslında birinci filmle ikincisinin birbirinden farklı olduğunu görürsünüz. Oyuncular tamamen farklı. Fakat tema yine aynı: aşk ve dans. Step Up filminde yönetmen koltuğuna oturan Anne Fletcher bu filmde yapımcı olarak görev almış. Yönetmen ise John Chu. Senaristler de tamamen değişmiş. Söylemiştim zaten tek benzerlik teması. Bu filmdeki senaristler ise Karen Barna ve Toni Ann Johnson. Film müzikleri ise yine Aaron Zigman tarafından hazırlanmış.Filmi özet olarak anlatırsak, Andie Baltimore’da sokaktaki arkadaşlarıyla dans etmeyi seven asi ruhlu bir kızdır. Ailesinin zoruyla MSA adındaki sanat okuluna gitmek zorunda kalır. Okuldan dolayı sokaktaki arkadaşlarını ve dans grubunu ihmal eder ve gruptan çıkartılır. Andie ne yapacağını şaşırmıştır. Okul yönetimi sokak danslarına karşı antipati duymaktadır. Bu sırada Andie okuldaki bazı öğrencilerin dansa olan yeteneklerini görür ve keşfeder. Chase adında bir gençle tanışır ve onunla birlikte okuldaki öğrencilerden dans grubu kurarlar. Okul yönetiminden gizli çalışmalarını sürdürürler. Yeterli çalıştıklarını zannettiklerinde sokaktaki eski arkadaşlarının karşısına geçerek dans etmeye çalışırlar fakat beceremezler.