bildirgec.org

Site arşivi: sinepil

Er Ryan’ı Kurtarmak

berguven | 24 December 2009 13:35

Er Ryan’ı Kurtarmak,1998 yapımı bir Amerikan savaş filmidir.Film,İkinci Dünya Savaşı sırasında Normandiya’nın Omaha paljına çıkartma yapan Amerikan askerlerini ele alır.Robert Rodat tarafından yazılan film Steven Spielberg tarafından yönetilmiştir.Filmin en çarpıcı bölümünü oluşturan 25 dakikalık Normandiya Çıkarması, öncelikli bir yer teşkil ediyor.Daha sonra Yüzbaşı John Miller(Tom Hanks) ve çok sayıda asker (Tom Sizemore, Edward Burns, Barry Pepper, Vin Diesel, Giovanni Ribisi, Adam Goldberg ve Jeremy Davies) böyle zorlu bir çıkarmadan hemen sonra bir paraşütçüyü(Matt Damon) bulmakla görevlendirilirler.Çünkü annesi dördüncü çocuğunu da savaşta kaybetmek istemiyordur.

Cüneyt Gökçer hayatını kaybetti

queennothing | 24 December 2009 11:04

Türk Sinema ve Tiyatrosu’na senelerdir emek veren 1920, Ankara doğumlu Cüneyt Gökçer, bugüne kadar “Gılgamış”, “Van Gogh”, “Nusrettin Hoca”, “Yusuf ile Züleyha”, “Romeo ve Juliet”, “Salome” gibi başarılı operaların yönetmenliğini üstlendmiş, “Faust”, “Hamlet”, “Fareler ve İnsanlar”, “Gülünç Kibarlar”, “Kral Lear”, “Don Kişot” gibi yapımlarda rol aalmış ve “Lale Devri”, “Mektup”, “Süreyya”, “Büyük Sır”, “Yaşlı Gözler” gibi bir çok sinema filminde yer almıştır. Tiyatro ve sinema sanatçısı Ayten Gökçer ile evli olan Gökçer, 23 Aralık 2009 Çarşamba günü hayatını kaybetti.
89 yaşında olan sanatçının ölüm sebebi, solunum yetmezliği olarak açıklandı.

Alice In Wonderland (2010)

queennothing | 23 December 2009 17:52

1832 – 1898 yılları arasında yaşamış İngiliz yazar Lewis Carroll‘un kitabından uyarlanan “Alice In Wonderland“, 2007 senesinde vizyona giren “Sweeney Todd: The Demon Barber Of Fleet Street“in ardından sakinliğini bozan Tim Burton‘un eseri. Filmin çekileceği daha önce duyurulmuştu ve ardından ekran görüntüleri ve fragman yayınlandı. Bir kaç gün önce de filmden ilk Türkçe fragman yayınlandı. (diğer link)
Burton, 5 Mart 2010‘da tüm dünyada vizyona girecek olan filmi hakkında bazı açıklamalar yaptı.

“Kitap defalarca uyarlandı. Ben her birini seyrettim ve hep aynı şeyi gördüm. Alice, hep kendihalinde, sakin ve durgun. Ama benim yarattığım Alice, canlı olduğunu hissettirebilen bir kız. Buna edebi bir eser olarak değil, görsel şölen olarak bakın. Filmin 3 boyutlu (3D) çekilmesi de beni heyecanlandıran diğer nokta oldu. Daha önceden The Nightmare Before Christmas, sonradan üç boyutlu hale getirilmişti ve itiraf etmeliyim ki, izlerken büyülendim.
Alice için de aynı şey geçerli. Tek fark, bu sonradan dönüştürülme değil, üç boyutlu çekim.”

Dan In Real Life (2007)

queennothing | 23 December 2009 15:59

Amerikan senarist/yönetmen Peter Hedges‘in ikinci yönetmenlik deneyimi olan “Dan In Real Life” (Şamaroğlanı), 2007 senesinde vizyona girdi. Amerikan aktör Steve Carell‘in başrolünde yer aldığı filmde Fransız aktris Juliette Binoche, Dianne Wiest, Dane Cook, Alison Pill, Brittany Robertson ve John Mahoney rol alıyor.
Gazetede ‘Dan In Real Life’ adlı köşenin sahibi olan Dan, ergenlik çağına gelen Cara, araba meraklı Jane ve küçük Lilly olmak üzere üç kız çocuğu babası, bekar bir adamdır. Vakti zamanında bir de kitap yazmış olan genç adam, kızlarıyla birlikte sade bir kasabada yaşayan ailesini ziyarete gider. Aile üyelerinin doldurduğu evde bir süre kalmayı planlayan Dan, kasaba merkezine girer ve bulduğu ilk kitapçıya girer. Kitapçıda tesadüfen Marie adlı bir kadınla tanışan Dan, genç kadından hoşlanır ve samimiyeti ilerletmeye çalışır. Marie ise bir arkadaş bulduğu için mutludur, fakat yeni çıkmaya başladığı erkek arkadaşının ailesiyle tanışmak için acilen yola koyulması gerekmektedir.

Apar topar giden genç kadına, bir fırsatını bulup numarasını veren Dan ise neredeyse aşık olmuştur. Eve gelince Marie’yi ailesine anlatmaya başlayan Dan, erkek kardeşinin yeni sevgilisiyle tanışınca tam anlamıyla şaşkına döner. Çünkü bu kız, Dan’ın kitapçıda tanışıp da ‘aşık olduğuna’ inandığı Marie’nin ta kendisidir.

2009’un Son Haftasında Gösterime Girecek Filmler

widfara | 23 December 2009 14:17

25 Aralık tarihinde ikisi Türk yapımı ve biri animasyon olmak üzere 5 yeni film gösterime girecek. Bu filmler ve onlarla ilgili kısa bilgiler:

Dabbe 2
Dabbe 2

1- D@bbe 2

Yönetmen: Hasan Karacadağ
Oyuncular: Sefa Zengin, İncinur Daşdemir, Deniz Olgaç, Muharrem Dalfidan, Leyla Göksun
Tür:Fantastik, Korku, Gerilim
Konusu:Film bir “felaket” filmi. KIyamet alametlerinden olan ve Kur’an’da geçen Duhan hadisesi (koyu renk sis benzeri duman) üzerinde durulmuş.
Yönetmen daha önce “Dabbe” ve “Semum” isimli filmleriyle beklenenin üzerinde başarı sağlamıştı. Filmin fragmanı buradan izlenebilir.

2 – Orada

Yönetmen: Melik Saraçoglu, Hakki Kurtulus
Oyuncular: Dolunay Soysert, Sinan Tuzcu, Erol Günaydın, Füsun Erbulak ve Bahtiyar Engin
Tür: Dram

Orada
Orada

Konusu: Huzurevindeki annelerinin kalp krizi sebebiyle ölümü üzerine bir araya gelen abla, erkek kardeş ve babalarının 24 saatini anlatıyor film. Yönetmenlerin ilk uzun metrajlı film deneyimi. Fragman buradan izlenebilir.

CYRANO DE BERGERAC / 1950 / 1990

ozlavinya | 23 December 2009 12:11

İlk olarak; 1990, Gerard Depardieu ‘nun başrolünü oynadığı versiyonunu izlemiştim. Daha sonra 1950 yapımı Jose Ferrer’in o muhteşem oyunculuğu ile. Ki o oyunculukla büyük oyuncu Depardieu’yu gölgede bıraktığını dahi düşündüm.

“Cyrano de Bergerac” Edmond Rostand tarafından yazılmış olup defalarca ekrana aktarılmış, defalarca tiyatro sahnelerinde boy göstermiş bir şaheserdir.

Alttaki linklerde ne zaman kimler tarafından oynandığını gösteren bazı bilgiler mevcuttur:

2005 de 1985 de 1945 de 1960 da 1975 de

1950 versiyonu, baş oyuncular ve karakterler şöyle:
Jose Ferrer (zamanın sivri dilli ve büyük burunlu yazarı, baş karakter CYRANO DE BERGERAC), Mala Powers (şiir sever, gerçek aşktan anlamaz ROXENA) ve William Prince( şiirden ve incelikten anlamaz, aşk adamı CHIRISTIAN’in başrollerini paylaştığı, Michael Gordon’un yönettiği siyah beyaz çekimdir.

Grace Kelly

queennothing | 23 December 2009 09:48

12 Kasım 1929 tarihinde, John Brendan Kelly ve Nargaret Katherine Majer’in üçüncü çocuğu olarak, Amerika’nın Pennsylvania Eyaleti’nde dünyaya gelen Grace Patricia Kelly, 53 yaşında hayatını kaybettiğinde bir anne, bir aktris, bir eş ve bir Prenses idi.

Amerika, Pennsylvania, Philadelphia’da doğan ve çocukluğunu yine burda geçiren Grace, Katolik Okulu’nda okudu ve Stevens School‘dan mezun oldu. Okulu bitirdikten sonra modellik yapmaya başlayan genç kız, hayattan ne istediğine karar verdiğinde henüz 20 yaşındaydı ve hayatını adadığı sinema, tam da bu zamanlarda aktif olarak yaşantısına girdi.
1950 senesinde “Believe It Or Not“, “The Clock“, “Somerset Maugham TV Theatre” ve “Big Town” adlı TV dizilerinin birer bölümüne ve “Actor’s Studio” (‘Prenses Alexandre‘ karakteriyle) adlı dizinin üç bölümüne konuk olan Grace, 1951 senesinde de yine “The Prudential Family Playhouse“, “Nash Airflyte Theatre“, “CBS Television Workshop“un birer bölümlerine konuk oldu. Aynı sene Henry Hathaway‘ın yönetmenliğini yaptığı “Fourteen Hours” adlı sinema filminde ‘Louise Ann Fuller‘ karakterini canlandıran Grace, 1952’de “Hallmark Hall Of Fame“, “Danger“, “Lights Out“, “Suspense“, “Robert Montgomery Presents“, “Goodyear Television Playhouse” ve “Armstrong Circle Theatre“ye konuk oldu.

Rıza (2007)

queennothing | 22 December 2009 14:24

Türk Sineması‘nın aralarda kalmış bir drama örneği olan 2007 çıkışlı “Rıza“, yalnız bir adamın kendi elleriyle çizdiği hayatını gözler önüne seriyor. Trabzon doğumlu sinemacı Tayfun Pirselimoğlu‘nun yazıp, yönettiği filmde Rıza Akın, Nurcan Eren, Emin Baş, Gürbüz Demir ve Muhammed Cangören gibi isimler rol alıyor.

Kamyon şoförü Rıza, yaptığı büyük kazadan sonra oldukça hasar gören kamyonunu tamir ettirebilmek için yüklü miktarda nakit paraya ihtiyaç duymaktadır. Borç istediği insanlar tarafından geri çevrilen Rıza, bir umutla seneler evvel terkettiği kadına gider. Çamaşırhane dükkanı işleten kadın, Rızayı görünce şaşırmıştır elbet, fakat bu şaşkınlık ‘özlem’ ile değil, ‘kızgınlık’ ile eş anlamlıdır.
Ucuz bir motelde, tanımadığı insanlarla aynı odayı paylaşan Rıza, İtalyan asıllı bir adam ve yanında kalan Afgan geliniyle tanışır. Türkçe bilmeyen ikili, Rıza’nın dikkatini çekmiştir.

“Prag’da İlkbahar” İstanbul Modern’de

widfara | 22 December 2009 12:18

İstanbul Modern’in aralık ayı etkinliklerinden biri de “Prag’da İlkbahar” isimli film gösterimleri serisi olacak. 17-27 Aralık arasında yapılacak gösterimlerde, 1960’lı yılların Çek Yeni Dalga filmlerinden oluşan bir seçki izleyiciyle buluşacak. Filmler, Çek Cumhuriyeti konsolosluğu ve İstanbul Modern işbirliğiyle sunuluyor. Gösterilecek filmler ve saatleri ise aşağıdaki gibi;

Cennet Meyvesi / The Fruit of Paradise/Ovoce stromu rajských jíme,1969

Şarküteri (Delicatessen)

uuuucar | 22 December 2009 09:48

Amelie, Kayıp Nişanlı, Micmacs, Alien(yaratık) gibi filmlerin yönetmeni Jean Pierre Jeunet ‘le Dante 01 ‘in yönetmeni Marc Caro ‘un birlikte çektikleri 1991 yapımı bir film :Delicatessen.

Afiş
Afiş

Film, merak ve ürperti uyandıran bir atmosfere sahip. Sokakların durumu, evler, insanlar filmin bu iç gıcıklayan atmosferini yaratmakta büyük rol oynamışlar. Tabii kamera hareketleri, açılar, kullanılan objektifler, film rengi falan filan derken daha ilk sahnesinde farklı bir yerde olduğunuzu hissediyorsunuz.
Film, Louison (Dominique Pinon)’in iş aramak için hiç bilmediği bir yere gelmesiyle başlıyor. Savaş sonrası Fransa’sında büyük bir yiyecek sıkıntısı bulunuyor, en değerli yiyecek insan eti, para yok. Alışverişler ete karşılık mısır ya da kira karşılığı mercimek gibi kıstaslarla yapılıyor.
Louison, hiç bilmediği bir yere gelip bir kasabın önünde duruyor. Kasap Clapet (Jean-Claude Dreyfus) Louison’ı görür görmez gözüne kestiriyor ve işe alıyor. Bütün kasaba Louison’ın bedenini, kasabın vitrininde sallanarak son bulacağını düşünmektedir ama işler beklenildiği gibi gitmez. Louison, Clapet’in yalnız ve mutsuz kızı Julie Clapet (Marie-Laure Dougnac) ‘e aşık olur ve işler karışmaya başlar.

Louison ve Julie Clapet
Louison ve Julie Clapet

Louison,eski bir sirk çalışanı olduğu için, aynı apartmanda fakat birbirlerinden kopuk insanların içine girip onların arasında bağ kurmaya çabalar, yeraltı insanlarıyla tanışır, onlarla bir mücadeleye girer. Aksiyon,romantizm, fantastik öğeler, komedi ve korku hepsini içinde barındıran izleyenin kolay kolay unutamadığı farklı bir film. Zaman zaman Amelie etkisi görüyorsunuz ama buna da yönetmen istikrarı diyebiliriz.