bildirgec.org

Arama sonuçları: Jared Leto

Mr. Nobody ~ 2009

turictanyel1 | 14 May 2011 11:22

È pericoloso sporgersi, Toto le héros, Maedeli la brèche , Le huitième jour gibi ödül kazanmış filmlere imza atmış, 1957 doğumlu Belçikalı yönetmen Jaco Van Dormael’ in yazıp yönettiği 138 dakikalık Mr. Nobody, ‘haddinden fazla’ deneyselliğiyle, hayatın sonsuz olasılıkları hakkında etkileyici bir film ortaya çıkarmış. Mr. Nobody, 2010 European Film Ödüllerinde en iyi film ödülü, Sitges – Catalonian International Film Festivalinde en iyi makyaj, Stockholm Film Festivalinde en iyi sinematografi ödülü ve Venice Film Festival’ inde en iyi biyografik film olmak üzere toplam 4 dalda ödül kazanmıştır.

Rosario Dawson

queennothing | 10 September 2009 16:16

Amerika ve İrlanda kökenli müteahhit Greg Dawson ve Afrika, Porto Riko kökenli şarkıcı Isabel’in kızı olan Rosario Dawson, 9 Mayıs 1979 tarihinde, New York’ta dünyaya geldi. Annesi Isabel henüz 17 yaşındayken dünyaya gelen Rosario, 16 yaşına geldiğinde Harmony Korine, Jim Lewis, Larry Clark tarafından senaryosu oluşturulan ve Clark tarafından çekilen “Kids” adlı 90 dakikalık drama filminde ‘Ruby‘ karakterini canlandırdı. Filmde, “Boys Don’t Cry” ile ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ Oscar’ına aday olan Amerikalı aktris Chloë Sevigny de rol aldı. 1997 yılında, 19 yaşındayken Rosario, Myra Paci‘nin yazıp, yönettiği “Girls Night Out” adlı 32 dakikalık kısa filmde rol aldı. 1998 yılında, 2 Oscarlı aktör Denzel Washington, Ukraynalı aktris Milla Jovovich, John Turturro, Jim Brown gibi isimlerle Amerikalı yönetmen / yapımcı Spike Lee‘nin yazıp, yönettiği “He Hot Game“de rol aldı. Rosario, filmde ‘Lala Bonilla‘ karakterini canlandırdı. Yine aynı yıl, Tony Gerber‘in yönetmenliğini üstlendiği “Side Streets” adlı komedi filminde ‘Marisol Hidalgo‘ karakterini canlandırdı.
1999 yılında Rosario, Chicagolu yönetmen Craig Bolotin‘in yazıp, yönettiği “Light It Up” adlı yapımda ‘Stephanie Williams‘ karakterini canlandırdı. Filmde Sara Gilbert, Forest Whitaker, şarkıcı Usher, Judd Nelson, Clifton Collins Jr. gibi isimler de yer aldı.
2000 yılında Julia Stiles, Selma Blair, Freddie Prinze Jr., Ashton Kutcher, Zak Orth gibi isimlerle birlikte “Down To You” adlı romantik / komedi yapımında yer aldı. Rosario‘nun ‘Lana‘ karakterini canlandırdığı film, Kris Isacsson‘un ilk yönetmenlik deneyimiydi. Yine 2000 yılı içerisinde Rosario, Seth Zvi Rosenfeld‘in yazıp, yönettiği “King Of The Jungle” adlı gerilim filminde ‘Veronica‘ karakterini canlandırdı. Filmde, Rosario ile birlikte Rosenfeld’in eşi Rosie Perez, Marisa Tomei, John Leguizamo, Julie Carmen gibi isimler de rol aldı.
2001 yılında, Deborah Kaplan ve Harry Elfont‘un birlikte yönettiği “Josie and the Pussycats” adlı yapımda ‘Valerie Brown‘ karakterini canlandırdı. Aynı yıl, Edward Burns‘un yazıp, yönettiği “Sidewalks of New York” adlı romantik / komedi yapımında ‘Maria‘ karakterini canlandırdı. Yine aynı yıl içinde, Julian West‘in yazıp, yönettiği “Trigger Happy” adlı yapımda ‘Dee‘ karakterini canlandırdı. 2001 yılı bitmeden, Ethan Hawke‘nin yönetmenliğini üstlendiği “Chelsea Walls” adlı drama filminde ‘Audrey‘ karakterine can verdi.
2002 yılında, Vera Farmiga ve Steve Buscemi ile birlikte Peter Mattei‘nin yönettiği “Love in the Time of Money“de rol aldı. Edward Burns ve Elijah Wood ile rol aldığı “Ash Wednesday“den sonra “The First $20 Million Is Always the Hardest” adlı komedi filminde ‘Alisa‘ karakterini canlandıran Rosario, Will Smith, Rip Torn, Johnny Knoxwille ve Tommy Lee Jones ile birlikte “Men In Black 2“de yer aldı. Barry Sonnenfeld‘in yönetmenliğini yaptığı filmde Rosario, ‘Laura Vasquez‘ karakterini canlandırdı.
Aynı yıl Rosario, yapımcılığını da üstlendiği “The Adventures of Pluto Nash“da ‘Dina Lake‘ karakterini canlandırdı. Filmde Eddie Murphy, Pam Grier, Peter Boyle, Randy Quaid gibi isimler de yer alıyordu.

Panic Room (2002)

queennothing | 05 August 2009 17:41

1963, Amerika doğumlu senarist / yönetmen David Koepp‘in senaryosunu yazdığı, adını sıkça duyduğumuz başarılı ve yaratıcı yönetmen David Fincher‘ın yönetmenliğini üstlendiği “Panic Room“, orjinal hikayesi ve güçlü oyuncu kadrosuyla, heyecanın temposunu hiç azaltmadan, izleyicilerine gerilim dolu bir film sunuyor.
Meg Altman, eşi Stephen tarafından aldatılınca, boşanıp, kızı Sarah ile yeni bir eve taşınır. 2 katlı ev, anne – kız için büyük olmasına rağmen, ikili heyecanlıdır. Evin üst katında bulunan, çelikten yapılmış ‘panik odası’ ise, acil durumlar için tasarlanmıştır. Evin eski sahipleri, zengin oldukları için, böyle bir odanın güvenli olacağını düşünerek yaptırmışlar ve farkında olmadan yeni sahiplerinin de güvende hissetmelerine sebep olmuşlardır.

Yeni evlerinde uyuyan Meg ve Sarah, evin içinden gelen seslere uyanıp, göz atınca, 3 adam görürler ve Meg, kızını alıp ‘panik odası’na girer. İçeriden kilitlenen odaya, dışarıdan kimse ulaşamamaktadır ve içeride bulunan telefon sayesinde yardım çağırmak mümkündür. Ancak, telefon hatlarını kesip, salondaki hoparlörden, odadaki kolonlara konuşup, sesleriyle anne – kıza ulaşmayı başaran hırsızlar, istediklerini almadan gitmemeye niyetlidirler.

Jennifer Connelly

queennothing | 21 June 2009 11:55

12 Aralık 1970, New York doğumlu Jennifer Lynn Connelly, Katolik bir babanın (Gerard Connelly( ve Yahudi bir annenin (Eileen Connelly) kızı. Brooklyn’de ve St. Ann School‘da çocukluğunu geçiren Jennifer, henüz 10 yaşındayken fotomodellik yapmaya başladı. Dergileri süsleyen fotoğrafları ve rol aldığı reklam filmlerinden sonra, 12 yaşına gelince, 9 sezonu tamamlayan “Tales of the Unexpected“in 5. sezon, 5. bölümünde rol alarak, ilk TV deneyimi yaşadı. Kameralara ısınan Jennifer, 1984 yılında, Robert De Niro, Elizabeth McGovern, James Woods gibi ismlerin rol aldığı “Once Upon a Time in America“da rol aldı. “Il buono, il brutto, il cattivo.” (The Good, the Bad and the Ugly)’nun İtalyan yönetmeni Sergio Leone‘nin yönettiği film, Harry Grey’in “The Hoods” romanı romanından uyarlanmıştı ve Jennifer, filmde ‘Deborah‘ karakterinin gençliğini canlandırıyordu. Bu film sayesinde adını duyurmayı başaran Jennifer’in başarılı performansı, ünlü yönetmenlerin de ilgisini çekmişti ve taze kan arayışları, Dario Argento için sonuçlanmıştı. Argento’nun 1985 yapımı korku filmi “Phenomena“da başrol oynayan Jennifer, Daria Nicolodi, Patrick Bauchau ve Dalila Di Lazzaro gibi isimlerle rol aldı. Aynı yıl, yapımcı / yönetmen Linda Feferman‘ın “Seven Minutes in Heaven” adlı komedi filminde, New Yorklu aktris Maddie Corman ve Mississippili aktör Byron Thames ile rol aldı.

Nicolas Cage

queennothing | 09 June 2009 14:18

7 Ocak 1964, Kaliforniya doğumlu Nicholas Kim Coppola, gösterişsiz bir mahallede, psikolojik sorunları olan bir anne ve işçi bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi. İtalyan asıllı babası ve Alman asıllı annesinin harmanlanması olarak, bir Amerikalı olan Nicolas, ilkokulu bitirince, liseye başladı. Gün geçtikçe okuldan nefret etmeye başladı ve “The Godfather“, “The Godfather: Part II” ve “The Godfather: Part III“ün yaratıcısı olan amcası Francis Ford Coppola‘nın da etkisiyle sinemaya yöneldi.
San Fransisco’da ikamet eden American Conservatory Theater‘i bitiren Nicolas, gerçek bir çizgiroman hayranıydı ve adını, Marvel’in ünlü çizgiroman karakteri ‘Luke Cage‘ etkilenerek, ‘Nicolas Cage‘ olarak değiştirdi.
İlk televizyon deneyimini 1981 yılında, “Best of Times” ile yaşayan Cage, 1982 yılında Sean Penn‘in de rol aldığı “Fast Times at Ridgemont High“da yer aldı. 1983 yılında, adını sinema sektörüne duyurmayı “Valley Girl” sinema filmi ile başaran Cage, Martha Coolidge‘nin yönetmenliğini üstlendiği filmde, Deborah Foreman ile birlikte başrolde yer aldı. Cage, filmde ‘Randy‘ karakterini canlandırdı. 1983 yılında S.E. Hinton‘un romanından uyarlanan, amcası Francis Ford Coppola‘nın yönetmenliğini üstlendiği “Rumble Fish“de Mickey Rourke, Chris Penn, Dennis Hopper, Tom Waits gibi isimlerle birlikte rol aldı.

1984 yılında “Racing with the Moon“da yine Sean Penn ve Elizabeth McGovern ile birlikte oynadı. Aynı yıl, yine amcası Coppola‘nın yönettiği “The Cotton Club“da Richard Gere ile oynadı. Film, 2 dalda Oscar adayı oldu. Yine aynı yıl, Alan Parker‘in yönetmenliğini üstlendiği “Birdy” geldi. 1986 yılında, ‘Ned Hanlan‘ karakterini canlandırdığı “The Boy In Blue” geldi. Aynı yıl, yine amcası Coppola‘nın yönetmenliğini üstlendiği “Peggy Sue Got Married” komedisi geldi. 1987 yılında Holly Hunter ile “Raising Arizona“da rol aldı. Film, Ethan & Joel Coen kardeşlerin elinden çıktı. Aynı yıl, ünlü pop şarkıcısı Cher ile 3 Oscarlı “Moonstruck” adlı romantik / komedi filminde yer aldı.

Salma Hayek

queennothing | 21 October 2008 11:40

Gözünü Meksika’dan Hollywood’a diken, ailesi başta olmak üzere yoluna çıkan herkesi yanıltmayı başaran “femme fatale”; Salma Hayek Jimenez.
Lübnan asıllı zengin bir iş adamı olan Sami Hayek Dominguez ile Meksikalı opera sanatçısı Dani Hayek evliliğinin ilk çocuğu. 2 Eylül 1966 tarihinde Meksika’yı oluşturan 31 eylaletten birinde; merkezin doğusunda yer alan Veracruz‘da dünyaya geldi. (Coatzacoalcos)

Daha sonra, aileye ‘Sami‘ adında bir erkek çocuğu daha katıldı.
Meksika’da normal bir hayat sürdüren Hayek ailesi, Salma’nın henüz 5 yaşındayken sahnede izlediği “Willy Wonka and the Chocolate Factory” adlı fantastik / müzikal oyundan etkilenip de kurduğu oyunculuk hayallerine aldırış etmedi.
Salma 12 – 13 yaşlarına geldiğinde aktris olma isteğini bastıramıyordu, fakat her seferinde ailesinin onun için yaptığı planlar daha baskın geliyordu. Salma için karar verilmişti; iyi gelir getiren düzenli bir işte çalışacak ve geleceğini garanti edecekti. Uzun süre onların istediği gibi davransa da, ‘kendi kimliği’ni daha fazla bastıramadı ve ailesine karşı çıktı.
Meksika Ulusal Üniversitesi‘nde profesyonel oyunculuk eğitimi almaya başlayan Hayek, bir çok tiyatro ve reklam filmlerinde rol aldı.

İlk olarak 1988 yapımı “Un Nuevo amanecer” adlı TV dizisinde rol alan Hayek, bu romantizm temalı pembe dizide ‘Fabiola‘ karakterini canlandırdı.
1989 – 1991 yılları arasında ise, daha sonra adından sıkça söz edilecek ve “Salma Hayek’i Meksikalılar’a tanıtan dizi” şeklinde anılacak olan “Teresa” adlı pembe dizide de rol aldı. Dizide, Kaliforniyalı müzisyen Roberto Enrique ve “Babel“den tanıdığımız aktör Gael García Bernal da rol almıştı.

Meksika sokaklarında parmakla gösterilecek kadar ün sahibi olan Hayek, Hollywood’da kararlıydı. Çünkü, Meksika’da ne kadar başarılı ve ünlü olursa olsun, asla tatmin olmayacağını ve çok fazla kazanamayacağını biliyordu.
Meksika başarısının ardından arkadaşları ve ailesi de Hayek’e destek oluyordu. Nişanlısı Richard Anthony Crenna JR.’dan da (Richard Crenna‘nın oğlu) ayrılarak Hollywood’a gitti.

Hollywood; kurtlar sofrası. Meksika aksanıyla Hollywood’da şansı düşüktü. “Bir Meksikalı’nın Hollywood’da işi yok” denildiyse de, 1941 yapımı “Shadow of the Thin Man” adlı filmle tanınan aktris Stella Adler, Hayek’e oyunculuk ve diksiyon dersi vermeye başladı. Adler, 1992 yılının Aralık ayında yaşamını yitirdi.

Hollywood yıldızlarından Liv Tyler’da da bulunan “Dyslexia” hastalığı, Hayek’de doğuştan vardı. (Harfleri veya rakamları karıştırma. Kişi, düşündüğü şeyi değil ağzından çıkan şeyi söyler. Mesela, kişiye yaşı sorulduğunda, 35 ise 10 diyebilir. Bu hastalık, beynin sol tarafındaki işlev bozukluğundan kaynaklanıyor. Tedavi edilmesi için, kişiye özgü öğrenme teknikleri geliştirmek gerekiyor.)

Yönetmenlerin Bilinmeyen Yönleri

queennothing | 09 October 2008 09:11

Stanley Kubrick
Stanley Kubrick

Yönetmen” kavramı, sinema ve tiyatro sanatının en önemli unsurudur. Bir yönetmen sadece filmi değil, aylar süren çekimler boyunca tüm ekibi de yönetir aslında. Sinemayı gerçekten seven, farklı bakış açılarını kabul edebilen insanlar, bir film izlerken “yönetmen” kavramının üstüne düşer.
Sinema sanatı için bu kadar önemli bir sıfatı taşıyan insanların ‘enteresan’ olarak nitelendirebileceğimiz bazı özellikleri var. İmaj verirken izledikleri yol olsun, rahatlamak için başvurdukları yollar olsun, atmosfere girebilmek için aldıkları terapi uygulamalarına kadar şaşırtıcı bir çok şey bulunuyor.

(Sinemada imaj vermek; yönetmenin, oyuncuya istediği performansı verdirtmek için söylediği, örnek verdiği, düşündürttüğü şeyler. Mesela, “Vahşi bir aslanın üzerine koştuğunu düşün o korku ifadesini yüzüne yansıt” gibi.)

Kişisel bir şey ama ‘yönetmenler’ başlığı altında bunu da eklemek istedim; Quentin Tarantino, ayak fetişistidir. “Pulp Fiction”daki meşhur ayak masajı ve “Kill Bill” (V1 ve V2)serisiyle Uma Thurman’ın ayaklarını çok sevdiğini her fırsatta dile getiriyor. Sadece “Death Proof” filmini izleyerek Tarantino’nun ayak fetişisti olduğunu anlamak zor değil.

Quentin Tarantino
Quentin Tarantino

Casino”, “The Departed”, “Raging Bull”, “The Color of Money” gibi bir çok başarılı filmin yönetmeni Martin Scorsese, beğenmediği sahneler için asla “kötü oldu” demez; tekrar çekerken oyuncuya “gayet iyi oldu ama daha iyi olabilir, daha iyi olacak” dermiş. Çünkü, profesyonel bir yönetmenin, oyuncusunun moralini hep yüksek tutması gerektiğine inanıyormuş.

Cep Telefonu Oyunları

Java99e | 15 March 2010 16:58

Cep telefonunuzu renklendirecek birbirinden eğlenceli 300 adet java oyuna ne dersiniz? Listenin içinde 100 adette Türkçe oyun bulunuyor, üstelik hepsi ücretsiz.
Oyunları buradan indirebilirsiniz.