bildirgec.org

Android 3.0

deLe | 21 October 2010 17:29

Android 3.0’un aralik ayinda yayinlanmasi bekleniyor. Daha fazla bilgi icin buraya goz atabilirsiniz.

Ateşkesi bozan kim?

ikuzgun | 11 June 2006 11:54

Geçen gün, israil piknik yapılan bir kumsalı bombaladı. Savunma bakanlığı bir açıklama yaptı ve yanlışlıkla yapıldığını bildirirerek özür diledi. Meğerse İsrail, Kassam fırlatmaya hazırlanan militanların bulunduğu kasabayı hedef almış, yanlışlıkla kumsalı vurmuş. Buna karşılık Hamasda israile bir saldırı düzenlemiş ama kimseye bir zarar gelmemiş.

Ne kadar ilginç ki haberturkün manşeti “hamas 16 aylık ateşkesi bozdu” şeklinde olmuş. Aha da haberi

Şimdi uzaktan bakmayalım olaya, bir daha düşünelim. Empati yapalım.

Nobel Barış Ödülü Al Gore’un

Sonrisa | 15 October 2007 11:44

An Inconvenient Truth (Uygunsuz Gerçek) adlı belgesel filmiyle küresel ısınmaya dikkatleri çeken ABD eski başkan yardımcısı Al Gore, Nobel Barış Ödülü’nü aldı. Geçen sene Muhammed Yunus‘un aldığı ödül bu sene Al Gore ile birlikte ‘Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ne verildi. Al Gore ise ödülün tamamını ABD’de faaliyet gösteren İklim Koruma Birliği adında bir örgüte bağışlayacağını dile getirdi. Bu arada Beyaz Saray da Al Gore’u tebrik etti ama bu ödülün küresel ısınma konusundaki politikalarında bir değişikliğe neden olmayacağını açıkladı. Al Gore’un ödülüne diyecek yok ama ABD halkından daha çok destek alması gerekiyor.

gün gelir devran döner

lucky soul | 22 May 2009 10:09

Tanrıdan gelen, doğadan aldığımız güçle buradayız işte.
Peki ya nedir bu güç?
Yaşama olan inancımız…
Kimileri buna Din der.. Kimileriyse Felsefe…

Din tanrıya ulaşma yoludur ve kişiye özeldir. Din belki de güzel bir şeydir ama günümüzde bu güzelliğini ve özgünlüğünü yitirmiştir bana göre. İnsanlar dini kişisel çıkarlarına alet ederek dini bozmuşlar,lekelemişler ve kirletmişlerdir. Tanrıyla bir olmayı dine borçluyuzdur belki. Ama ya böyle değilse.. Tanrı ya içimizdeyse?

Günümüzde din sadece bir sömürü aracı olarak kullanılmakta ve bunu yapanlar sözüm ona dini bütün kişiler. Sizler ki eğer bir tanrının varlığına inanıyorsanız, bir dine sahipseniz bunca insanı nasıl sömürürsünüz, nasıl kandırırsınız? Nerde kaldı sizin insan sevginiz, nerde kaldı sizin tanrı korkunuz?
Bu şekilde bakmayınca olaya din gizel bir şey. Ama çirkinleştiren de gene insanlar… Yani bizler.
O halde bizler ne yapabiliriz? Dinin bir sömürü aracı olarak kullanılmasına dur diyebiliriz.
Ama din dogmatiktir, sorgulanamaz değil mi? Olduğu gibi kabullenmek gerekir dini. İşte tam da bu yüzden neler oluyorsa oluyor ya. Kandırılıyoruz, sömürülüyoruz, oyuna getiriliyoruz. Araştırmadığımız, sorgulamadığımız, olanı sadece olduğu için kabullendiğimiz, hatta çokça da başkalarının doğrularını bizimmiş gibi benimsediğimizden hep bir sömürü altında yaşamayı seçiyoruz. Doğruyu bulabilmek adına yanlış yapmayı göze alamıyoruz. Yanlış yapmaktan korkuyoruz. Ama bakın ne demiş Samuel Beckeet; “Hep denedin, hep yenildin. Gene dene, gene yenil.Daha iyi yenil.” Ama biz sevmiyoruz araştırmayı, bilmeyi, öğrenmeyi, anlamayı ve soru sormayı… Çünkü tembeliz biz. Sevmiyoruz okumayı, zordur okumak, soru sormak. Hatta bunu yapanları aşağılıyoruz biz. Entel diyoruz. (bkz. entelektüel)
Ama bakınız ki, Hz. Muhammed’e bile ilk gelen vahiyde Tanrı bize okumamızı buyurmuştur: “Oku! Yaradan rabbin adıyla oku!” (bkz. oku allahın adiyla oku)

sen olmaktır üzülmek

pinartezcanlier | 15 April 2009 00:34

SEN OLMAKTIR, ÜZÜLMEK
Kimi zaman yeni doğmuş bir bebek gibi ağlamak istersiniz sebepsizce.Varlığını anlatırsın belki de.Ağlarsın durmadan. gözyaşların tenini ıslatır, kaynak olur denizlere…Bütünleşirsin bazen onunla, senden hiç eksiilmesin istersin.Anlamazsın kimi zaman dükülen yaşlar, mutluluktan mı yoksa o ufacık tebessümden mi?Farkına vardığın zaman üzülürsün ya da sevinirsin…Hangisiyle yüzleşmek istersin? Farkına varıp üzülmek mi , sevinmek mi yoksa belirsizliği yaşamak mı?…