bildirgec.org

Çizgi romanlar yarat

aftermath | 12 May 2001 19:12

Çizgi romanlar yaratıcılığın sınırlarını zorlayan süper eserlerdir. Şahsen ben şanslıydım o kültürü ucundan kıyısından yakalayabildiğim için. Yakalayamayan tv çocukları belki bunla ve şunla meraklarını giderebilirler… Sinema uyarlamalarına laf geldi gelecek iken (niye gelecekse); bir Superman veya bir X-men, asla Unbreakable‘ın taşıdığı çizgi roman kültürünü taşıyamıyor ve o hazzı vermiyor diyorum ben fütursuzca… aslında ben şu 18+ erotik çizgi roman sitesini bildirecektim ama çenemi tutamadım. Kişisel not: Onca Freud kitabı okuduktan sonra; “bir satırlık bildiri için 2 paragraf intro yazmış, kesin çocukken cinsel duyguları bastırılmış bunun” diyesim geliyor kendi kendime. Değil öyle…bkz. rüyada at görmek, babadan korkmakbkz. kendini Freud kitaplarına adamak…

Kezzapo\’dan Seçim Gündemi

Kezzapo | 11 September 2002 06:19

Seçim arefesindeyiz ve inanılmaz olaylar dönüyor cephede.Tarihin en renkli seçimlerinden birine tanık olcaz herhalde. Ecevit’in seçim salı “sallanır, çarşamba çarşafa dolanır…” taktiğini yemiyen diğer tosbahalar 3 kasımda seçim kararını söktüler resmen. Zaten bu saatten sonra Ecevit’i kimin sallıyacağı da merak konusu… Adam aynen ilkokuldaki yavaş yavaş bütün arkadaşlarıyla ters düştükten sonra kendi amacına ulaşamayacağını anlayınca paso onların kuyusunu kazmaya çalışan çocuklara benziyor.Diğer taraftada genç! siyasetçiler var. Meclis binası Cem’in üstüne kurulmadı ama açılışa yetişmiştir gene. 62 yaşında genç lider.Başka bi tarafta da harbi genç lider var.

sapıkla sapık olmak

taha3045 | 13 April 2009 12:50

Sapık(cinsel amaçları normalinden farklı yada bastırılmış dürtülerini değişik yollarla tatmin eden kişilik)

Hayvanlara cinsel istek duymak sapıklıktır, ölülere,hastalara yada yaşlılara,çocuklara cinsi istek duymak,onları uygulamaya çalışmak sapıklıktır.İnsanı cinsel anlamda rahatsız edebilecek şeyler yapanlar da sapık olarak adlandırılır. Cinsel sapıklık

eğlenceli flash oyun siteleri

admin | 25 January 2010 15:10

tom ve jerry
tom ve jerry

çoğu zaman bilgisayarın başında uzun bir süre geçiririz ve canımız sıkılmaya başlar bu gibi durumlarda kendimize 10 dk mola vererek basit bir oyun ile kafamızı dağıtıp işimize geri dönebiliriz.bu ihtiyacımızı karşılayacak en pratik oyunlar sizinde bildiğiniz gibi flash oyunlarıdır; problemsiz bir şekilde flash oyunlarına ulaşabileceğiniz bazı flash oyun sayfalarının linklerini aşağıda sıralamaya çalıştım.iyi eğlenceler 🙂

1.free games
2.free flash games
3.ugot games
4.miniclip
5.flash game net

Poseidon’un kucağında / Hellas’a bir bakış

Meme-Dini | 05 June 2007 09:37

Atina Akropolü
Atina Akropolü

Arsız çığlığından tanıdım seni
Hala avurtlarında saklıyorsun
Eski düşlerden çalıntı cennetini
Kenetlenmiş kirpiklerime rağmen
Var diyorsun, hakikat diyorsun, yaşıyorsun diyorsun…
Göz bebeklerimi mesken etmiş
“Gerçek” adlı Yalancı…

Türümüz, kendini dünyanın hakimi yapan pek çok varoluşsal avantajına karşın; hakimi olduğu dünyayı anlamlandırmak için, mahkumu olduğu duyularının aldatıcılığıyla boğuşmak gibi yaman bir çelişkiyle mücadele etmekten uzunca bir süre hakimiyet alanına “Episteme” yi sokamamıştır. Bunun sonucu olarak da Kopernikus’un matematiksel ispatına dek ( Tamamıyla metafizik bir yaklaşımı içerdiğinden Pythagorasçıları dışarıda tutuyoruz) Dünya’yı evrenin merkezinde konumlanmış , Güneş’i de onun çevresinde dönüyor sanmıştır. Bununla da yetinmemiş; Güneş’in görünmesi ve ardından gözden yitmesine bağlı olarak küreyi “Doğu” ve “Batı” olmak üzere ikiye ayırmıştır. Doğu; güneşin doğduğu, bir dönemin popüler tabiriyle ışığın yükseldiği yerdir. Sözde ışığın söndüğü yer olan Batı’ysa, daha Doğu doğum sancıları çekmekteyken, dünyaya nur topu gibi bir hakim kültür getirerek “uçlu bucaklı” Avrupa topraklarında at koşturmaya başlamıştır. Yazımın asıl konusu da bu hakim kültürü besleyen köklerdir. Şöyle üstün körü bir kazıya başladığımızda; malum sebeplerden dolayı aydınlanmayı aştıktan sonra, köklere yakın bir yerde Hristiyan Kültürü çıkar karşımıza. Burada çok fazla oyalanmadan bir yargıya varırsak, aklımıza ilk gelecek şey Batı’nın ahlakı olur ki o hala Hristiyandır. Çok değil bir iki kürek daha atarsak Roma’ya varırız. Hani şu dillere destan düzeniyle Roma. Batı’nın düzeni hala Romendir. Üşenmeyip biraz daha kazarsak da asıl hazineye ulaşırız. Batı’nın beyin kıvrımlarında turlamaya başlarız. Batı’nın aklına, ruhuna; bir anlamda diğerlerinin de yaratıcısı olduğu için Batı’nın her şeyi olan asıl kültüre ulaşırız. Bu kültürün adı “Antik Yunan”dır…

Marul’un kilosu 8 milyonu geçti!!!

mavi alarm | 12 January 2007 13:16

Ülkemizdeki tarımın son yıllardaki içler acısı halini hepimiz biliyoruz. Tarım üreticilerinin ekonomik durumu sürekli kötüye giderken biz şehirde oturanlar da tarım ürünlerini inanılmaz yüksek fiyatlardan alıyoruz. Madem biz yüksek fiyattan alıyoruz o zaman köylülerin ekonomik durumunun iyileşmesi gerek. Ya da tam ters açıdan, eğer köylülerin ekonomik durumu sattıkları ürünlerden çok düşük meblağlar aldıkları için kötüleşiyorsa bizim ucuza meyve sebze alabilmemiz gerekiyor. Elbette bunun naif bir mantık olduğunun ben de farkındayım.Fakat facialara sebep olan, resmen ülkemizdeki tarımı katletme amacı güden bir siyasi tutum içerisinde olan “ampul kardeşliği”ne bir şekilde karşı çıkmamız gerektiğini düşünmekteyim. En azından faiş fiyatlara satılan sebze ve meyeleri almayalım derim ben. Domates’i 3 milyona almayalım arkadaşlar. Ya da kilosu 8 milyonu da geçen bir fiyata sahip atom marul olarak adlandırılan marulu almayalım, aldırmayalım. Bu temel bir ihtiyaç maddesi değil. Kimse almazsa bu adamlar bu fiyata satamaz. Bu durumun gerçekliğine şahit de oldum geçenlerde. Manav kendi ağzıyla; “zararına satmaya başladık 1 milyona almıştım tanesini” dedi. Yani 1’e aldığını 3’e satıyordu 2 gün önce.
Tanesini 3 milyona sattıkları marulu 750 binden satmaya başladılar. Ülkemizin hemen her yerinde yetişebilen ve mevsim şartlarından çok az etkilenen elmaya 3-4 milyon vermeyelim.Lütfen mantıksız fiyatlara sahip ürünleri almayalım. Çünkü ne mevsim ne de başka bir sebeptenden dolayı bu ülkede tarım ürünlerini bu fiyata satılamaz,ederi bu olamaz, halk bu şekilde kandırılamaz.

Birol Işın hayatını kaybetti

queennothing | 16 July 2009 09:51

1944, Mersin doğumlu Birol Işın, Türk Sineması’nın arka sayfalarında saklı kalmış bir sanat adamı. Hem oyunculuğu, hem de yönetmenliğiyle, sinemaya hayatını veren Işın, 15 Temmuz günü hayatını kaybetti.
Küçük yaşta ailesini kaybedip, İstanbul’a gelen Işın, hayatını sinemaya adadı. Eşinin terkedişi ve kızı ve oğlunun yurtdışına taşınmasıyla yalnız kalan Işın, psikolojik sıkıntılar yaşamaya başladı. Kalp hastalığı olan Işın, 2005 yılında kalacak yeri olmadığı için Kayışdağı Darülacezesi’nde yaşamaya başladı.
İlk yerli fotoromanı yayınlamış olan (1968) Işın, 15 Temmuz 2009 tarihinde, kalp krizine yenik düşeerek, hayata veda etti.