Hafta sonu girerken hep böyle olurum. İçi sıkılan biri olup çıkarım. Aslında hep öyleyim ya, neyse. Yaş olmuş otuz küsur. Şairin dediği gibi yarısına yaklaşmışım işte. Gerçi o satırları yazarken kendisi inanıyor muydu acaba? Yaşı kadar daha yaşayacağına. Benim böyle bir ümidimde, umudumda yok aslında.
Neyse.
Dedim ya neyse işte…
Acemi ustanın elinden çıkmış, sert ağaçtan, bir ayağı kısa masada, sigara dumanından sararmış, delinmiş masa örtüsünün üstünde, derme çatma bir sandalyeye tünemiş bir biçimde, etrafı seyrediyorum yine… Aklımda her zamanki gibi sen… Vefasız gitmelere, alışkınım nasıl olsa ya. Kararsızım aslında. Bu sefer ben gitmeliyim belki de. Doğrusu bu mu? Yorgun gibiyim. Kararsız olduğum gibi. Belki de beni yoran kararsızlığım gibi.
Neyse.
Dedim ya neyse işte…