bildirgec.org

zevk hakkında tüm yazılar

Mutlu kat görevlileri

darjeeling | 18 May 2007 10:43

İş yerimizde ki kat görevlileri.. Çoğu evli ve ailesini geçindirmekle yükümlü orta yaş ve üzeri insanlar. Hayattan beklentileri bizlerden daha az, tabi ki tatmin sınırları da.. Bugün iki tanesini gördüm. En son bir yöneticinin odasını süpürüyorlardı. Oradan çıkmışlar belli, ellerinde temizlik aletleri, yürüyorlardı ve gülüşüyorlardı. Bu öyle pis bir gülüş değil, birbirlerine bakıp masum masum gülümsemeydi bu aslında. Yüzlerindeki o gülüşte bile mütevaziliklerinin ve çekingenliklerinin izleri vardı. Sanki ‘gülüyoruz ama aman bizi kimse görmesin’ der gibilerdi. Sanki büyük bir işyerinde çalıştıkları için gülmeye bile hakları olmadığını düşünüyorlardı.
Onları görünce aklıma bir tek şu geldi. Bizlerden daha mutlular. Memur yada işçi sıfatıyla çalışıp onlardan 2-3-5 kat fazla maaş alan insanlardan bence daha mutlular. Ben ne kadar onlar gibi olmaya çalışsam da etrafımdaki insanlar doyumsuz olduğu için onlar gibi hissedemiyor ve yaşayamıyorum bu hayatı. Dertleri belki bizler kadar çok ama sıcak bir ailenin, mutlu evlatların, az para olsa bile geçinebilmenin, sağlıklı olmanın aslında bir insanı ne kadar mutlu etmesi gerektiğini sanki bizden daha çok kavrayabiliyorlar. Bizler onlara göre daha çok para, kariyer peşindeyiz. Hayatı kaçırıyoruz. Sevdiklerimizi ihmal ediyoruz. Onlardan bir sıcak gülüşü, bir tatlı sözü esirgiyoruz. Çoğu kez saçma sapan gurur bahaneleri üretip ‘seni seviyorum’ bile diyemiyoruz birbirimize. Ne mi oluyor? Onlar, bizim kat görevlileri, çoğunu tanırım, küçüklü büyüklü ailelerinde bizden daha mutlu yaşarlarken, biz daha yolun başında olup kendimize eş seçmekte bile zorlanıyor, çoğu zaman hiçbirşeyi beğenmiyor, kadınsak evde kalıyor, erkeksek 40ımıza gelmiş müzmin bekar olarak etrafa sahte mutluluk efektleri atmaya çalışıyoruz. Evlilik durumlarını bir kenara koyun, ‘hep kariyer, hep para olmazki canım’ diyemeyip biraz da kendi zevklerim diyecek cesareti bile bulamıyoruz. İsteklerimizi gerçekleştirmek için harekete geçmiyoruz, hemde bizim kat görevlilerine göre daha çok imkanımız varken.
Onlar bizden daha mutlu görünüyorlar. Ben buna inanadım.

Türbanlı gazeteciye ”Göz zevkimi bozuyorsun”

karzu | 10 May 2007 11:57

CHP li Saadet Balcı,Belediye Meclis toplantısında tesettürlü gazeteci Fatma Alkan’a

Göz Zevkimi Bozuyorsun Çık Dışarı

demiş.E bu kadarı da fazla ama artık!Saadet Hanım da birilerinin göz zevkini bozuyor olabilir.Hiç kimse bir insanı böyle küçük düşürmemeli.Herşeyin bir usulü adabı olmalı.Nedir bu,bir başörtüsüdür tutturulmuş gidiyor.Yazık, insanları bir böcek gibi görmekten ne zaman vazgeçeceğiz?Ne yani,insanların istediği gibi yaşama hakları yok mu?Hür iradeli insan, başkalarının özgürlüğünü kısıtlamadığı ve kimsenin hakkını gasp etmediği müddetce,istediği gibi giyinme,konuşma,gezme,tozma……vs. gibi hakları vardır.O başörtülüymüş sanane,sen başörtüsüzmüşsün banane ya da onane daha doğrusu kime ne?

değişen evcil hayvan zevklerimiz

asiti kacmis kola | 08 March 2007 12:46

kedi, köpek, kuş, balık, kaplumbağa derken bir de bakmışız ki artık bu hayvanları beslemiyoruz. besleyeneler de tuhaf gözle bakıyoruz. şimdilerin modası egzotik hayvan beslemek.
peki neler oldu da değişti bizim evcil hayvan zevklerimiz? ne oldu da tarantulalara, piranalara, timsahlara , iguana ve bukalemunlara kaydı ilgimiz?
hamstera bile hala “fare mi o, iğğğğğğğğğğy” diyen bir toplumken, birden bire muhabbetlerde “abi tarantulam çok hasta, hiçbir şey yemiyor”, “bukalemunumu bir görseniz, o da aileden biri oldu artık” sözleri dönmeye başladı.
sanırım en büyük suçu yine küreselleşmeye atıp, işin içinden çıkacağız.
meraklısı için şu ve şu var.

vandal’mı estetik’mi?

koza 68 | 02 March 2007 16:24

Fikir ve sanat hayatını hukuk zeminine oturtan kanun 2004 yılında yürürlüğe girdi. Kanun etkin bir biçimde ,fikir ve sanat ürünlerini “özel ve uzman “ mahkemeler yoluyla teminat altına almayı hedefliyor…

Ödüllü yönetmen, Ömer Kızıltan’ın çekimlerini yaptığı “yaralı yürek” filmi Urfa’da ki çekimler sırasında saldırıya uğruyor…
Yönetmen , filmde bölgedeki kadına yönelik şiddeti ve töre cinayetlerini sorguluyor…
Amaç; Şiddeti güçlü imgelerle sinema diline çevirmek,sanata dönüştürmek…

Hiç beklenmedik bir şey oluyor ve film seti basılıyor…
Vandal kafası,ortalığı kasıp kavuruyor,yönetmeni dövüyor!
Saldırı nazilerin kristal gecelerini andırıyor…
Kimin yaptığı umurumda bile değil, ülkücü, türkücü, dinci…Her kimse
!
Beni dehşete düşüren, belediye başkanı ve ticaret odası başkanının da film setini yağmalayan bu gaddar düşünceye çanak tutmalarıdır…Bu çok vahim ve düşündürücüdür…

ÖN SEVİŞME

sinemasever | 14 January 2007 10:39

Bilinçlenelim!

Doyurucu sevişmenin daima zaman alacağını ve asla uzun sürmeyeceğini söylemek zor. Neyse ki, sevgililerin gerçek bir cinsel birleşme içermeyen geniş bir aktivite sahası var. Seyrek durumlarda, çok fazla uyarılarak, işi hemen partnerinizin içine girmeye ya da orgazma vardırabilirsiniz. Fakat bir çift, başka seçenekler arasında, serbestçe öpüşme, birbirini soyma, ön sevişme ve oral seksle birlikte adım adım varılan bir samimiyetten genellikle hoşlanır. Birbirine zevk vermek için kullanılan çeşitli teknikler kendi başlarına birer aktivite ya da cinsel ilişkiye ilk adım olarak insana tat verebilir. Her evrenin sevişmeyi bütünleyici birer bölüm olarak tadına varılabilir. Ön sevişme ne kadar uzun, incelikli ve özenli olursa, tüm bedeniniz ve siz de o kadar alıcı duruma gelirsiniz ve zevkin doruğu da o kadar güzel ve büyülü olur

elele ekim 1994

Moda mı?

metisia | 18 December 2006 13:31

Yazı yazmayı seviyorum; ama moda ile ilgili yazmak daha çok hoşuma gidiyor. Deli gibi modayı ve trendleri takip etmiyorum, o kadar param yok çünkü. Kendi kendime tarzıma gidebilecek şeyler uyduruyor, kendime yakışanı giyiyorum. Sırf “şu, bu trend” diye vücuduma gitmeyecek şeyleri körü körüne uygulayan biri değilim. Mesela taytları vücut şekline bakmadan, kötü göründüğünü umursamadan giyen bir sürü kız salınıyordu bir ara sokaklarda. Gerçi o onun zevki, kendini nasıl hissediyorsa öyle giyinir, süslenir. Benim lafım tarz olmaya çalışayım derken bunu eline yüzüne bulaştıranlara. Sienna Miller da arada uçuk kaçık, hoş görünmeyen tiplere bürünüyor; lakin her daim kendi tarzını oturtmuş biri o. Keza Kate Moss da öyle. Amaan bana ne, ben kendi işime bakayım en iyisi. Arada hafif.org’a moda yazıları yazayım, şöyle bir güzel görsellerle süsleyeyim, kendimi rahatlatayım, başkalarını da rahatlatabilirsem ne ala.

sigarayı bırakıyorummm

natalie anne makker | 16 August 2006 14:25

Zor bir karar aldım.Bu arada karar kelimesi gerçekten türkçe kelimeler içinde en sevdiklerimdendir.Çünkü onu hem alabilirsiniz hem de verebilirsiniz.Yani ilk cümlemi şöyle de kurabilirdim.”Zor bir karar verdim“.Bir de kadın cinsel organı verir ve alır…Böyle bahsedilmesi ne kadar da utanç vericidir….
Tamam karar verilir ve alınır ama biz bir şey vermeyiz,sunmayız,sunulanı almayız.Paylaşırız,bu böyle biline.

Zor kararım şudur;yapmaktan en çok zevk aldığım şeyi yarın sabah itibariyle terkediyorum.Bu gece paketimdeki tüm sigaraları bitirmeye niyetliyim.”Sigaramın dumanına sarsam ,saklasam seni”,”Son bir sigara içelim öyle git gideceksen”,”Sigaram gibisin en tutkulu keyfimsin” gibi şarkıları playlistimden kaldırıyor,irademle onulmaz bir savaşa giriyorum.Utku benim olur yada olmaz.Ama aldım bir karar yada verdim işte her neyse.

Gazam mübarek ola. (:

Güzel Bir IQ Testi ve Eğlenceli Bazı Linkler

erususre | 12 August 2006 01:10

Bi süre önce keşfettiğim bu zevkli oyunu sizlerle paylaşmak isterim.
Amaç resimde görülen kişilerin hepsini bir sal yardımıyla karşı kıyıya geçirmek.Kurallar basit.

Zamanında çogumuzun sınıfta tahta karşısında oynadıgımız o çoban kurt kuzu oyununa benzer zevkli bişey.
Linke tıkladıgınızda görünecek olan o yuvarlak mavi butona basarak oyuna başlayabilirsiniz.
Burada kurallar yazıyor(???) ama okuyamayanlar için kuralları basitçe söyleyim.

Dünyanın en zevkli hastalığı – PSAS sendromuuu :)

bonoparte | 12 June 2006 23:16

Size dünyanın en zevkli hastalığından bahsedeceğim.Bu hastalık PSAS sendromu adı ile biliniyor.Cinsel olarak devamlı uyarılma anlamına geliyor.
Doğrusunu isterseniz böyle bir hastalık olduğunu ben de bilmiyordum.Ama varmış.Dünyanın en zevkli hastalığı falan diyorlar ama ALLAH korusun :)Düşünsenize yolda giderken birisi size ”falanca yere nasıl gidileceğini” soruyor ve siz de titreyerek ”aaabbbiii şşu ttaaraftaaaaaaaaaaaaan” diyorsunuz sonra da ”oh beeeee” 🙂
Neyse arkadaşlar.Örnek isterseniz İngiliz kadın Ellie Allen de bu hastalığa tutulanlardan biri.