bildirgec.org

yemek hakkında tüm yazılar

yaz hazırlıkları

nazokiraze | 11 April 2009 15:57

Kışa girdik ,yaşadık bitirdik,bir bahar daha gördük çok şükür. Sonbaharda kış hazırlıkları yaptık, bunlar konuşuldu,yazıldı,anlatıldı. Köyde ötesi,berisi,yakını olan doldurdu eve erişteyi,pekmezi,turşuyu ,büyüklerinin elinden gelen balkonunda kurutturdu tarhanayı, benim gibiler iki yönlü faydalandı hem dondurucuyu yaz sebzeleriyle doldurdu,hem kayınvalidesine tarhana,turşu falan yaptırdı.

Tamam o sonbahar telaşı çok güzel,tatlı tatlı bir acele, reçel yapmak için ,konserve için kavanoz arayışı falan ama koca kış ye iç bir yere kadar. Bizim gibi kış sebzeleri sevmeyen aileler içinde ,pırasa,ıspanak delisi olanlar için de özlenmiştir yaz yemekleri. Nohut,kurufasülye,köfte,pilav bilmemne yedik içtik bitti,bahar geldi.

sefertası

nazokiraze | 28 March 2009 14:57

Belli bir zaman öncesinde genci yaşlısı pek çok kişinin elinde taşıdıgı, üstüste binmiş metal kaplara deriz sefertası diye ve bana göre hala da çok harika araçlardır, taşıması kolay birde yemegi ısıtmaya elverişli. Aslında geçmişi özlediğimden falan yazmıyorum bunları, tamam geçmişi özlüyorum ama sefertasını özlemiyorum çünkü yakınlarımdan sefertası kullanan yoktu.

Bu yazıyı aklıma getiren işine sefertası ile yemek götüren arkadaşımız, evet kendisi geçmişten gelen biri değil, henüz otuzunda bile değil, markalı spor çantasının içinde üç katlı sefertasına yemek koyuyor eşi. Kuru ve hazır yiyeceklerle ömrün geçmeyecegini bilen bu akıllı çocuk, ev yemekleri akımını çalıştıgı kuyumcu atölyesinde başlatmış, şimdi büyük patron haricinde tüm ustalar, kalfalar,çıraklar sefertası edinmiş ısıtıp yiyorlar.Krizden sonra eskisi kadar olmasa da az biraz daha yaygınlaşan sefertası, bizim burada birkaç yıldır gençler tarafından kullanılmakta.(Sefertası lokantacılara sekte vurdu)

Aslına yedi kata kadar çıkabilenleri var sefertaslarının,geçmişte genellikle bakırdan üretilen bu müthiş araç.(burada moderni var) Bu arada fast food yaşam tarzına ve degerlerimizin kaybolmasına karşı kurulmuş olan Sefertası Hareketi ni de unutmayalım.

yazılası bir gün daha

nazokiraze | 14 March 2009 11:35

Ara sıra, normal olmayan günlerimi yazarım burada ben, bugün aslında normal olan ama benim sıradışı geçirdiğim günlerden biriydi. Bende yazayım ,insanlar aman banane dese bile okurlar muhakkak dedim.

Sabah başladı bütün günün olaylarının başlangıcı, rutin olarak aynı sokakta oturan akraba veya arkadaşlarla hafta içi beş gün kahvaltı ederiz biz, bugün bendeydi kahvaltı günü toplaştık evde, çay demlendi, yumurta kırıldı, domatese zeytinyagı döküldü falan filan.. Açlıktan midesi kazınmış olan ben adam gibi yemegimi yerken çıt diye bir şey, bu ses değil bir his, ay bakıyorum sol üst dişim kırılmış, ucu kırılmış kendi sallanıyor,iyi de ne yedimki ben, peynir gayet yumuşaktı, ceviz kırmışım gibi bu ne şimdi, hiç hoşlanmam agzımın ve saçımın kurcalanmasından, sallanan diş dişçi demek, dişçi demek herşey demek. Otuzuna merdiveni dayamış bir kadın olarak eski günlerdeki gibi ip bağlayarak çekmeyi bile düşündüm ama kendimden utandım, hem kartlaşmış bir agızdaki diş, kuzuyken sahip oldugumuz diş gibi çıkmaz ki.

asillerin yemekleri

nazokiraze | 12 March 2009 15:16

Çok eski medeniyetlerin, Osmanlı sarayının ve bazı ünlülerin yedikleri , içtikleriyle bizi hiç ırgalamadıgı halde bilgilendik, yazdık, çizdik, öğrendik.Şimdi sıra kral ve kraliçelerin, asillerin yemeklerine geldi.

Bizans sarayının temel besini balıkken, Fransa kraliyet mensupları o dönem av hayvanlarına önem vermişlerdir.Şarapsız yemek güneşsiz bir güne benzer Fransız atasözü ile sofrada şarapsız yemek yenemeyecegini de anlamış oluruz.1270 te birliği kurulan pasta, o dönem sadece sarayzadelere has bir tattı. Asiller tarafından özel pastacılar edinilmiştir ve halka sadece düğün ve ziyaretlerde pasta satılmıştır.Sadece saraylarda ve zengin evlerinde pasta üreten pastacılar, Fransız Devrimi sonrası, çeşitli yerlerde pasta imalat yerleri açmışlardır.Fransız pastası daha sonra yayılmıştır.
Aşçıların bizzat sosları kraliçelerden öğrendigi bile söylenir.Fransa kralıyla evlenen İtalyan kraliçe Catherine De Medici ülkesinin aşçılarını Fransa’ya getirterek, Fransız mutfagının ilerlemesine etkili olmuştur.Kraliçe kendisi elle yemek yedigi halde,Fransa’ya çatal, bıçagı tanıtmıştır.O zamana kadar elleriyle ve hançerlerle yemek yiyen Fransız soyluları, misafirliklere giderken bu yemek araçlarını yanlarında götürmüşlerdir. Çatal ve kaşığın halk tabakasına inmesi ve yayılması yüzyıl zaman almıştır.Fransa kralı IV. Henry çok iyi bir gurme olarak bilinirdi, bugün bile potage Henry IV adlı etli bir çorba çeşidi tüketilmektedir.Daha sonraki hükümdarlardan XIV. Louis yemek okulları kurdurmuştur.Yine Fransa krallarından VI. Charles,sşçısına şövalye ünvanı vererek, bu ülkenin yemege verdigi önemi anlatır.

Polonya Kralı Stanislaus’un da iyi bir aşçı ve gurme oldugu söylenir, o dönem Fransa kralı XV. Louis ile evli olan kızı saray mutfagını denetlerdi.

ne yer ne içerlerdi?

admin | 04 March 2009 17:09

Yaşamak için yemek, yada yemek için yaşamak ,ne olursa olsun beslenmek en önemli ihtiyaç canlılar için. Beş yıl öncesiyle bile şimdiki zamanın yediği,içtiği birbirini tutmuyor, her kültürün damak tadı farklı, dinlere, dillere,ırklara göre yenilenler değişiyor peki eskiden çok eskiden ne yenir ne içilirdi? Ben çok merak ettim ve araştırdım.

İnsanları şimdiye kadar gizemiyle en fazla büyüleyen zenginliklerden biri olan Antik Mısır her dönem, her insanı meraklandırmıştır, bazen bir mumyayı teşhis etmek için yüz yıllarca uğraşan bilim adamları, bazen de hayatını araştırmalara veren arkeologlar. Sonuç hala çok fazla sır var ,hala çözülmeye çalışılıyor.

gelelim kuru fasulyenin faydalarına

admin | 27 February 2009 14:26

Mutfagımızın heryemeği güzel, her yemeği kendine has, amma velakin efsaneler efsanesi kuru fasülyenin hakkını yememek, her yiğidin boynuna borçtur. Evinden uzak kalanların en çok özlediği yemektir.

Eskiden fakirlerin sofrasının baştacı olan kuru fasulye, ben çocuklugu bırakırken zam haberleriyle kral yemeği ünvanını alıyordu. O dönemden beri sanırım ben hala algılayamadım kuru fasulyenin durumunu. Bildiğim tek şey kuru fasulye ve pilavın ayrılmaz ikili olduğunu, cacık yada turşunun onların yanına çok yakıştıgı ve bu üçlüye kimsenin hayır diyemeyecegidir.Atatürk’ün sen sevdiği yemek olan kuru fasulye sofrasından hiç eksik olmazdı,aşçısı anılarında trende bile kuru fasulye yaptıklarını anlatır.(bilgi)

margarin yerine tereyağı

admin | 23 February 2009 13:55

Eve 5 yıldır margarin sokmayan birinin gözüyle yazıyorum bugün yazımı, eşimin ailesinde var olan, vefatlara neden olan kalp krizi riskine karşı, kalp doktoru olan ablamızın isteğiyle, eşimin risk altında olabilecegi ihtimaliyle unuttuk margarinin tadını. Şimdi margarinle yapılmış yemekleri yiyemez olduk, tadına yabancılaştık , ama ekmek üzerine sürülen kahvaltılık margarinleri özlemiyor değilim hele reklamlarda görünce içimin yagları eriyor.

Yemekleri mısırözü ve zeytin yağıyla yapıyorum, çok daha sağlıklı ve lezzetli, ama kahvaltı başka bir konu, reçel, bal yalnız kalmamalı bu da tereyağıyla olur. Tereyagı benim gibi reçel düşmanı biri için aranılmayan birşey belki ama ev ahalisi ister ki, ekmek üzerine birşeyler sürsün yesin.