bildirgec.org

yelken hakkında tüm yazılar

Seni Bıraktığım Şehir

woofwoof | 26 November 2007 22:07

üniversiteyi okuduğum şehirde bıraktım en büyük aşkımı
aynı zamanda umut etmeyi, heveslenmeyi, sabırsızlanmayı

şehri güzel yapan içinde yaşadığın insanmış belledim, anladım
kadrin kıymetin bilemeden içine ettim de ayrılırken afalladım

yelkeni saldım rüzgara; karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenirmiş dünya diye
rüzgarın yönünü değiştirmeye çalışmayı bıraktım ben o şehirde

üstümden ne heyecanlar geçmiş olacak ki, kaldıramadım kafamı görmeye güzelin cemalini
dün boktum, bugün koktum misali olgunlaştım saydım durgunlaşmayı

”Gavur İzmir”

kopanisti | 14 May 2007 09:08

Kopanisti İzmir mitinginden bildiriyor.

Sabah 10 da teknemizi hazırlayıp yelken basarak, hava esince de balonumuzu açarak Güzelyalı sahili boyunca , Konak Meydanı ve Konak Pier önünden Cumhuriyet Meydanı ve Gündoğdu Meydanı önüne ulaştık, Yol boyunca tüm Güzelyalı sahili, Konak ve Kordonboyu, tüm balkonlar ve evler kırmızı beyaz bayrak ve insan doluydu.

Yüzünü Ege’ye dönmüş, bir kolu Konak’ta Pasaport Meydanı’na, diğer kolu Alsancak’ta limana uzanmış kırmızı-beyaz bir devdi dün İzmir…
Dalları ay-yıldızdan bir ormana dalar gibi içine daldığınızda al-sancak kımıldıyor, inançla gürlüyordu.
Tandoğan’a, Çağlayan’a Ege’nin rengini eklemişti.
Anaçtı, canlıydı, gençti; hem görüntü, hem söylem olarak…
Çatık kaşlı, öfkeli, hınçlı değildi; güler yüzlü, umutlu, coşkulu, sivildi. Onlar “gâvur”sa, gâvur olasınız gelirdi.
Yine bir “kadın ihtilali”ydi. Laik yaşam biçimlerinin tehdit edildiğine ve en ağır bedeli kendilerinin ödeyeceğine inanan kadınlar, kızlar, anneler, önceki gün patlayan bombanın saldığı korkuya aldırmayıp çocuklarını, kardeşlerini alıp gelmişler, mitingde başı çekmişlerdi. CAN DÜNDAR

Denizden görebildiğim pankartlar
-Anamızı da aldık geldik (Zübeyde Hanım’ın fotoğrafı ile)
-Son kullanma tarihi 22 Temmuz

Defakto

kopanisti | 04 May 2007 10:24

Uzun yıllar önce, ben diyeyim 10 siz deyin 20, türks end kaikos adalarına giderken san salvadorda mola vermiştim, orada bartalomeo isminde ezgin bir sansalvadorlu ile tanışmıştım. bartalomeo benim limana bağlanmama yardım etmiş sonrada akşam beraber enzo morellinin barında rom içerek sarmısaklı yoğurtlu patates kızartması yemiştik. sohbet esnasında burada ne kadar kalacaksın diye sorduğunda, hava çok sıcak, serinleyene kadar kalırım dediğimde vay sen bana ne hakla ördek dersin diye bağarıp çağarmıştı, ne ördeği baba ben hava kapalı dedim ne alakası var dediğimde de bartalomeonun çok kıllatan bir şahsiyet olduğunu anlamış ardından bir şişe rom daha içmiştik, meğerse ben hava kapalı dediğimde o hava ısınınca ne olur? buharlaşma artar, buharlaşma bulut yapar bulutlar tokuşur yağmur olur, yağmur yağınca etrafta su birikintileri oluşur bu sularda da ördekler yüzer, sen bana ördek dedin demişti, gel zaman git zaman aramızdaki samimiyet artınca bartalomeonun aslında uzun yıllar önce sevilladan gelen türk asıllı ördek lakaplı mehmet olduğunu öğrenmiştim, dostluğumuz pekişmişti ama o günü hala unutamam, sırf lakabı yüzünden buralara kadar gelmiş ama bu seferde karşısına ben çıkmıştım, kötü kader denilen olgu işte böyle bir şey demek olsa gerek

Ayayorgi Koyu’nda ay tutuldu

kopanisti | 06 March 2007 18:03

Geçerken bizi de al dedikleri için yoldan kızları alıyorum önce. Yine yoldaki balıkçıdan balıkları, bir ahtapotu ve 6 tane karidesi alıyorum. Bunlar kızlar gibi gönüllü gelmiyorlar karşılığında para ödüyorum. Bu da mı gelecekti başımıza, dünyanın denizinden çıkan balıkları para ile aldık deyip mırıldanıyorum arabada. Kızlar kime kızdın gene ne oldu diyor. Ziktiredin yaa ben bunun acısını çıkarırım sonra diyorum. Birbirlerine bakıp kıkırdıyorlar. Acısını kendilerinden mi çıkarıcam zannettiler nedir diye düşünüyorum. Sonra da iyi ya işte keşke öyle düşünmüşlerdir ohh ne güzel diyorum. Arkadaşlık ta bir yere kadar, ne len bu! Birşey mi dedin diyor yanımda oturan. Evet diyorum şurdan bir siidi alıp sürsene içeri, birazdan radyo çekmeyecek hazır olsun. Ne koyayım diyor. Koy işte kafana göre bir tane diyorum.

AMANIN DİKKAT! AŞK, SADAKATİ ÖLDÜRÜYOR, ÖLDÜRMEZSE SÜRÜNDÜRÜYOR!

Radyocu | 18 January 2007 18:52

ÇİNCE: SOLDAN SAĞA AŞK VE ERDEM KELİMELERİ
ÇİNCE: SOLDAN SAĞA AŞK VE ERDEM KELİMELERİ

Ne oluyor, böyle anlamıyorum. Aşk sadakati öldürür mü? Ama öldürüyor. Öldürmezse süründürüyor. İnanmıyorum diyorsanız, yazdıklarımı okuyun derim.

Aşk nasıl sadakati öldürür, önce ona bakalım:

Aşık olduğu kişiyle olan ilişkilerini geliştirmeye çalışanların böyle bir sorunu yok. Aşk nasılsa gelip geçici bir haldir. Kişi, bunun farkındaysa, hemen görevini yapıp, sonradan buharlaşacak olan o ilk çarpıntının yerine sevgiyi, saygıyı ve dostluğu koyuyor. Ama bunu yapamıyorsa veya bunu yapması gerektiğini farkında değilse ne oluyor?