bildirgec.org

yazmak hakkında tüm yazılar

Yazın Üzerine Bir Yazı

NorthernD | 13 February 2007 21:30

Konusu ne olursa olsun, ister fiziğin yeni kuramlarından bahsetsin, ister bir laz yemeği tarifi verecek olsun, bir yazıya giriş her zaman zordur, hatta en zorudur. Çünkü başta okuyucuyu ele alamazsanız, zaten okumaya isteksiz bir çağın evlatları olanlar derhal sıkılacak ve sizin özene bezene yazdığınız yazıyı baştan terk edip gideceklerdir.

Diyecektik ki birden düşündük, bir yemek tarifi yazısında okuyucu nasıl kaybedebilirsiniz ki, değil mi? Yani bütün her şeyini hazırlayıp, tam tekmil yemek yapmaya hazır birisini gözünüzün önüne getirin. Tam iki cümle okumuş, diyelim ki yumurtaları kırıp unu eklemiş, sonra bir de bakıyor ki yazı hiç de ilgi çekici bir şekilde yazılmamış! Okumayı da yemek yapmayı da yarıda kesip televizyon mu izlemeye gidiyor? Mantıksız geldi değil mi? Ehm, gelmeyebilir, dünyada bir yemek tarifini bile rezil edebilecek yetenekler vardır ama anlatmaya çalıştığımız bu değil. Şu. Demek ki neymiş, bir yazıya başlarken sırf okuyucunun ilgisini çekeceğim diye aklına geleni yazmayacakmışsın, yoksa saçmalayabilirmişsin. Yazıya giriş zor işmiş, hafife almaya gelmezmiş. Hmm, biraz karışık oldu herhalde. İroni dedikleri bu muydu acaba, yoksa bir taşla iki kuş mu oluyor bu bilmeden yaptığımız…

Bir ben var bende, benden içeri

| 24 January 2007 02:57

......
……

Birşeyler yazmaya ilk defa 13-14 yaşlarımda, “merhaba, ben şuyum, yaşım şu…” tadında günlük ismi altında bir defterle başladım. Ne kadar da büyük bir hevesle almıştım. Yanında da bir dünya janjanlı kalem… O zamanlar farklı birşeydi benim için günlük olayı. Muhtemelen günün bitiminde, özenle, içine hiç bir his katıştırmadan bir kaç tümce yazardım o günkü yaptıklarıma dair. Belirttiğim gibi o zaman başka birşeydi benim için yazmak. Belli bir saatte, bir hayır işiymişçesine, gönüllü olarak çalıştığım bir görev misali. Böylelikle tam bir defter doldurdum. İkinci bir deftere başladığımda, gönlümce işleyebileceğim yepyeni bir hayat vardı karşımda. Cahil cesur olurmuş. Hiç korkutmamıştı yeni yaşamım beni, derinliklerini hiç tanımamış bilmemiş olsam da. O mu beni işleyecekti, ben mi onu işleyip benim hayatım yapacaktım? Hiç birşey bilmeden, tanımadan, sormadan karar vermiştim. Ve aradan sonunda tam tamına dört sene geçti. Ben ben miyim diye soracak olursam kendime, ben aynı ben değilim. Aynaya her bakışımda eskiden yansıyan görüntüyü özlemle hatırlayan bir ben var simdi. Gözlerinin saçtığı anlamı ne yazık ki görmek istemeyen bir ben. Pişmanlık! Ondan kaçan, ondan kaçtığı gibi bir çok şeyden de arkasına bakmak istemeyerek kaçan ve “Hatırlamıyorum… Gözlerimdeki o ışığı bastıran, o anlamın altında yüklü olan acıyı, korkuyu hatırlayamıyorum” sözleri ardına sığınan bir ben. 5 günlük doldurdum böyle böyle derken. Artık bıraktım, günlük sayfalarından bıktım. Aklıma eserse karalıyorum yine birşeyler , adı günlük değil ama. Şimdilerde yazmak bir tutku benim icin. Lanet olsun… Beceremiyorum bu işi. Ama yazamasam da yazmak istiyorum. Saçmalasamda, olmasa da, yırtıp atsam da kusuna kadar yazmak istiyorummmmmm…

İsminizi Çikolata İle Yazın

hypn0s | 12 January 2007 10:56

İsmimizi kan ile yazan site, ninjaya yazdıran site ve bunlar gibilerden sonra şimdide çikolata ile yazan bir site. ne işinize yarar bilmiyorum fakat belki kullananlar vardır. şuradan ulaşabilirsinz

irvin yalom ve ben

grip | 20 September 2006 11:35

irvin yalom’un kitaplarını çok seviyorum.ilk okuduğum kitabı nietzsche ağladığında idi. sonra divan’ı okudum. o zamana kadar hiç psikiyatriste gitmemiştim. daha sonra yaşadığım sorunlardan dolayı gitmeye başladım. o sıralarda her gün biraz daha yakın’ı okudum. psikiyatrist ve yazar tutulmasına yakalanmış bir genç kızın görüşmelerini ayrı ayrı kaydetmesini anlatan bir kitaptı.bana çok iyi gelmişti. çünkü benim de yaşamdaki en büyük tutkum yazmaktı…ve psikiyatristimin bana, yazdıklarını bana getirir misin diye sorması beni yaşama yeniden bağlamıştı. daha sonra bağışlanan terapiyi ve son olarak bugünü yaşama arzusunu okudum. bugünü yaşama arzusunda ölümcül bir hastalığa yakalanan psikiyatristin, insanların hayatlarında ne kadar etkili olabildim düşüncesiyle eski bir hastasını aramasıyla başlar. eski hastası kendini schopenhauer’ın düşünceleriyle iyileştirdiğini iddia etmektedir ve felsefi danışman olmak istemektedir. bunun üzerine psikiyatrist eski hastasını grup tedavisine katılmayı teklif eder.eski hasta da psikiyatriste schopenhauer’u öğretecektir. okuduğumda çok etkilenmiştim ve psikiyatristime bu kitaptan bahsetmiş, ben de felsefi danışman olacağım demiştim. o da ben de ozaman sana gelirim demişti:)

suya yazdım aşkımı

emsvizyon | 25 July 2006 22:39

Seni Seviyorum un
Seni Seviyorum un “S”si : )

belki mutluluğun resmini çizemiyor olabilirsiniz. ama bu, sevgilinizin ismini suya yazamayacağınız anlamına gelmez
ah şu japonlar,biraz huzur verin be kardeşim…

Kalemin Son Hali

zabun | 03 July 2006 15:01

Yoropen denilen yeni kalem tasarımı ile sıradan kalemlerle yaşanan tipik sorunları ortadan kaldırabileceği düşünülüyor.

1- El kaslarında yorgunluk :
sıradan kalemlerin parmak desteği olmadığı için kalemi tutmak için harcanan güç ve gerinimden dolayı uzun yazım sürelerinden sonra ağrıya sebebiyet verebilir.

2- Kötü duruş şekli :
yazı yazarken özellikle çocuklar yazdıklarını görebilmek için kafalarını öne eğerler, bu boyundaki ve omurgadaki ek gerilim ağrıya sebebiyet verebilir.

Neden yazıyorsunuz?

| 29 April 2006 14:30

neden blogluyorsunuz?

(kişisel bloglardan bahsediyorum, bildirgeç gibi topluluklardan değil.)

  • kalem&defter ikilisiyle günlük tutmak zor geldiği için mi?
  • birilerinin sizden haberdar olmasını istediğiniz için mi?
  • popüler olduğu için mi?
  • okunmak için mi?
  • dünyanın en dertli insanın kendiniz olduğunu düşünüp içinizdeki “o büyük acıyı” kağıda dökmek için mi?
  • aslında tüm dünyanın gözünün önünde olduğu halde, hiçkimsenin görmediği bir yerde, özgürce, dilediğinizi söyleyebildiğiniz için mi?
  • AdSense ile parayı kırmayı düşündüğünüz için mi?
  • ‘yazmaya başlamak için iyi bir adım olur’ düşüncesiyle mi?
  • yazdıklarınızı başka bir şekilde insanlara ulaştıramadığınız için mi?

vb.

Neden yazıyorsunuz?

bazen

frsn_carmela | 07 March 2006 14:07

bazen kendim dahil dünya üzerindeki hiç bi varlığı anlamaıyorum.yani ey insanoğlu nası olurda bi kaç saniye içinde bu kadar şeyi düşünür ve hiç bi şeyi bilemezin…madem düşünüyon öyleyse anlat ve anlıyım… bunu son araştırma ödevimi yapmaya çalışırken sayın hocalarıma ithaf eiyorum.. ve aşk… allahım mideme kramplar sokan yüce duygu kalbimi kutuplarda bırakan beni yakan aşk… e hadi nerdesin uzakta filmler palavra kim inanırki… yazmak ve kusmak ;yazmak ve ağlamak;yazma ve bağırmak;yazmak ve gülmek;yazmak ve falan filan… hepsini yapmak istiyorum ben harflaerin kzıyım… galiba kendimi daha mutlu hissediyorum…