Konusu ne olursa olsun, ister fiziğin yeni kuramlarından bahsetsin, ister bir laz yemeği tarifi verecek olsun, bir yazıya giriş her zaman zordur, hatta en zorudur. Çünkü başta okuyucuyu ele alamazsanız, zaten okumaya isteksiz bir çağın evlatları olanlar derhal sıkılacak ve sizin özene bezene yazdığınız yazıyı baştan terk edip gideceklerdir.
Diyecektik ki birden düşündük, bir yemek tarifi yazısında okuyucu nasıl kaybedebilirsiniz ki, değil mi? Yani bütün her şeyini hazırlayıp, tam tekmil yemek yapmaya hazır birisini gözünüzün önüne getirin. Tam iki cümle okumuş, diyelim ki yumurtaları kırıp unu eklemiş, sonra bir de bakıyor ki yazı hiç de ilgi çekici bir şekilde yazılmamış! Okumayı da yemek yapmayı da yarıda kesip televizyon mu izlemeye gidiyor? Mantıksız geldi değil mi? Ehm, gelmeyebilir, dünyada bir yemek tarifini bile rezil edebilecek yetenekler vardır ama anlatmaya çalıştığımız bu değil. Şu. Demek ki neymiş, bir yazıya başlarken sırf okuyucunun ilgisini çekeceğim diye aklına geleni yazmayacakmışsın, yoksa saçmalayabilirmişsin. Yazıya giriş zor işmiş, hafife almaya gelmezmiş. Hmm, biraz karışık oldu herhalde. İroni dedikleri bu muydu acaba, yoksa bir taşla iki kuş mu oluyor bu bilmeden yaptığımız…