irvin yalom’un kitaplarını çok seviyorum.ilk okuduğum kitabı nietzsche ağladığında idi. sonra divan’ı okudum. o zamana kadar hiç psikiyatriste gitmemiştim. daha sonra yaşadığım sorunlardan dolayı gitmeye başladım. o sıralarda her gün biraz daha yakın’ı okudum. psikiyatrist ve yazar tutulmasına yakalanmış bir genç kızın görüşmelerini ayrı ayrı kaydetmesini anlatan bir kitaptı.bana çok iyi gelmişti. çünkü benim de yaşamdaki en büyük tutkum yazmaktı…ve psikiyatristimin bana, yazdıklarını bana getirir misin diye sorması beni yaşama yeniden bağlamıştı. daha sonra bağışlanan terapiyi ve son olarak bugünü yaşama arzusunu okudum. bugünü yaşama arzusunda ölümcül bir hastalığa yakalanan psikiyatristin, insanların hayatlarında ne kadar etkili olabildim düşüncesiyle eski bir hastasını aramasıyla başlar. eski hastası kendini schopenhauer’ın düşünceleriyle iyileştirdiğini iddia etmektedir ve felsefi danışman olmak istemektedir. bunun üzerine psikiyatrist eski hastasını grup tedavisine katılmayı teklif eder.eski hasta da psikiyatriste schopenhauer’u öğretecektir. okuduğumda çok etkilenmiştim ve psikiyatristime bu kitaptan bahsetmiş, ben de felsefi danışman olacağım demiştim. o da ben de ozaman sana gelirim demişti:)