bildirgec.org

yağmur hakkında tüm yazılar

Susuzluk herşeydir,imaj hiçbirşey

kalamara | 21 August 2007 09:55

Bilindiği üzere 2 aydır Türkiye’nin Ankara’sından Edirne’sine devam eden susuzluk hepimizi olumsuz etkilemiş durumda.Bu durumdan kurtulmak için yağmur duaları , mevsim değişikliği yaratmak için yapılması düşünülen ( Bir Profesörün geçenlerde yaptığı açıklamada suni yağmur yağdırma olayından bahsetmesi) farklı uygulamalar vb. çözüm önerileri arasında olabilir.
Olayın aslında (madalyonun ters yüzü) diğer tarafından bakarsak susuzuğun çok nedeni var:Örneğin fosil yakıtların çoğalması nedeniyle Dünya üzerinde meydana gelen mevsim değişiklikleri ( Yağmurun hiç yağmaması veya buzulların hızla erimeye başlaması gibi..),insanların suyu düşüncesizce kullanması ve bir yığın sebep….
Su tasarruflu kullanılırsa sorun bir nebze olsun çözülür.Ancak gelecek nesillerin çok iyi eğitilmesi gerekir bu konularda. Bence EKOLOJİ İlköğretim okulları 1. sınıfından itibaren ders olarak okutulmalı ve içeriğinde çevre koruma ( Doğanın korunması,suyun tasarruflu kullanıması,tüm canlıların yaşamlarını koruması için yardım edilmesi gerekliliği )uygulamalı olarak anlatılmalıdır.

OKULUMA-DOKUNMA

iLLERiN HANi | 03 August 2007 11:34

Daha once gondermek istedigim daha sonra suresinin doldugunu sanma gafletine dustugum bir kampanyadan bahsetmek istiyorum sevgili hafif-ci-ler…
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi, bulunduğu arazinin değere Binmesinden dolayı (dometes-biber-patlican ekerler artik yada sarimsaklayiptami rant yaparlar yoksa sarimsaklamayiptami rant yaparlara girmeyecegim) Altı Nokta Körler Rehabilitasyon Merkezi’ni kapatacak.
okulumadokunmasizlerden de gelecek desteği bekliyor
1-2 dk’nizi ayirmaniz bircok insanin yararina dokunabilir…

Maki -lik.

ma chahell | 29 July 2007 18:03

Küçük ve şirin bir dere vardı.

Dağların arasında, denizden yüksekte, tek amacı; taşların kenarından akan, ağaçların yapraklarından damlayan yada hafif meyil eşliğinde yumuşak toprakta oluşturduğu küçük kanallardan sızma yapan yağmur suyunu bünyesinde toplayıp, kendisinden bir büyük sınıflandırmayla tanımlanan akarsuya ulaştırmak olan küçük ve şirin bir dere.

Arada bir yerde…

Kendisini oluşturan eş-değer hareketlenmelerin, kendisini oluşturduğu şekilde, O da kendisiyle eşdeğer hareketlenmeler (diğer dereler)le birlikte, kendisinin bir üst modelini oluşturuyordu.
Evet. Kendi kendisini üreten bir rutinin parçası idi.
Arada bir yerde.

5 günlük hava durumu ölçer

zlo | 20 June 2007 01:52

5 günlük hava durumu ölçer…
nerde olduğunu otomotik olarak algılıyor
verileri accuweather.com dan alıyor
Wireless baglantı sistemi kullanıyor
4″ x 4″ lcd ekranı var
2 AA pil ile 4 ay çalışıyor

detaylı bilgi;
burdan

kaynak;
burdan

şenlik sonrası melankoli

kizil otesi | 30 May 2007 10:45

Evet son 2 günü burada da bahar şenliğinin,bugünde hava kapalı hafifte yağmur atıştırdı eminim herkes kaçışmıştır.Şenlik,şenlik havasında geçmemiştir mevsimlerde değişti onunda ayrı azizliğini yaşıyoruz ;bir yanıyoruz sıcaktan bir yağmur yağıyor ıslanıp kaçışıyoruz. Ne iş anlamadım;Hey Allahım işler bozuk heralde sona yaklaşıyoruz diye düşündürüyor beni topluca dünya olarak :/ Neyse ya, bir dinginlik sardı bak beni şimdi,aslında bu yağmurda ıslanmakta ayrı bir güzellik tabi ıslandıktan sonra direk eve gitmek şartı ile,o halde kimseye görünmek istemem lakin üstüm başım ıslak;saçlar keza öle ve makyajım akmışken hiçte güzel bir görüntü sergilemem insanlara karşı.=)Zaten yağmurdan sonra eve gidip bir güzel neskafeyi yudumlaması lazım malum kişinin,yağmurun üstüne bırakmış olduğu hoş duygudan bir an önce kurtulmamak mümkünse o hissi uzatabilmek için inceden sakin bir müzik eşliğinde elinde kahvenle manzaraya karşı oturup yudumlayacaksın hayatı,gözünün önünden hayatın beklentilerin,umutsuzlukların,mutsuzlukların gelip geçecek sonra insan oğlunun ne kadar doyumsuz olduğunu ve nankör olduğunu anlayıp kendine söyleneceksin sonra neden böle yaratıldığını düşüneceksin ama işte böle gelmiş böle gider deyip “Büyük sona” daha ne kadar kaldı acaba diye hesaplamaya başlayacaksın,gelip geçmiş olan tam 22 yıl var kocaman bir 22 yıl hiç kolay değil ama gelmiş ve geçmiş…Oysa nasılda teker teker ve yavaş yavaş ilerliyor geriye baktığında da ne kadar uzak görünüyor diye hayatı da suçlarsın sana kötü bi plan hazırladığını düşünerek,yolculuk nereye? daha ne kadar ilerleyeceğim diye ilerlerken tabi daha ne kadar acı çekeceğini de düşünürsün sonra nasıl bir ölümün seni beklediğini,hani sende bilirsin internette nasıl öleceğimizi bize bir nevi söylemeye çalışan testler var ya aynı onlar gibi,acaba kalp krizinden mi dersin sonra geçmişteki ölümlerini hatırlayıp,yok yok benimde sonum kanser dersin nede olsa genetik bir sorun bu,babadan oğula geçer yada babadan kıza da geçer mi? diyede düşünürsün,bu cinsiyet farkı etkiler mi acaba diye saçma sapanda düşündürür bu illet,boğazında bişeyler takılır tükürüğünü bile yutkunamazsın.İnsanın birden içini bir sıkıntı basar nefes alırsın ama aldığını farketmessin giden herkesin ardından nasıl hayat devam ettiyse,sende ölsen aynı şekilde öyle devam edileceği bilinci uyanır,peki bu bilinç bencilce değil midir?Peki neden ölüyoruz diye düşünmeye başlarız,ölmesek,hiç bir insan ölemese diye düşünmeye başlarıs sonra İstanbul’un o en kabalalık caddesi beynimize şimşek gibi çakar,karınca gibi insanlar bir yerlere yetişmeye çalışarak hızlıca farklı yönlere ilerlediklerini izlerken buluruz kendimizi,,,bu kadar insan nereye gidiyor niye gidiyor?Hepsinin bir ailesi olduğunu düşünürsek ne kadar da fazla insan var diyerek birden bu insan yoğunluğunu tabiki dünyanın kaldıramayacağını anlayarak dünyanın işleyişine hak veririz,evet elbette bir dönüşüm olmalıydı birileri gidip birileri gelmeliydi bu döngü böle ilerlerdi ama daha az acı veren yada hiç vermeyen bir yöntem yok muydu bu döngünün devamını kılacak böyle mi olmak zorunda?Hiç gelme eğer gideceksen demiş şarkı sözünde solistin biri,ürkek buz tanesi zamanın gelince eriyeceksen gelme demiş…Haklı mı peki evet eğer yok olucaksak zamanı gelince, demek ki aslında acı veren hayat değil,zaman!Geçmesin zaman,eskitmesin bizi diye içimizden geçiririz bu sefer zamana söveriz,peki bu sefer zaman geçmese ne olur?İyi kötü yaşadıklarımız tekrar aklımıza gelir,kötü şeyleri yaşamak istemeğimiz için yaşadığımız iyi şeylerden de olacağımız durumunu idrak edince onları feda edip etmeme kişinin kendi bünyesiyle alıp vereceği bir durumdur eğer şahsi konuşucaksak kötü şeyler olsa da güzel şeylere ulaşmak için kötülere katlanmak gerektiğini düşünür,yüzümde “benim hala umudum var” ifadesi yaratmaya çalışırım,bir yandan da Emmiliana Torrini’nin What’s the problem? I don’t know deyip dead things,sad things have to happen sometimes şarkısını dinleyerek kendimi buna inandırmaya çalışırım,adeta şarkı beni motive edilmek için yazılmış olduğunu düşünüp yüzümde oluşan “ne hissedeceğini bilemeyen” bi ifadeyle pencereyi açarım ve gözlerimi kapatıp yüzüme yağmur sonrası serin havanın yüzüme çarpmasını beklerim bir yandan da toprak kokusunu içime çekerim,o esnada insan ne düşünür?Huzur…huzurun tanımı yapılamaz o böyle bir histir,dolayısıyla onu anlatmaya başlamadan sevdiğim bir şarkıyı mırıldanıcam ve omzumda bir el hissedince aniden gözlerimi açıcam ve gerçek dünyaya hoşgeldin diyen bakışlarıyla arkadaşım elinde başka bir bardak neskafeyle beni karşılayacak,yada bana öyle geliyor…