bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Yüzük

YaMTaR | 19 July 2008 10:00

Yüzük
Yüzük

“Oh be! Sonunda işim bitti, artık eve gidebilirim” dedi. İş arkadaşlarına iyi akşamlar deyip aceleyle çıktı. Hatta arkasından arkadaşlarının bu ne acele arkandan atlı mı kovalıyor dediklerini bile duymadı. Acelesi yoktu aslında ama bir an önce evine gitmek istiyordu. Evde onu bekleyen karısını çok özlemişti. Koşar adımlarla durağa geldi. Ama duraktaki otobüse binebileceğini hiç sanmıyordu, durakta acayip sıra vardı. Hadi arkadaşlar son beş kişi, son üç kişi derken zar zor otobüse binebildi. Otobüse bindiği için Allah’a şükretti, parmağındaki yüzüğü öptü ve bir an önce evine varma isteğiyle yanıp tutuştu. İneceği durağa gelmeden orta kapıya ulaşamadı. “Lütfen düğmeye basabilir misiniz?” dedi ve biri yüzük asık bir şekilde düğmeye bastı. Otobüs durunca zar zor otobüsten indi ve koşarak evine geldi, zili çaldı. Kapıyı karısı açtı, sevinçle karısının boynuna atladı, seni çok seviyorum karıcığım dedi. Karısının elini tuttu, öpmek için havaya kaldırırken ne görsün, karısı yüzüğü yüzük parmağından çıkarmış, serçe parmağına takmıştı. Neden serçe parmağına taktın diye karısına bağırdı, çok sinirlenmişti. Yüzüğün yüzük parmağına takılması Eski Mısırlılardan kalma bir gelenekti, gerçi sonradan bilimsel olarak da ispatlandığını, o parmakta doğrudan kalple bağlantılı bir aşk damarı olduğunu duymuştu ama bu onun için önemli değildi. Önemli olan Mısırlılardan kalma bir gelenek olmasıydı. Mısır medeniyetine çok ilgi duyuyordu, keşke filmlerdeki gibi Mısır’daki amcamdan miras kalsa da oralara gidip görsem, gezsem oraları diye aklından geçirdi. Ama bu imkânsızdı çünkü ne parası vardı ne de Mısır da bir amcası. Bu hayalleri unutup tekrar karısına döndü, çünkü çok üzülmüştü. Mısır sevdasından başka tek sevdası vardı o da karısına duyduğu sevdaydı. “Niye yüzüğü serçe parmağına taktın” dedi. Karısı da “artık kilo aldım biraz, yüzük yüzük parmağımı sıkıyor” cevabını alınca “yarın hemen yüzüğü genişlettirelim tekrar yüzük parmağına tak, bir daha da hiç çıkarma” dedi. Karısı da tamam canım dediği an derin bir oh çekti ve Mısır hayallerine kaldığı yerden devam etti…

TÜRKİYE’DE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ ÜZERİNE…

mucizemsin | 18 July 2008 16:33

Tarihimizin çoğu döneminde; kadın, nüfus olarak ülkemizin neredeyse yarısından fazlasını (savaşlarda erkek nüfus kaybı nedeniyle) oluşturmasına rağmen çoğu zaman hiç yokmuş gibi muamele görmüştür. Atatürk’ün toplumsal reform çerçevesi içerisinde kadınlara birtakım haklar vermesiyle birlikte toplumda kadınlarda vardı ya! sesleri yükselmeye başladı. Fakat Atatürk’ün ardından bir arpa boyu dahi yol alamadığımızın farkındasınızdır umarım. Biz Türkler geçmişten getirdiğimiz yapımızın bir yansıması mıdır? bilinmez ama şu bir gerçek ki, erkek egemen bir toplumuz. Kadınların çoğunun da bu durumdan pek rahatsız olduğunu düşünmüyorum doğrusu. Hala kadınlarla ilgili konularda erkekler, ahkam kesiyor ve kadınlar adına karar veriyor, hatta lütuf da bile bulunabiliyorlar. Örneğin; Türkiye’nin uzunca bir süre gündemini meşgul eden “türban” konusunda bile bir tane kadın çıkıp konuşmadı. Çünkü mecliste konuşacak kadın yok! Kadınların bu konuda ne düşündüğü pek de umurunda olmayan siyasilerimiz komisyonlar kurdular (içinde bir tane kadın yok!), karar verdiler. Böylece bizim sadece başı türbanlı değil de, beyinleri de türbanlı olan kadınlarımız yine erkeklerin ego tatminine araç olmaktan öteye geçemedi.
Peki bu konuda hep erkekler mi suçlu? Bence hayır. Kadınların suçunun daha çok olduğunu düşünüyorum. Kadınların apolitik ve asosyal olarak yetiştirildiği doğru ama bunu aşmakta kadının elinde. Kadın kendini yetiştirmeli bence. Türkiye’nin sorunlarıyla ilgilenmeli, siyaset ve bilimle ilgili düşünmeli, okumalı, düşündüğünü söylemeli ve yazmalıdır.

Doğal gıdalar azalıyor!

AlperBlog | 18 July 2008 15:32

Tarlada yetişmiş ve son derece doğal görünen domatesler :)
Tarlada yetişmiş ve son derece doğal görünen domatesler 🙂

Bu konuyu yazmayı 4-5 gündür kafamda belirlemiştim.Dün tam yazacaktım ki kendimi hastanede buldum :). Sebebi ise kötü beslenmeydi.Dün yaşadığım o kötü tecrübemlede birkaç bilgi kattığım bu yazıya dikkat çekmenizi isterim.

Günümüzde aldığımız besinler, yediğimiz meyve ve sebzeler ne kadar sağlıklı?
Günümüzdeki meyve ve sebzelerin verimliliğini artırmak amacıyla bazı sentezlemeler yapılmakta ve bu sentezlemelerin bilinçsiz yapılması sonucunda hormonlu gıdalar oluşuyor.

Hormonlu Gıdaların zararları
Hormonlu gıdaların sık tüketilmesi sonucunda, vücuttaki hormon dengesi ve bağışıklık sistemi bozuluyor, ve hücreler zayıflayarak kanser riski çoğalıyor.

Hormonlu gıda nasıl anlaşılır?
Zamanında yetişmeyen gıdalara dikkat etmek ve her meyve ve sebzeyi mevsiminde yemek gerekiyor.

METALCİ KÖPEK

ufopilotu | 18 July 2008 13:15

http://video.eksenim.mynet.com/omrumu_7_bitirdiler/Metalci_Kopek_Cildirmis/163026/#