bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Başka türlü bir şey benim istediğim

fevkulbeser | 04 August 2008 17:40

Her sabah erkenden uyanıp ki genelde hangi sabah uyansam nedense erken uyandığımı hissederim, suyumu içip evimden çıkıp yemyeşil ovamda kahvaltımı yapıyorum. Sonra arkadaşlarımla evimizin önünde buluşup aynı tepeye çıkıp, geçecek olan treni izlemeye koyuluyoruz, yemeğimizi yemeye devam ederken…

Teemmül eyle!

Ajda’nın bacakları…

| 04 August 2008 16:34

Medya imparatoru Aydın Doğan, Türkiye’de en güçlü medya gurubunu elinde bulunduran kişi.
Doğan gurubuna ait Hürriyet, Türkiye’nin en çok alınan ve okunan gazetesi.
Okumaktan ve düşünmekten çabuk yorulan Türk milletinin…

Hürriyet gazetesi, Pazar günkü sayısında toplamda tam bir sayfasını Ajda Pekkan’ın bacaklarına ayırdı.
Bu bir sayfanın beşte biri, gazetenin en dikkat çeken yerinde; manşette, logonun üstündeydi.

Hürriyet, ülke gündemini belirlemede oldukça etkin.
Popüler kültürün kakalanmasında da oldukça verimli çalışmaları olduğunu söyleyebiliriz.

Artan Enerji Sorununa Alternatif Çözümler,İyi ve Kötü Yanları,Maliyetleri

Culture Orange | 04 August 2008 15:34

Malumunuz enerji sıkıntısı önümüzdeki yıllarda baş gösterecek sıkıntıların başında geliyor. Alternatif enerji kaynağı arayışlarıda hız kesmeden devam ediyor.

güneş ağacı
güneş ağacı

Resimde de görüldüğü gibi en azından sokak lambalarının elektrikleri bu alternatif enerji kaynaklarından karşılanabilir.
Gerek bürokratik engeller gerekse maddi yetersizlik tam tersi kulvarda koşsada yeni enerji kaynakları yavaş yavaş yayılmaktalar. Nükleer enerji biraz bireysel çözümden çıkıp kurumsallaşsa da Güneş ve rüzgardan elde edilen enerjiyi kullanılabilir hale getiren enerji sistemlerinin,iyi ve kötü yanlarını yazımızda bulabilirsiniz…

Kara Kaplı Defterim

Zeit geist | 04 August 2008 14:34

Zaman sadece akıp gitmez,saatlerin tutamayacağı hesaplanamaz değişim bizde.
Zaman sadece akıp gitmez,saatlerin tutamayacağı hesaplanamaz değişim bizde.

Kara kaplı defterim, yangınlarımda benimle yanan defterim. Unutulmuştun sen bu yeni yangına dek. Çok yangınlar geçirdik benim bedenimde. Sen karardın ben büyüdüm, sen nesnelerin sadakatiyle beni bekledin ben insanların çiğ sütüyle sana ihanet ettim. Değiştim. Bir yıl öncesinde sen mektuplarımın kağıdıydın, zarfına hiçbir zaman adres iliştirmediğim mektuplarımın. O mektuplardan geriye son mektubum kaldı, sahipsiz beklemekteymiş beni.

Kara kaplım, ona yeni sahipler bulacağız artık, adres iliştirmesek de okunacak sayfaların.

oran ne işe yarıyo???

koza 68 | 04 August 2008 13:51

neremin ne işe yarayacağını komşu kızdan öğrendim. o onüç ondört, ben sekiz yaşlarımdaydım. besleme kız bu konuda eylesine tecrübeliydi ki, bedenimin topografyasını çıkartmıştı adeta. dırıltılarla mırıltılarla örülmüş,ev gezmelerinde hemencecik bi köşeye çekilip,sorardım; pekiii şuram ne işe yarıyo, oram ne işe yarıyo, buram ne işe yarıyo ki??? besleme ne kadar hüsun perver ne kadar latif hali varsa hepsini sergiler, cihazatımı tanımam, hissedip bilmem, zevk edip tanımam içün aşırı gayret sarfederdi.. bazen de ben onun neresinin ne işe yaradığını sorardım; kazara açılmış beyaz bacağını işaret ederek ” bu yolun sonunda ne var ki ?” diye sorduğum zaman hoşnut olmaz ;oraların majino,zigfrid hatları gibi geçilmez olduğunu ima ederdi.
Baudelaire ” çocukça arzuların ta kendisi olan ay, yatağında uyuyan çocuğa baktı ve kendi kendine “bu çocuk hoşuma gidiyor” demiş. besleme de benim için haftanın birkaç günü doğan bir ay’dı. onun, ilerisi için maneviyyat terazime ayar vermesi bi yana safaperverliği ile dünyanın süslü bir menzil oduğunu işaret etmesi takdire şayandı. haliylen daha şiddetli muhabbet istiyoz ama nafile besmele, neresinin ne işe yaradığı hakkında tam malumat vermedi. eksik bilgi her zaman insanı zayiata uğratır, tahrip eder..misal; ortamektebin coğrafyacısı göt fethiyenin, her ders anlatışında ön sıralardan birine dayanıp, elindeki cetveli avret mahalline ittirmesine bir mana verememek gibi.
Yaz akşamları ispiro amcanın bostanından uçmaya başlayan ateş böcekleri ve yeni sulanmış toprağın kokusu komşu mutfaklardan yayılan patlıcan kokularına karışıp havaya yayıldığında, mahzunlaşıp hala neremin tam olarak ne işe yaradığını bilemediğim için alayacak hale gelirdim.
Beslemeye derin bi saygım vardı, eninde sonunda neresinin ne işe yaradığını sorup öğrenmem lazımdı. misal, bisiklete binmesini öğretirken sorup öğrenebilirdim. ama küçük bedenim bana göre kocaman olan o bedenin dötünü selenin üstünde sabitlemeye yetmiyor, bir o yana bir bu yana savrulan bedenini kontrol edemiyordum..hakiki niyetimi bilmediğinden düşüp, kalkma hallerinde denk gelen yerlerine ellememden bir vehme kapılmaması işime geliyordu..
Hırs,taleb ve muhabbet üçgeninde hissiyatım tamamen beslemenin bacak arasındaki o garip muammaya kitlenmişti. sanki orda duran şeyin sırrı hilkatini bilsem bütün kainat açılacaktı önüme.
açılması ne müşkil bir tılsımmış lan deyip, terk-i lezaiz etmekten çıkar yolum yoktu. zaten besleme de orasının ne işe yaradığını asla söylemedi.