bildirgec.org

İzmir’lilerin en azından bir kere gittiği yerden bahsedeceğiz. Ülkenin en güzel karadut şerbetini içebileceğiniz yerden. Labirent gibi sokaklarında kaybolmak eğer kalabalık değilse hoşunuza gidebilir. Kulak zarını zedelemeye yeminli tezgahtarların kolunuzdan tutup size iskender yetirtebildiği bir yer.
İhtiyacınız olmayan pantolonu aldırtabilen pazarlama tekniklerine sahip kemeraltı tezgahtarı aklınıza gelebilecek her ürünü işporta olarak satmaktadır. Son zamanlarda artan çin malı tezgahları dışında aslında ucuza aldığınız şeyler kalitelidir fakat eskidirler.

Artık sebillerinden su akmayan bir yer olma yolunda giden kemeraltında restorasyon çalışmaları yapılmakta. Pembeye bezenen elektrik trafoları, araba giremeyen girse de çıkamayan caddelerinin yer döşemeleri, sizi oradan eski bir konak aldırıp içine yerleştirebilirdi bir kaç yıl öncesine kadar zira artık oturulabilecek ev kalmadı.

sebil

http://iha.com.tr/haber/dunya/30971-H-4/50-bin-dolara-kopegini-klonlatti

http://www.mncvizyon.com/terminology/

http://www.extstay.com/

http://www.milliyet.com.tr/Yasam/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&Kategori=turkiye&ArticleID=975013&Date=05.08.2008&b=Genel Müdür Yardımcısı’ndan tuhaf açıklama&ver=1952

Yatıp kalkıp ergenekon manşetlerine maruz kaldığımız son 1 ayda her gün yeni bir “delil”,”sanık”,”tanık”,”madur” ortaya çıkıyor. Kocaman kocaman adamlar örgüt kurmuşlar onu bunu vurmuşlar sonra da yakalanmışlar. Kütüphane çıkartacak dosyalar. Yüzlerce resim onlarca video kanıt olarak yer buluyor ergenekon davasında. Her gün asıl sorulması gereken sorunun o değil bu olduğunu yazan gazetelerle dolu ortalık.

İşte dikkatimi çeken ve bu eylemleri yapanlarda vicdan varmış yahu dememe sebep olan anektod.

Nurettin Güven:ben Behçet Cantürk’ü alabilirim.
Hemde tereyağından kıl çeker gibi.
Tarık Ümit:Ben bunların şoförlerine acıyorum.

http://www.mikro-pc.com/internet/weblebi/

http://www.yasamdersleri.com/yazi.asp?id=3007

En güzel yokluğumsun sen. Yok olmak, hiç bu kadar güzel olmamıştır.

Geçmişimde, en vahşi yokluklarla denenmiştim. Bir bilsen, kaç kez kangren oldu yüreğim. Kaç kez yüreğimi kestim. Sanırım , yok oluşlarım, en çok, çıkışı bulunmayan labirentlere benzetilebilirdi.

Dar dönemeçlerde akrepleri kovaladım. Her akrep öldü, akıttı zehrini. Onlarla beslendim.
Bir insan sığmaz koridorları, yılanlarla sürünerek geçtim. Her parçam ayrı ayrı yutuldu. Yılan bile kangren yüreğimi yuttuğu gibi kustu.
Tünellerde atmacalar olurdu. Atmacalar tepemde yuva kurdu. Sakallı akbabalar, atmacalarla saçlarımdan kayalara vurdu. İliğimi kuruttu.

Almanya’da bir ayakkabı firması Nat-2 adlı yeni ve ilginç tasarımlarıyla ayakkabı dünyasına yeni bir boyut kazandırdılar.Nat-2 adlı bu tasarımlar dış görünüşleriyle Converse‘in çok beğenilen modellerinden esinlenilmişe benziyor ama Nat-2’yi diğer ayakkabılardan ayıran en önemli özellik istediğiniz zaman ayakkabının üstünü çıkararak ayağınıza hava aldırabilmeniz. Yani istediğiniz zaman ayakkabınızı sandalete dönüştürüp ayakkabınızın üstünü çantanıza koyabilirsiniz.
Bu yeni tasarımın videosunu görmek için tıklayınız.