bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Yalnızlık

eulogy | 17 August 2008 10:39

Yalnızlık herkesin belli dönemlerde yaşadığı; kimine göre huzurun kaynağı, kimine göre ise mutsuzluğun sebebi olarak nitelendirilen durumdur. Kimimiz bu durumdan şikayet eder, kimimiz de yalnızlığından -her ne kadar şikayet ediyormuş gibi görünsek de- övünerek bahsederiz. Kimileri ise kendi içlerinde çelişirler. Aslında bu; çelişkiden ziyade, insanların ruh hallerine bağlı olarak isteklerinin değişkenlik göstermesidir. Bence çoğu insan, bu tarz derin duygulara sahip isteklerine uyarak kesin konuşmaktan kendilerini alamazlar. Şikâyet etme ve övünmenin ana kaynağı da budur. Benim de herkes gibi yaşadığım yalnızlıkların -yalnızlığı çoğul kullanmak biraz ironik kaçtı ama- şikayetsiz ve övgüsüz tanımını aşağıdaki dizelerde yapmaya çalıştım…

Zaman su gibi…

PAUQYLN | 17 August 2008 09:46

Erman Toroğlu’nu bazı özelliklerinden dolayı beğenirdim. Son resmini gördüğümde ne kadar yaşlanmış olduğunu görmek beni üzdü. Zaman nasıl da su gibi akıp gidiyor.
Yaşlansa da hala yakışıklı ama bir sohbet sırasında diyor ki “bayanlar maçlara gelirse küfürler azalmaz, bayanlar da küfür etmeye başlar”
Bu sözlerine de katılmıyorum. Katıldığımız ortam neresi olursa olsun, insan neyse her zaman aynı çizgisini korur. Maç izlerken yanımdakiler küfür ediyor diye ben küfür etmem ve böyle olacağına da hiç inanamam.
Erman Bey böyle birkaç örnek görmüş olabilir ama bunu genellemek doğru olmaz diye düşünüyorum.

Bugün mü doğdum?

| 17 August 2008 09:41

Kimliğim bugün doğduğumu söylüyor bana. Önce bankalar iyi ki doğdun mesajları çekti. Sonra dostlarım aradı.Eş,dost aramakta hala.

Anama sorduğumda kar yağdığını söylerdi.

– Güzel anam de bana, ne zaman doğdum ben?
– Kar vardı oğlum her tarafta.
– Ana ağustos yazıyor kimlikte ne karı bu?
– Ben bilmem ağustos falan kar yağıyordu.

Ana bu, ondan daha iyi kim bilecek ne zaman doğduğumu. Hatırlasam sormazdım.Güzel anam sen öyle diyorsan öyledir.Sen varsan işin içinde ağustosta kıyamet kopsa ne yazar.

– Kar vardı hatta.Dursun annen (amcamın hanımı) öldükten bir hafta sonra doğsun sen.
– Dursun annem ne zaman öldü ?
– Bilmiyorum oğul kar vardı ama.
– E güzel anam kızılmıyor ki sana.

Bilardo

| 17 August 2008 09:37

http://www.sotecafe.8m.com/catalog.html

Hoşça kal diyemedim…

gullpasha | 16 August 2008 12:26

“Dön” diyememek mi beyazdı…
“Dön” diyememek mi beyazdı…

Tam yedi seneydi,
sesine duymayalı,
tenini koklamayalı eriyen zaman.

İçimi sızlatan o ahizenin ucundaydı,
titrek dudakların.

Yakındın aslında,
bir fısıltı kadar uzağımdaydın tam da…

“Hoşça kal” diyememek siyah mıydı,
Yoksa,
“Dön” diyememek mi beyazdı…

Ağladım, dudakların susunca…

Atatürk Gelse Onu da mı Almayacaksınız?

juki | 16 August 2008 09:26

Atatürk, eşiyle birlikte.
Atatürk, eşiyle birlikte.
Atatürk'ün annesi de başörtüsü takardı.
Atatürk’ün annesi de başörtüsü takardı.

Türkiye’de birçok anlamsızca yasak varlığını hala daha sürdürmekte. Bunlardan en saçma, en kendiyle çelişen, en bağnazcası şüphesiz ki başörtüsü yasağıdır. Bu yasağı başlatan ve destekleyenlerin Atatürkçü ve laik olduklarını söylemeleri ise çok gülünç bir durum. Bu kimseler acaba başörtüsü yasağına destek vererek o yüce kumandanın yolundan gittiklerini mi sanıyorlar?

VIP Cami

Asturias | 16 August 2008 09:26

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9657553.asp?gid=229&sz=38969

iç ses

astral | 15 August 2008 20:19

Düşünüyorum, düşündüğümü belli etmiyorum. Hala herkeste, her ‘özel anım’da ‘o’nu düşünüyorum. ‘o’nu düşünüyorum. Sadece onu.

Yemin ettim, sevgisizlikten öleceğimi bilsem, aramayacağım. Ölüme, ızdıraba razıyım. Aramak yok. O arasa, dönmek yok. Karar aldım. Sadık kaldım kararıma.

Ama şunu isterdim: arasın, koşsun peşimden, hediyeler yollasın, yollarıma çıksın; ‘Bitemez!!!’ desin. İsyan etsin. Piskopatı oynasın, sorun değildi. Hala seviyor muyum? Seviyorum.

Onca, ‘yapılmaması gereken şekilde davranış’tan sonra seviyor muyum? SEVİYORUM. Kabul. Dönmem lakin.