bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Nerde O Eski Bayramlar ?

Ertugrul1986 | 29 September 2008 13:07

Bu sözü söyleyebilecek yaşta değilim ama yine de yaşadığım bayramlar günden güne eriyor.Peki neydi arada ki fark ? Bayram Namazı,Akraba Ziyaretleri,Gelen Misafirlere şeker dağıtma,Hep beraber yapılan kahvaltılar,Şeker ve Bayram Harçlığı için kapınıza gelen çocuklar,Elinizi öptüğünde bayram harçlığı verdiğiniz çocuklar…Ben bunları hala görüyorum diyebilirsiniz.Yalnız şöyle bir 3-5 sene öncesi ile karşılaştığınızda bunların yarı yarıya indiğini göreceksiniz.Şöyle bir aklımızda canlandıralım.Ben Bayram Namazlarına gittiğimde bırakın içeride yer bulamamayı dışarıda kılmak için altımıza serecek sedir bulamazdım.Yağmurlu olduğu halde o soğukta montumu çıkartıp seccade niyetine kullanırdım.Çoğu kişi yapardı bunu.Şimdi göreniniz var mı ? Camilerde çok rahat yer bulmak mümkün. Yine 3-5 sene önce ziyarete giderdik büyüklerimizin yanına herşey o kadar değişti ki önce büyüklerimiz büyük olduğunu unuttu bizde ziyaret edecek büyümüğüz yok dedik oturtuk.Az çok vardır yine gittiğimiz yerler ama eskiye göre oranla bunu görebileniniz var mı ? Gelen Misafirlerimize şeker ikram edip kolonya dökerdik ellerine şimdi ise bi sehpanın üzerinde duruyor istersen al teklif var ısrar yok usulü…Hep beraber kahvaltılar yapardık toplanıp bu adetimiz diğerlerine göre durumu daha iyi..1 yada 2 kişi eksik olur ama yinede tehlikede…Ya kapınıza gelen çocuklar onlar eskisi kadar sık geliyor mu ? Niye gelsin ki önceden en azından 2 şeker verilirdi şimdi ise kapılar hiç açılmıyor…Elinizi öpen çocuklara hala harçlık veriyormusunuz.Kısmen evet.Bu adetimizde diğerlerine göre iyi…Ama yinede tehlikede.Gördüğünüz gibi bunları kafamızda canlandırdığımızda soruyormuyuz adetlerimiz mi değişti yoks biz mi ? Bir Reklam filminde ” Nerde o eski bayramlar şimdikiler çok daha iyi ” denilmesi gibi.Kimi kandırıyoruz ? Sadece kendimizi……

Hallac-ı Mansur ve Ene’l Hak

Redingot | 29 September 2008 09:56

Hallac-ı Mansur 858 yılında Tur şehrinde doğmuş, 857-922 yılları arasında yaşamış, İran’lı, sufi bir yazardır. Çok fazla pamuğu çok kısa sürede atabildiğini gören kişilerce kendisine Hallac (pamuk atan) lakabı verildiği rivayet edilmektedir. Tam adı Ebu el-Muğiz el-Hüseyn ibn Mansur el-Hallac’tır. Halk arasında ona Hallac-ı Mansur veya Hasin (Hüseyin) Mansur Hallac denilmiştir.

Genç yaşta Kur’an’ı ezberlemiş ve evlendikten sonra Hac ziyaretinde bulunmuştur. Abbasi hakimiyetinde olan Bağdat‘ta yaşamıştır. Hocası Cüneyd-i Bağdadi‘dir ve Hallac-ı Mansur‘un yaşantısında onun büyük etkileri olmuştur.

Hallac-ı Mansur, Al Hallaj - bir tasviri (resim)
Hallac-ı Mansur, Al Hallaj – bir tasviri (resim)

ışık işçileri

| 29 September 2008 09:48

http://transbeacon.lightworker.com/turkish_translations.html

ŞARKILAR ve DAHASI

adoxxoda | 29 September 2008 09:48

Çoğu şarkılar vardır acımızda, hüznümüzde, mutluluğumuzda kısacası her türlü ruh halimizde dinlediğimiz.Yeri gelince bizi ağlatan şarkılar vardır.Ta en başından ufacık bir çocukken ninni olarak girer hayatımıza daha hiç bir şeyi anlamadan uyutur bizi.Kimi yaşanmış hikayelerden bahseder kimiyse yazan kişinin içine sıkışmış duıygulardan.
Hangimizin yok ki bi ayrılık şarkısı ya da bir sevda şarkısı bu şarkı bizim olsun kelimesi kaç aşkta hüküm sürmüştür bilinmez.Ama şu da bir gerçekki ne tarz olursa ne tür olursa herkesin dinlediği bir şeyler var.Aşka ayrılığa gelince Sezen gelir aklıma o kelimelerinin içindeki hüznü iyi anlatır dokur onu ilmik ilmik notalara sonra kulağımızdan girip kalbimize yönlendirir.Gerçi benim öyle şu tarz ları dinlerim şu tarzları dinlemem diye bi ayrımım yok.Yeterki kulağıma hoş gelsin tarzı önemli değil.Zaten çoğu zaman değişiklik gösterir.İçinde olduğum ruh haline göre değişir dinlediklerim. Anltamayı sevdiğim kadar dinlemeyedi seven bir insanımdır.Amatör olarakta yaptığım bir kaç şarkımda var.Her insanın içinde bir sanatçı vardır.Hangimiz yazmadı ki bir dörtlük yada ufak bir söz.Herşey olabilir her şey insan yaşadıkça kabarır içindekiler.Ya dile gelir söz olur ya da ele gelir yazı olur.Konu biraz dağıldı gerçi şarkıdan girip kişiye yöneldim.Böyle olsun belli bir şeyde hüküm kılmasın yazı elime geldi yazı oldu.Şarkılar güzeldir Türk Sanat Müsikisine bence hakkettiği değeri vermiyoruz.O kadar güzel eski şarkılarımız varki anlatamam.Gerçi bu benim görüşüm kimseye zorla bir şey yaptıramazsın.Ama dinlesek dinlemeye çalışsak gerçekten süper.Elektronik müzikler dım tıslı parçalar falan derken kopmanın gereği yok.Onlarıda dinlemeyin demiyorum onlarıda dinleyin.Ama Türk Sanat Musikisine hak ettiği değeride verelim tamamen yalın ve saf.Herkes Zeki Müren,Müzeyen Senar ve Emel Sayını tanır tanımayan yoktur dimi ama tek o değilki,Suat Sayın,Belkıs Özener,Munir Nurettin Selçuk,Saadettin Kaynak daha ismini yazmadığım niceleri birde son zamanda Umut Akyürek.Umut Akyürekin söylediği “O dudaklar yine bülbülleşiyor” adlı bir parça vra böylemi yorumlanır tek kelimeyle süper.Siz yinede ne yapmak istiyorsanız onu yapın ben sadece belirttim.Şarkılar güzeldir.Şarkılar duygu yüklüdür.Bir şarkı herkese farklı gelebilir işte güzelliğide burda.Şarkıların size hep mutluğu hatırlatması dileğiyle.

Belli Belirsiz Düşüyorsun İçime, Canım Çok Yanıyor O Vakitlerde

oyuncuhandan | 29 September 2008 09:48

Belli değil nereden geldiğin ve nereye gittiğin. Ben yolunda uğradığım bir duraktan ibaretim. Üstelik senin yaptığın hiçbir şey yok böyle olması için. Hepsini ben gözlerine bakarak yaptım. Canım çok yanıyor. Eski yanlamarıma benzemiyor bunlar. Daha sıcak, daha derin ve geçmeyecek gibi.

Öyle güzelsinki adam, söyleyecek sözüm yok. Seni sana, kendime, ele güne karşı anlatacak, anlatabilecek tek kelimem yok. Baktığın vakit, hele güldüğün vakit bütün bir dünya ayaklarımın altında.

Sana karşı kendime yapacağım hiçbir şey yok. O yüzden bıraktım kendimi. Şimdilik sadece inkar ediyorum içimdekileri. Bu sabah ben bile inanıyordum inkar edişime. Sonra vakit ilerledi. Gün, öğlen vakti, düştün içime. Canım nasıl yandı. İçim nasıl kan ağladı. Kör gözüm, aç karnım illede sen dedi.