bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

HÜRREM SULTAN’IN SARAYA GİRİŞİ

wowo | 02 October 2008 11:32

1506-1558
1506-1558

aslen rus asıllı bir Polonyalı köy papazının kızıydı. Köyde geçirdiği sıradan günlerinden birinde Tataristilacılar köylerini bastılar ve güzelliğinin azizliğine uğrayıp daha 14yaşındayken 1520 yılında kaçırıldı. asıl adı Roxelanne’dı. Bir anda kendini hiç bilmediği bir dilin konuşulduğu topraklarda buldu. Osmanlı’nın Kırım Hanı ilan etmesiyle tahta geçen Giray tarafından Osmanlı’ya sunuldu.
Hareme alındığı andan itibaren hırçınlığıyla fazla dikkat çekmeye başlamıştı. Bulunduğu yerin hapishaneden tek farkının şatafatı olduğunu düşünüyordu. Yine haremi birbirine kattığı bir sırada, tahta henüz yeni oturmuş olan Sultan Süleyman ve annesi Hafsa Hatun içeriye girdi. Sultan Süleyman başına buyrukluğuyla kimsenin zaptedemediği bu genç kızı hayran hayran seyretti bir süre.
Öfke ve hırçınlığın kimseye bu kadar yakışamayacağını düşünmüştü. Masmavi gözlerine vuruldu. Ve bağırdı çevresindekilere; inciltmeyin! Hemen o akşam allayıp pullayıp Padişahın odasına götürdüler Roxelanne’yı. Kafasına koymuştu padişahı kendine aşık etmeyi.
O gece odadan sürekli kahkaha sesleri geliyordu. Sultan Süleyman bu neşeli kızın adını Hürrem koydu. Hürremin tek amacı bir bebek dünyaya getirip padişaha varis vermekti. Adetler gereği varis verince ya kölelikten kurtulup özgür olacaktı yada padişahın nikahlısı.
Sultan süleyman büyülenmiş gibiydi, sürekli Hürrem’le vakit geçiriyordu. Geceler ilerlerken Hürrem amacına ulaştı ve Sultan Süleyman’a bebek beklediğini müjdeledi.. Padişah çaresizdi çünkü hristiyan kullarla evlenmek mübah değildi. Sultan Süleyman’ın ilk oğlunun(Şehzade Mustafa)nın annesi Mihridevranolan biteni sessizce izliyordu. Bir gün dayanamadı ve atladı Hürremin üzerine. Hırpalamıştı Hürremi oldukça, kendisi nikahlanmak istiyordu Kanuni Sultan Süleymanla. Ama ters tepti bu yaptığı, Hürremin abartılı anlatışıyla kavgayı öğrenen Sultan Süleyman hiddetlendi ve hürremle nikah kıydı. Böylece Hürrem Sultan islam dininden gelmeyip padişahla evlenen ilk gayri müslim oldu.

GÜN IŞIĞI

libade | 02 October 2008 10:30

Karanlık bir geceyse; sabaha yakın olan, kararlarını ertelemelisin o vakit, gün ışığına…
Eğer yanlış yapmaktan korkuyorsan yada kararsızlıksa beyninin içinde düşüncelerini kemiren, acele etmemelisin…
Seninle birlikte akan nehirlerin, yönü değişecekse eğer verdiğin kararla ve zamana meydan okuman gerekiyorsa eğer, hoyratça kullandığın dakikalarını hatırla. Boşver dediğin saatleri, olsun diyerek gülüp geçtiğin günlerini, haftalarını hatırlat kendine…
Mola verdiğin duraklarda, bulabiliyorsan aradığını şanslısın yada üç kuruşa satmamışsın en kıymetli zamanlarını. Ama o duraklarda yoksa hayalini kurduğun yada kurdukların, bir düşün; ya geç çıkmışsındır yola yada verdiğin kararlar yanlıştır…
Unutmaki; doğru kararlar, doğru zamanla birlikte girmelidir hayatına. İkiside bir olmalıdır düşüncelerinde. Ve faaliyete geçirdiğinde, günün birinde, biri diğerinden hiç ayrılmamalı ki, hayatında boş yere akıp gitmesin…
Ne karanlıklarda ver kararlarını,
Nede duraklarda yaşa pişmanlıklarını…
Gün ışığını bekle, karanlık geceleri silen,
Hayallerini gerçekleştir, pişmanlıklarını bitiren…

Aurelio Fenerbahçe için Çok Önemli Bir Kayıp mıdır?

leaderhasan | 02 October 2008 09:24

Dün gece Fenerbahçe için belki de sezonun en önemli maçlarından birini izledik. Peki, neden bu maç sezonun en önemli maçlarından biriydi? Çünkü, Fenerbahçe bu maçtaki beraberliği ile şampiyonlar liginde ikinci tura çıkma şansını % 60 oranında bitirmiştir. Bence büyük bir sürpriz olmazsa Fenerbahçe gruplardan maalesef çıkamayacaktır.

Fenerbahçe, dün 3.’lük hedefi olan bir takımı kendi evinde yenemedi. Bu durumda Fenerbahçe’nin gruptan çıkamayacağı sonucuna varmak çok da mantıksız olmasa gerek. Ama beni en çok şaşırtan kişi Aragonez oldu. Grubun en güçsüz takımına karşı kendi sahanda oynuyorsun. Maça çift ön libero ile çıkıyorsun ve o şekilde bitiriyorsun. Ayrıca Emre’yi maç boyunca sola hapsediyorsun ki elinde Uğur gibi bir alternatifin varken. Hadi bunların hepsini geçelim, üstüne üstlük Emre ve Alex’in ikisini birden çıkararak o korner rezaletinin oluşmasına sebebiyet veriyorsun. Düşünsenize TEK FORVET oynayan 30 milyon euroluk forvetiniz korner atmaya gidiyor. Allah’tan attırmadılar tabii.

ANLATSAM AĞLARSIN…

libade | 01 October 2008 11:40

Bilmezsin ki, ne kadar acı çektiğimi. Anlatsam; ne kelimeler dayanabilir bu acıya, nede senin kulakların bu acıları duymaya…
Öylesine zorki, sensiz gecelerin sabahı, öyle zorki bilemezsin. Sen sevdinmi hiç delicesine, o ağlıyor diye ağladınmı gizlice. Yokluğunu hissettiğin oldumu yada özlemini duyduğun kimi zaman. Kendini uykuya teslim ettinmi hiç? Uyumak için gösterdiğin çabaların cevapsız kaldımı, güneş ışığında. Yada masum bir yüzü düşünerek geçirdinmi yirmidört saatini, hiç bir iş yapmadan, hiç kıpırdamadan oturduğun koltukta… Her telefon yada kapı çalışında, belki odur diye kalbin yerinden çıktımı? Sevda türküleri çalarken wolkmende, sen ıslattınmı yastığını gözyaşlarınla. Yolda gördüğün sevgililere bakıp, özlemini giderebildinmi, yada hiç yola çıkmamazlık ettinmi, sevgilileri görmemek için…
Hiç özledinmi birini, söyle itiraf et hadi. Sen hiç sevdinmi deliler gibi, benim gibi…
Sen hiç sensizliği yaşamadın ki, bilemezsin ne kadar acı çektiğimi. Anlatsam, ne kelimeler dayanabilir bu acıya, nede senin kulakların bu acıları duymaya…
Öyle zorki sensizlik, anlatsam sana dinlermisin? Bana geri dönermisin?
Öyle zorki sensizlik, beni tekrar severmisin?

Hazar Canavarı: Ekranoplan

nothingrows | 01 October 2008 10:37

Ekranoplan, bir süredir zamazing’e göndermeyi düşündüğüm, fakat derinlerinde zamazing’i aşan bilgilerin varlığıyla gaza gelip hafif’in sol yakasına çiçek misali kondurmak istediğim bir konuydu.

Korabl-Maket, en büyük ekranoplan
Korabl-Maket, en büyük ekranoplan

Ekranoplan ya da henüz resmi olarak adı konulmadan önce Amerikalı casuslar tarafından “Hazar Canavarı” olarak tanımlanan bu taşıt; her türlü düz yüzeyde kullanılabilen, kanatları normal bir uçağın yarısı uzunlukta ve yüzeyden sadece birkaç metre uzaklaşmak suretiyle yer etkisinin (Bkz. orjinal Ground Effect) gözüne gözüne vurarak hem enerji tasarrufunun haddinde çalışıyor, hem de düşman radarlarına yakalanmamayı başarabiliyormuş.

Rostislav Evgenievich Alexeev (1916-1980) tarafından geliştirilmiş bu icat soğuk savaş döneminde Hazar Denizinde bol bol görülebiliyormuş ve teknoloji uzun yıllar Rusya’da saklanmış. Keza yukarıda resmini gördüğünüz Korabl-Maket (KM) adındaki bilinen en büyük ekranoplan çok gizli askeri bir projeymiş o yıllarda. Bana pek inandırıcı gelmese de tam 984 gross ton yük taşıma kapasitesine sahip bu yaratık 100 metreden uzun, 531 gross ton ağırlığında ve saatte 400 km hıza erişebiliyormuş. 1987 yılında Karadeniz’de hizmete başlayan Lun-class adındaki bir modeli ise 550 kms hız yapabiliyormuş.

sarık

vanli | 01 October 2008 09:19

hasat eski
devrim demin bitti
çek silahı
çak kaşın ortası
korkma bak gözüne
kaybetme dengeyi
öldür çabuk
döner rengi
oyar gözün
küçümseme bebeyi
kumru sanırsın yiyecek
üstüne besmelesiz alçak
kalleş değilim diyecek
karga gülecek ha
doğan ölecek ha
seri cinayetler
kim demiş
birin katli
haklı gelecek
diyar şimdi