bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Spaghetti

Dali | 23 October 2008 12:31

spam
spam

Erişte yüklü sipasını kaçıran köylü „ ,sıpa getti !!! ,sıpa getti!!!! „ diye peşine düsünce,meraklanan italyanlar sıpa yi çevirmiş,eristeleride afiyetlen yemişler….bu yemeğin adınıda „sıpagetti “ sanmışlar.Bu halk etimolojisi değil italyanların “Spaghetti” ismini nasıl bulduğunu anlatan bir gerçek .(!)

Makarnanın Marko Polo birader tarafından Çin`den 13 yy da italyaya getirildiği mahalleden mahalleye dolaşan büyük bir dedikodudur. Dedikodular Marko abInIn acayip çapkın olduğunu bile söyler ama o şimdilik kapalı sayfalar arasında tozlansın konumuzla pek bir alakası yok.Marko Polo tüm Çini gezmız tozmuş bu arada boş durmamış ünlü şeyehatnamesini yazmıştır.
Espresso,canelloni,ravioli,tuttı frutti,vermicelli,lasagna,minestrone,erişte,mantu,şar,terhuvane,şehriye gibi isimler takılmışken
Günün birinde Napolili bir dilberin
“si buoni ma caroni” yani!!
“si buoni ma caroni” yanii!!!
“güzel ama pahalı ” demesiyle adı “Macaroniye” dönmüstür.Bizlerde kendisine düdük,fiyonk,çubuk,spagetti makarna diyerek severek tüketiriz .

Hayatımın anlamı

libade | 23 October 2008 11:26

Ellerimde kalan son yaprak gibisin…
Kurumaya bırakılmış gülden kalan son yaprak…
Sanki tekrar ekilsen toprağa, biraz su görsen şöyle doyasıya,
Sanki tekrar yeşerecekmiş, tekrar canlanacakmış gibi…
Teksin sen tek kalacaksın…
Ne hissettim sendeki gibi sevgi, nede hissetmek isterim böylesini…
Gönlümdeki sevgi yumağımsın sen, sanki yeniden örülmeye yeniden dokunmaya hazırmışsın gibi…
Hatırladığım en eski şarkı gibisin sen…
Ben ben olalı sanki, sen varsın hayatımda…
Hiç ayrılmamışız, hiç bırakılmamışım sanki bir başıma…
Yalnızlığımda ağlamamışım tek başıma, üzülmemişim hiç, kırılmamışım gibi…
Her dinlediğimde o şarkıyı, daha da çok seviyormuşum gibi…

Söyleyememek

adoxxoda | 23 October 2008 10:24

Sözlerim korkar senden
Ta yüreğimden kopar gelir
Dilimin ucunda kalakalır öylece
Gözlerim sendne başka beden görmez oldu
Ne yana baksam sen hep sen

Biliyorum geç kaldım. Cesaretimi toplayıp çıkamadım karşına. Şimdi defalarca kendime lanetler ediyorum. Senden sonra başkasını kabul etmedi yüreğim. Yapamadım hep sen diye bakmaya çalıştım ama kimse tutamadı yerini. Belkide tutarlardı da ama ben koyamadım yerine kimseyi. Sana öyle büyük sevdalanmıştım ki yalan sayardım leylaları mecnunları. Bilemezdim ki bir gün bende mecnun olacağım. Bu koskaca şehrin çöle dönüşeceğini bilemezdim. Kendi düşen ağlamazmış derler ya ağlamıyorum ama yaralarımıda kapatamıyorum. Sende neden bu kadar kilitli kaldığımıda bilmiyorum. Bir şey yaptığında yoktu halbu ki. Senin bu kendin olmak çekti beni sana. Seni sevmem için hiç bir şey yapmamıştın. Buydu seni özel ve güzel kılan. Bana karşı hiç bir şey yapmaman. Sadeliğinle güzeldin benim için farklıydın.

EŞİNİ SANAL ORTAMDA ALDATANLAR

keremx | 23 October 2008 09:43

EŞİNİ SANAL ORTAMDA ALDATANLAR

Mevlana’nın herkesle paylaşılmaması gerektiğini tavsiye ettiği şeylerden biri de düşüncelerimizdir. Bunu neden mi hatırlatıyorum?

Düşünmeden, tartmadan tüm sırlarımızı internette paylaşır olduk. Her şeyi düşünebiliriz. Ancak her düşünceyi dile getirmek doğru değildir. Dost var, düşman var. Düşüncelerimizi herkesle paylaşmamalıyız. Özellikle internet ortamında, henüz tanımadığımız insanlarla kişisel bilgilerimizi ve özelimizi paylaşmamız çok tehlikeli.

İnternet kaynaklı şu örnekten çok yaşanır oldu: Kadının biri kocasından boşanmak istediğini internette Facebook’taki sayfasında yazmış. İnternette sörf yaparken, Karısının Facebook’taki profiline “Kocasından boşanmak üzere” diye yazdığını gören eşi, eve giderek 42 yaşındaki karısının başına sert cisimle vurarak öldürmüş.. 41 yaşındaki kıskanç koca cinayetin ardından intihar etmiş.

Cep telefonu, Chat odaları, ICQ, MSN derken şimdi de Facebook diye bir şey çıktı. İnsanlar bu internet ortamında gerçek hayatlarına dair birçok şeyi düşünmeden tartmadan gözler önüne seriyorlar. Bu sitenin; Sosyal iletişim açısından birçok faydaları olsa da, sosyal güvenlik açısından da bu site birçok sorunlar barındırıyor.

TÜRKİYE’NİN EN ZENGİN ENGELLİSİ

keremx | 23 October 2008 09:00

BABASININ ÖLDÜĞÜNÜ BİLMEYEN ÇOCUK

Bu yılın ortalarında Capital Dergisi, ‘Türkiye’nin en güçlü 30 İşkadını’ araştırmasının sonuçlarını yayınlamıştı. Listenin ilk sırasında Güler Sabancı yer alıyordu. Güler Sabancı’yı tanıyorsunuz. Sabancı ailesinin meşhur iş kadını… Sabancı kardeşlerden İhsan Sabancı’nın kızı… 2004 yılında amcası Sakıp Sabancı’nın vefatı üzerine Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçilmişti. Bu başkanlığı O’nu Türkiye’nin en güçlü iş kadını yaptı.

Devrim Otomobil öyküsü

teacher07 | 23 October 2008 08:55

Yıl 1961. Ordunun binek otomobil gereksinimini karşılamak için, cumhurbaşkanı Cemal Gürsel otomobil üretilmesini ister. 16 Haziran 1961’de Devlet Demiryolları Fabrikaları ve Türk mühendislerine görev düşer. Tamamen Türk mühendislerince, Türk yapımı bir otomobil yapılmasına karar verilir. Yapılan üst düzey toplantılarda alınan kararla, dört buçuk ay gibi bir zamanda Devrim Otomobil’in tamamlanması gerekmektedir. Otomobil 29 Ekim 1961 Cumhuriyet Bayramı’na yetişmelidir. Ödenek, bir milyon dört yüz bin Türk Lirası’dır.