bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

arka silecek

Thing | 27 January 2009 14:45

http://www.itiraf.com/649959/Arka_silecek/

“Kartallar yüksekten uçar”

| 27 January 2009 13:53

resim:resimler_im.com
resim:resimler_im.com

“Kartallar yüksekten uçar” deyimini bilmeyen yoktur.
Bu deyim nereden gelmiştir? Bu deyim tek anlamlı mı ya da birbiri ile çelişkili iki anlamlı mı?
Dünyanın her yerinde kartalların yüksekten uçtuğu kesin. Bu arada “Serçelerde jet motoruna kapılsa dahi ölmezler” diye bir söz de var. Ayrıca, maçlarda “Kartallar yüksek uçar, öylede koyar, böylede” veya “Kartal isen uç uçabildiğin kadar yüksekten” gibi sözlere de rastlayabiliriz.
Buradan kartalların yüksek uçuş açılımına geçebiliriz. Bu deyimin, kartal olarak adlandırılan bütün kuşlardan geldiği açık ve nettir.
Kartal olarak bilinen bütün kuşlar doğal özelliklerine göre 4 ana grup altındatoplanmışlardır.
1) Deniz Kartalları ve Balık Kartalları: Bu grup, 8 türü olan Haliaetus ve 2 türü olan Ichthyophaga cinslerini kapsar. Güney Amerika ve Hint okyanusunun doğusundaki adalar dışında bütün dünyaya yayılmışlardır. Büyük akarsulara, göllere ve denizlere yakın yerlerde yaşarlar. En önemli besin kaynakları balıklar, fok gibi memeli deniz hayvanlarının yavruları ve çeşitli deniz kuşlarıdır.

2) Yılan Kartalları: Daha çok sürüngenlerle ve özellikle yılanlarla beslendikleri için bu adı almıştır. Asya ve Afrika’da yaşayan bu grup kartallar 5 cinsi kapsar. Bu cinslerden dördü (Circaetus, Terathopius, Dryotriorchis, Eutriorchis) Afrika’da, beşinci cins (Spilornis) Asya’da görülür. Tepeli spilornis cheela, Asya kıtasının tropikal bölgelerinde ve birçok adalarında yaşar. Çoğu yılan kartallarının ayak bilekleri çıplak, pençeleri kısa ve güçlü olduğundan en zehirli yılanları bile kolayca yakalayıp hareketsiz bırakabilirler. Bu kartalların yılan zehrine karşı bağışıklıkları yoktur; ancak, çok çevik olduklarından dolayı tehlikesizce avlanabilirler. Yılan kartalları çok iyi uçucudurlar. Bu kartalların en ilginci Afrika’da yaşayan Terathopius cinsidir. Bunların kanatları oldukça uzun, kuyrukları ise kısadır. Günlerinin büyük bir bölümünü 60-150 m. yüksekliklerde, saatte 60-90km. hız ile uçarak geçirirler. Sürüngenlerden başka kuşları ve leşleri yerler.

hem er hem dişi: iyi şiirler

kahramancayirli | 27 January 2009 13:21

gene bir şiir kitabı yazısıdır. uyaralım.
ödüllü çok genç bir şairi konuk edeceğiz bu kez. alperen yeşil’i. daha önceki bir yazımda sözünü ettiğim veysi erdoğan’ın şiirlerinden sonra, yaşar nabi nayır gençlik ödülü’nü kazanan bir şairi daha okumak istedim, kitapçıda alperen yeşil çıktı önüme. 2004 yılında yaşar nabi nayır şiir ödülü’nü kazanan yeşil, 1984 izmir doğumlu. muhtemelen şimdi mezun olmuştur ama kitabın yayımlandığı sırada dokuz eylül üniversitesi güzel sanatlar fakültesinde dramatik yazarlık bölümünde okuyormuş.
şimdilik ilk ve tek şiir kitabı olan erdişi’yi az önce serviste gelirken okudum ve kitap bitmesin diye diye bir hal oldum. az şiir insana keyif verir. az şiir insana bitmesin dedirtir. yeşil’in şiirleri onlardan. cinselliği kabalaşmadan ince ince öyle güzel yerleştirmiş ki dizelere, hatta birçoğunda cinsellikten şiir kurmuş, bayıldım.
kitabı iki kısımdan ibaret: er ve dişi. ben er kısmını daha çok sevdim. er kısmındaki şiirleri daha güçlü daha derli toplu daha iyi buldum.
tiyatro oyunları da yazıyor. şiirinde küçük iskender, murathan mungan izleri bulanlar olmuş, ben çok güçlü bir etkilenmeye rastlamadığımı düşünüyorum ve elbet her yazan daha önce okuduğu başka kalemlerden etkilenecek. sıfırdan bir üslubu bu saatten sonra kim yaratabilir?
daha sonra dergilerde de görünmemiş pek, 19 yaşında varlık’ta bir şiir, yasakmeyve’nin 13. sayısında bir şiir yayımlamış. belki tercih etmiyor belki yepyeni şiirler biriktiriyor şimdi bir kenarda. belki tiyatro oyununda ısrar edecek. kim bilir.
kitapçılarda gözüme çarpan aynı ödülü alan bir de alper gencer’in ah adlı şiir kitabı var. zaman geçsin biraz, erdişi’deki şiirleri bir sindireyim adamakıllı. sonra ondan da söz ederiz. 2007 necatigil ödülü’nü kazanmış hüseyin peker’in tek vuruş adlı şiir kitabındansa açıkçası sıkıldım. belki şiirlerin ölüme çok yakın olmasından, belki şairi gerektiği gibi algılayamamamdan –kusur bende de olabilir elbet-, sevemedim. aslında sadece beğendiğim, iyi bulduklarımı yazmayı tercih ederim ama tek taraflı yazmak eksik kalabilir. kötüyü de yazmak gerek. iyi edebiyat eleştirisi her zaman edebiyatın önünü açar.

Kadının cevval hali !

koza86 | 27 January 2009 12:57

Bir kadın tipi türedi ; cevval, dişli , saldırgan..” doğuştan kadın” cinsindenmiş!

Araştırmacının biri, bunların neye bu hale geldiğini incelemiş. vardığı sonuç şu; Bunlar diyor, ya nikah masasında damat adayı tarafından bırakılıp kaçılan kadınlardır, ya da sevgilisini en iyi arkadaşı ile yatakta basmışlardır.. teşhisi bu araştırmacının.

Tedavi yolunu da işaret etmiş adamcağız. Diyor ki; böyleleri eski lambalı radyolara benzer, dehşetli parazit yaparlar, bazende armut gibi bakarlar.. kafalarına bir tane çaktın mı eski ayarlarına geri dönerler.. hatta ben nerdeydim, ne oldu bana? diye de sorarlar..
Bu tedavi metotları bizi aşar.Alakadar da etmez..
Asıl mesele bunların diğer elmaları da çürütmeye yönelik saldırılarıdır;

Thumbelina

ozgume | 27 January 2009 11:07

dünyanın en küçük atı
dünyanın en küçük atı

ABD’nin Ladue kentinde, minyatür at yetiştiren bir çiftlikte dünyaya gelen 43 santimetre boyundaki atın adı Thumbelina’dır. Minyatür atların minyatürü olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na giren bu at, gelişimini 1 yaşına geldiğinde tamamlamış. Ağırlığı ise 50 kg. Doğduğunda 3,6 kg olan Thumbelina, ayakları çok kısa olduğu için uzunca bir süre ortopedik protez yardımıyla durmuştur.

çakallar tepesindeki izler…

nazokiraze | 27 January 2009 09:56

Manisa’da Demirköprü Barajı inşaatı yapılma tarihiydi, zaman 1954-1960 arası dönemdi, Türkiye önemli bir keşfe tanıklık etmeye başlamıştı.
Görenleri hayrete düşüren bu buluntular 1969 da kamuoyuna duyurulmuştu,10- 15.000 yıl öncesine ait oldugu tahmin edilen ilginç ayak izleriydi. Ayak izlerinin bu kadar uzun yıllar saglam kalabilmesinin sebebi ise ıslak çamur üzerindeki izlerin volkan küllerinin sıcaklıgıyla pişmesi ve tugla gibi saglam hale gelmesiydi.(Çarıklar Köyü Nebiler mevkii Çakallar tepesi)