Bu ülkede PKK’yı savunanlar da var. Kuzguna terör örgütü hoş gelirmiş. Bir PKK’lı ile konuşsan, o da vır vır konuşarak terör örgütünün ne kadar meşru olduğunu, vatanını ve kendi topraklarını savunduğunu falan anlatmaya çalışır. Ama bu katillerin yada katil yandaşlarının aklının almadığı şey, amaca ulaşırken her yolun mübah olmadığı, hukukun dışına çıkılamayacağı, yargısız olarak asker yada vatandaş katliamı yapamayacaklarıdır.ETÖ ve PKK’cıların ve yandaşlarının kafası bunu almayacak sanırım hiçbir zaman.
etö diye dikte ettiğiniz bu sözde yapıya hala bir finansman bulamadılar :)kuddusi okkır’ı içeri alıp öldürdüler adamın kendini bile finanse edemediği ortaya çıktı, sonra sıra sinan aygün’e geldi ondan da birşey çıkmadı şimdi de adında türk ve metal var diye bir sendikayı basıp başındaki adamı da finansman ilan etmeye çalışıyorlar.bakalım bu balon da ne zaman patlayacak…
Bu (ETÖ) tabiri hala daha kullanan basın yayın, internet dallamaları mahkeme tarafından cezalandırılmadan rahat etmeyecekler. Gerçi hukuk iplemeyen adamlar mahkeme kararını ne ipler değil mi? Benimki de lafıgüzaf!
Finanse eden mi bulunamadı? Metal Sendika başkanınız ne halta yarıyor peki. Metal işçilerini işverenler karşısında savunan hiç bir girişimi olmayan ama her ay paralarını söğüşleyen o kırk yıl başkanlığını yapan zat koca holding patronlarını kıskandıran gayrı menkulleri nasıl almış peki? O milyon dolarları işçi kökenli bir sendikacı nasıl kazanmış. Elin oğlu ömür boyu iş hayatında fabrikalar, işletmeler ve saireler kurup o malvarlığına ulaşamıyor.Bu adam sendikanın işçilerden kesinti ile oluşturduğu sendika fonundaki para ile şu an ETÖ davasında yargılanan bir yazara (ergun poyraz) Başbakan, Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı aleyhine kitap yazdırılıyor. Bir sendikanın gelirini bu tip siyasi işlere harcayan bir Ergenekoncunun başka şeylere ne kadar para sağladığı aşikar. Kara para aklamalarını geçtim, ellerinde kaç yüz milyon dolarlık bir para kontrolü var.. haraç vermeyen Üzeyir Garih gibilerden tahsil ettikleri nelerdir.. daha neler neler. Daha da önemlisi, ordu malı silahları babasının malı sanıp çalmaları falan..Sabırsız olmayın. Kökü uzun geçmişlere dayanan bir organizasyonun yargısının 2 günde tamamlanmasını beklemek manasız. Ama bugün avukatlık yaptıklarınızın yarın kaç insanı yargısız infaz ettikleri ortaya çıktığında burda savunan kişilerin de safları terörist safları olur. Bile bile teröristlerle pişti olmayın bence. Tarafsız oluyorum diye katillerin avukatlığını soyunmayın, sonra da pişman olmayın.. (Gerçi, belki mahkeme delilleri ortaya koyup mahkumiyetleri onasa bile bazıları savunmaya devam edecektir. O da var.. PKK’yı da savunmaya devam etmiyor mu bazıları. Kimileri bu devlet adına kendini yetkili vehmedip cinayet işleyenleri savunacaktır muhakkak. Bu örgüt de bu zihniyetin içinden doğmadı mı sonuçta..)
Ayrıca, Ergenekon Terör Örgütü tanımı savcıların tasarrufudur. Onlar soruşturmada bu tabiri kullanmayı doğru bulmuşlardır. Aynı Mahkeme başkanının da kendi açısından bu ifadeyi henüz kullanmasının uygun olmadığını düşünmesi gibi. Ama zaten Hakim savcıların ulaştığı bilgilere ulaşmış olsaydı da Ergenekon Terör Örgütü olduğu tasdik olunmuş olacaktı. Yani savcının kabul ettiği duruma Hakim’in henüz ulaşmaması işin tabiatı gereğidir. Hakim şu an iddiaları ve savunmaları görme aşamasında çünkü. Elbette o ibareyi o kullanamaz. Ama savcılar bunu kullanmakta bir beis görmediklerine göre bir bildikleri olmalı.
savcılar iddia ediyor sadece… savcıların elindeki bilgiler de zaten verdikleri iddianamaler… (ek iddianame olursa onlarda olacak elbet) bu iddiaların gerçekte bir örgütün kanıtı olup olmayacağını karar verecek olanlar ise hakimler.yani savcıların elindeki bilgiler hakimlerde olsa türünde saçma bir görüş “halamın bıyığı olsa…”ya çıkar ancak…provakatörlerimiz işi giderek “the secret” olayına dönüştürmüş durumdalar 🙂 savcılarımızda bir gizem var ve bunu hakimlerimize bahşetmek üzereler!!!şu ellerinde kaç yüz milyon baloncuk var iddialarını kanıtlamanı dilerim 🙂aynı şeyleri okkır ve aygün için de çok dinledikte ondan ötürü yani…
şuna bir türlü birilerinin kafası basmıyor; göz altına alınanlar, tutuklu yargılananlar vs bu malum dava ve soruşturma içerisinde yer alan kişileri, körü körüne savunacak kadar mutaassıp veya bağnaz biri değilim(en azından kendi adıma söylüyorum).hiçbirini birebir tanımam ve fakat birçoğunu gıyaben (yazdıklarından, beyanatlarından) tanır, güvenirim.olur da yargı birilerine suçlu diye hükmeder (ki şahsen güvendiğim kişilerin bunlar olmayacaklarına eminim) onlara yapacak birşey yok. ki bu olaylar içerisinde yer alıp da şahsımca hiçbir değer taşımayan insanlar da yer almakta, onlar için de üzülecek değilim.Ama ya suçsuzluğuna hükmedilenler olursa nolacak (ki böyle kişileri de gördük. vedat yenerere darbeci, evinde mavzer saklıyor dediler, mavzer fi tarihinden kalma namludan barutlu çıktı iyi mi?)? Bu adamların hakkının, hukukunun, itibarının hesabını kim verecek?Sen verebilecek misin? Şimdi buradan terörist, örgüt üyesi filan diye hönkürüyorsun ya her gözaltına alınan, tutuklanan kişiye?yargı bu! beğenirsin, beğenmezsin kararına saygı duyacaksın. Bak başımızdaki partiye: AYM, akparti laiklik karşıtı hareketlerin odağıdır dedi, resmen laiklik karşıtlığı tescillendi ama para cezasıyla yetindi. şimdi bu partinin ardındaki insanlar laiklik karşıtlığı tescilli bu partinin ardında yürümekte ve parti de bu varlığında varlığında bir beis görmüyorsa buna nedir?rejim karşıtı bir hükümetin iktidar olması bir garabet değil mi acaba?neyse; mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler!Herkes inandığını, bildiğini, gördüğünü dile getirsin bakalım. Kimin yüzü ak, kimin yüzü kara çıkacak tarih gösterecek.
Anthro DİYOR Kİ, (27 Ocak 2009 16:23)Ayrıca, Ergenekon Terör Örgütü tanımı savcıların tasarrufudur. Onlar soruşturmada bu tabiri kullanmayı doğru bulmuşlardır. Aynı Mahkeme başkanının da kendi açısından bu ifadeyi henüz kullanmasının uygun olmadığını düşünmesi gibi. Ama zaten Hakim savcıların ulaştığı bilgilere ulaşmış olsaydı da Ergenekon Terör Örgütü olduğu tasdik olunmuş olacaktı. Yani savcının kabul ettiği duruma Hakim’in henüz ulaşmaması işin tabiatı gereğidir. Hakim şu an iddiaları ve savunmaları görme aşamasında çünkü. Elbette o ibareyi o kullanamaz. Ama savcılar bunu kullanmakta bir beis görmediklerine göre bir bildikleri olmalı.
Oldu, hakime ne hacet zaten! Savcı hem iddiayı hazırlasın hem de hükmünü versin…Bağnazlığın, cehaletin de bu kadarı artık; savcı çok emin, hakime gerek yok, savcının kanaati bana yeter! Eyvallah, savcının kanaatiyle bağnaz dünyanda mutluluklar.
yani savcıların elindeki bilgiler hakimlerde olsa türünde saçma bir görüş “halamın bıyığı olsa…”ya çıkar ancak…
Sen bir davanın nasıl işlediğinden bihabersin ki, bu konuda mantıklı sonuca ulaşasın. Bir mahkemede savcı ile yargıçın aynı görevi ifa ettiğini düşünüyorsun sanırım. Senin açından bir klişe durum. Bilmeden fikir ve kanaat sahibisin. Geçelim..
Ama ya suçsuzluğuna hükmedilenler olursa nolacak (ki böyle kişileri de gördük.
N’olacak, masumiyetleri beraatleri ile kanıtlanmış olacak. Elbette ki içlerinde cezaya haiz olmayan ama yanlış kişilerle temas olanlar da olacaktır. Hiçbir suçu olmayan ve bu işleri tasvip etmeyenler de olacaktır. Mahkeme hukuk içinde işleyip neticesini verdiğinde beraat edenler bu durumlarına göre toplumdaki hayatına devam edecektir. (Masum yada terör destekçisi ama suçsuz gibi) Suçlular ise cezasını çekecektir.Ancak şu var, dün “hafızamı kaybettim; hükümsüzdür!” talebiyle Cumhurbaşkanı Sezer tarafından salınan adamın hiçbirşeyden ders almamış gibi, hiçbir risk yokmuşçasına özel harekatçı polisleri toplayıp yeni suikast timleri kurduğunun haberlerini alıyoruz. “Sızan” sorgu bilgilerine göre bu özel harekatçıları İbrahim Şahin’in devlet adına onlarla temasa geçtiğini sanıp emri altına girme taahhüdü verdikleri anlaşılıyor. Biz millet olarak her fail-i meçhul cinayet sonrasında şu sorularla karşılaşmıyor muyduk? “Bu iş çok profesyonel bir iştir. Basit bir terör örgütü bu x kişinin cinayetini işleyemez. Bu işin içinde ya devlet, yada yabancı bir istihbarat teşkilatları elemanlarının parmağı olmalı.” demiyormuyduk. Ülkede kargaşa yaratan her kritik dönemde yaşanan cinayetlerin arkasında ya içerden, yada dışardan kaosa neden olan birilerinin olduğunu her aklı başında bu ülke için düşünen insan söylemiyor muydu? Bunda şaşılacak birşey yok o sebeple. Birileri kaosdan doğan boşlukta kendilerine güç alanı oluşturuyorlardı. Bunlar hep söyleniyordu ama ilk kez bu denli açığa çıkarıldılar.Bu tip bilgilere rağmen hala, “acaba”larla bu konuda suç isnat edilmiş olan ve devletin verdiği yetkiyi kötüye kullananlara değil de, suçlama yönelten devletin savcılarına eleştiri yöneltiyorsanız “Bir dakika! Ortada bir sorun var” denilmesini de icap ettiren vaziyet var demektir.Ben bu insanlardan hiçbirisinin adını anıp “bu teröristtir” ifadesi kullanmadım şimdiye kadar. Hukukçu olmasamda hukuka saygısı olan bir vatandaş olduğum için. Ama savcılar bu örgütü terör örgütü diye niteledi ise ve de veriler bu insanların içinde ciddi bir kısmının ülkeyi kaso senaryoları ile kasoa sürüklediklerini isnat ediyorsa, bence de bu örgüt terör örgütüdür. Bunca yıl yaşadığım tecrübelerim ve hislerim bundan emin olmama yeteri kadar veri sunuyor. Ama hangileri cidden terörist ve fitneci, hangileri ise masum. Onun sonucu için az sabredin. Ben her önüne geleni suçlamıyorsam siz de suçsuz oldukları iddiasına kapılmayın. Yarın, Mumcu’nun, Üçok’un, Garih’in, ve diğer faili meçhullerin suçluları bunar içinden çıktığında verebileceğiniz cevabınız olsun..
Ama ya suçsuzluğuna hükmedilenler olursa nolacak (ki böyle kişileri de gördük.
onlara “pardon” diyecekler 🙂 ben davanın nasıl işlediğinden bihaber olduğum için bu sonuca varabildim…devletin ardına saklanıp “pardon” diyecekler.hala savcılar böyle nitelemiş diyenler iddia ve nitelemenin ne olduğunun farkında değilller 🙂 bir sonuca ulaştaracak ve niteleyecek olanlar hakimlerdir savcılar değil…işte o yüzden böyle bir karar çıkmadan “eee savcılar bööle diyoo!” şaklabanlığına yatmayalım.ayrıca senin de bazı süreçlerden bihaber olup işine gelen komplo teorilerine inandığın anlaşılıyor; Sezer, Şahin’i böyle affetti
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
Bu ülkede PKK’yı savunanlar da var. Kuzguna terör örgütü hoş gelirmiş. Bir PKK’lı ile konuşsan, o da vır vır konuşarak terör örgütünün ne kadar meşru olduğunu, vatanını ve kendi topraklarını savunduğunu falan anlatmaya çalışır. Ama bu katillerin yada katil yandaşlarının aklının almadığı şey, amaca ulaşırken her yolun mübah olmadığı, hukukun dışına çıkılamayacağı, yargısız olarak asker yada vatandaş katliamı yapamayacaklarıdır.ETÖ ve PKK’cıların ve yandaşlarının kafası bunu almayacak sanırım hiçbir zaman.
etö diye dikte ettiğiniz bu sözde yapıya hala bir finansman bulamadılar :)kuddusi okkır’ı içeri alıp öldürdüler adamın kendini bile finanse edemediği ortaya çıktı, sonra sıra sinan aygün’e geldi ondan da birşey çıkmadı şimdi de adında türk ve metal var diye bir sendikayı basıp başındaki adamı da finansman ilan etmeye çalışıyorlar.bakalım bu balon da ne zaman patlayacak…
Bu (ETÖ) tabiri hala daha kullanan basın yayın, internet dallamaları mahkeme tarafından cezalandırılmadan rahat etmeyecekler. Gerçi hukuk iplemeyen adamlar mahkeme kararını ne ipler değil mi? Benimki de lafıgüzaf!
Finanse eden mi bulunamadı? Metal Sendika başkanınız ne halta yarıyor peki. Metal işçilerini işverenler karşısında savunan hiç bir girişimi olmayan ama her ay paralarını söğüşleyen o kırk yıl başkanlığını yapan zat koca holding patronlarını kıskandıran gayrı menkulleri nasıl almış peki? O milyon dolarları işçi kökenli bir sendikacı nasıl kazanmış. Elin oğlu ömür boyu iş hayatında fabrikalar, işletmeler ve saireler kurup o malvarlığına ulaşamıyor.Bu adam sendikanın işçilerden kesinti ile oluşturduğu sendika fonundaki para ile şu an ETÖ davasında yargılanan bir yazara (ergun poyraz) Başbakan, Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı aleyhine kitap yazdırılıyor. Bir sendikanın gelirini bu tip siyasi işlere harcayan bir Ergenekoncunun başka şeylere ne kadar para sağladığı aşikar. Kara para aklamalarını geçtim, ellerinde kaç yüz milyon dolarlık bir para kontrolü var.. haraç vermeyen Üzeyir Garih gibilerden tahsil ettikleri nelerdir.. daha neler neler. Daha da önemlisi, ordu malı silahları babasının malı sanıp çalmaları falan..Sabırsız olmayın. Kökü uzun geçmişlere dayanan bir organizasyonun yargısının 2 günde tamamlanmasını beklemek manasız. Ama bugün avukatlık yaptıklarınızın yarın kaç insanı yargısız infaz ettikleri ortaya çıktığında burda savunan kişilerin de safları terörist safları olur. Bile bile teröristlerle pişti olmayın bence. Tarafsız oluyorum diye katillerin avukatlığını soyunmayın, sonra da pişman olmayın.. (Gerçi, belki mahkeme delilleri ortaya koyup mahkumiyetleri onasa bile bazıları savunmaya devam edecektir. O da var.. PKK’yı da savunmaya devam etmiyor mu bazıları. Kimileri bu devlet adına kendini yetkili vehmedip cinayet işleyenleri savunacaktır muhakkak. Bu örgüt de bu zihniyetin içinden doğmadı mı sonuçta..)
Ayrıca, Ergenekon Terör Örgütü tanımı savcıların tasarrufudur. Onlar soruşturmada bu tabiri kullanmayı doğru bulmuşlardır. Aynı Mahkeme başkanının da kendi açısından bu ifadeyi henüz kullanmasının uygun olmadığını düşünmesi gibi. Ama zaten Hakim savcıların ulaştığı bilgilere ulaşmış olsaydı da Ergenekon Terör Örgütü olduğu tasdik olunmuş olacaktı. Yani savcının kabul ettiği duruma Hakim’in henüz ulaşmaması işin tabiatı gereğidir. Hakim şu an iddiaları ve savunmaları görme aşamasında çünkü. Elbette o ibareyi o kullanamaz. Ama savcılar bunu kullanmakta bir beis görmediklerine göre bir bildikleri olmalı.
edit:Aynı Mahkeme başkanının >>Aynen, Mahkeme başkanının
savcılar iddia ediyor sadece… savcıların elindeki bilgiler de zaten verdikleri iddianamaler… (ek iddianame olursa onlarda olacak elbet) bu iddiaların gerçekte bir örgütün kanıtı olup olmayacağını karar verecek olanlar ise hakimler.yani savcıların elindeki bilgiler hakimlerde olsa türünde saçma bir görüş “halamın bıyığı olsa…”ya çıkar ancak…provakatörlerimiz işi giderek “the secret” olayına dönüştürmüş durumdalar 🙂 savcılarımızda bir gizem var ve bunu hakimlerimize bahşetmek üzereler!!!şu ellerinde kaç yüz milyon baloncuk var iddialarını kanıtlamanı dilerim 🙂aynı şeyleri okkır ve aygün için de çok dinledikte ondan ötürü yani…
şuna bir türlü birilerinin kafası basmıyor; göz altına alınanlar, tutuklu yargılananlar vs bu malum dava ve soruşturma içerisinde yer alan kişileri, körü körüne savunacak kadar mutaassıp veya bağnaz biri değilim(en azından kendi adıma söylüyorum).hiçbirini birebir tanımam ve fakat birçoğunu gıyaben (yazdıklarından, beyanatlarından) tanır, güvenirim.olur da yargı birilerine suçlu diye hükmeder (ki şahsen güvendiğim kişilerin bunlar olmayacaklarına eminim) onlara yapacak birşey yok. ki bu olaylar içerisinde yer alıp da şahsımca hiçbir değer taşımayan insanlar da yer almakta, onlar için de üzülecek değilim.Ama ya suçsuzluğuna hükmedilenler olursa nolacak (ki böyle kişileri de gördük. vedat yenerere darbeci, evinde mavzer saklıyor dediler, mavzer fi tarihinden kalma namludan barutlu çıktı iyi mi?)? Bu adamların hakkının, hukukunun, itibarının hesabını kim verecek?Sen verebilecek misin? Şimdi buradan terörist, örgüt üyesi filan diye hönkürüyorsun ya her gözaltına alınan, tutuklanan kişiye?yargı bu! beğenirsin, beğenmezsin kararına saygı duyacaksın. Bak başımızdaki partiye: AYM, akparti laiklik karşıtı hareketlerin odağıdır dedi, resmen laiklik karşıtlığı tescillendi ama para cezasıyla yetindi. şimdi bu partinin ardındaki insanlar laiklik karşıtlığı tescilli bu partinin ardında yürümekte ve parti de bu varlığında varlığında bir beis görmüyorsa buna nedir?rejim karşıtı bir hükümetin iktidar olması bir garabet değil mi acaba?neyse; mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler!Herkes inandığını, bildiğini, gördüğünü dile getirsin bakalım. Kimin yüzü ak, kimin yüzü kara çıkacak tarih gösterecek.
Oldu, hakime ne hacet zaten! Savcı hem iddiayı hazırlasın hem de hükmünü versin…Bağnazlığın, cehaletin de bu kadarı artık; savcı çok emin, hakime gerek yok, savcının kanaati bana yeter! Eyvallah, savcının kanaatiyle bağnaz dünyanda mutluluklar.
“the secret” olayı işte inan sana gelsin…
secret i çözen çözmüş “bir şeyi kırk defa söylersen olur”.
o da olur 🙂 parmakların da çapraz yapılmasında yarar olacağı kanısındayım.
Sen bir davanın nasıl işlediğinden bihabersin ki, bu konuda mantıklı sonuca ulaşasın. Bir mahkemede savcı ile yargıçın aynı görevi ifa ettiğini düşünüyorsun sanırım. Senin açından bir klişe durum. Bilmeden fikir ve kanaat sahibisin. Geçelim..
N’olacak, masumiyetleri beraatleri ile kanıtlanmış olacak. Elbette ki içlerinde cezaya haiz olmayan ama yanlış kişilerle temas olanlar da olacaktır. Hiçbir suçu olmayan ve bu işleri tasvip etmeyenler de olacaktır. Mahkeme hukuk içinde işleyip neticesini verdiğinde beraat edenler bu durumlarına göre toplumdaki hayatına devam edecektir. (Masum yada terör destekçisi ama suçsuz gibi) Suçlular ise cezasını çekecektir.Ancak şu var, dün “hafızamı kaybettim; hükümsüzdür!” talebiyle Cumhurbaşkanı Sezer tarafından salınan adamın hiçbirşeyden ders almamış gibi, hiçbir risk yokmuşçasına özel harekatçı polisleri toplayıp yeni suikast timleri kurduğunun haberlerini alıyoruz. “Sızan” sorgu bilgilerine göre bu özel harekatçıları İbrahim Şahin’in devlet adına onlarla temasa geçtiğini sanıp emri altına girme taahhüdü verdikleri anlaşılıyor. Biz millet olarak her fail-i meçhul cinayet sonrasında şu sorularla karşılaşmıyor muyduk? “Bu iş çok profesyonel bir iştir. Basit bir terör örgütü bu x kişinin cinayetini işleyemez. Bu işin içinde ya devlet, yada yabancı bir istihbarat teşkilatları elemanlarının parmağı olmalı.” demiyormuyduk. Ülkede kargaşa yaratan her kritik dönemde yaşanan cinayetlerin arkasında ya içerden, yada dışardan kaosa neden olan birilerinin olduğunu her aklı başında bu ülke için düşünen insan söylemiyor muydu? Bunda şaşılacak birşey yok o sebeple. Birileri kaosdan doğan boşlukta kendilerine güç alanı oluşturuyorlardı. Bunlar hep söyleniyordu ama ilk kez bu denli açığa çıkarıldılar.Bu tip bilgilere rağmen hala, “acaba”larla bu konuda suç isnat edilmiş olan ve devletin verdiği yetkiyi kötüye kullananlara değil de, suçlama yönelten devletin savcılarına eleştiri yöneltiyorsanız “Bir dakika! Ortada bir sorun var” denilmesini de icap ettiren vaziyet var demektir.Ben bu insanlardan hiçbirisinin adını anıp “bu teröristtir” ifadesi kullanmadım şimdiye kadar. Hukukçu olmasamda hukuka saygısı olan bir vatandaş olduğum için. Ama savcılar bu örgütü terör örgütü diye niteledi ise ve de veriler bu insanların içinde ciddi bir kısmının ülkeyi kaso senaryoları ile kasoa sürüklediklerini isnat ediyorsa, bence de bu örgüt terör örgütüdür. Bunca yıl yaşadığım tecrübelerim ve hislerim bundan emin olmama yeteri kadar veri sunuyor. Ama hangileri cidden terörist ve fitneci, hangileri ise masum. Onun sonucu için az sabredin. Ben her önüne geleni suçlamıyorsam siz de suçsuz oldukları iddiasına kapılmayın. Yarın, Mumcu’nun, Üçok’un, Garih’in, ve diğer faili meçhullerin suçluları bunar içinden çıktığında verebileceğiniz cevabınız olsun..
onlara “pardon” diyecekler 🙂 ben davanın nasıl işlediğinden bihaber olduğum için bu sonuca varabildim…devletin ardına saklanıp “pardon” diyecekler.hala savcılar böyle nitelemiş diyenler iddia ve nitelemenin ne olduğunun farkında değilller 🙂 bir sonuca ulaştaracak ve niteleyecek olanlar hakimlerdir savcılar değil…işte o yüzden böyle bir karar çıkmadan “eee savcılar bööle diyoo!” şaklabanlığına yatmayalım.ayrıca senin de bazı süreçlerden bihaber olup işine gelen komplo teorilerine inandığın anlaşılıyor; Sezer, Şahin’i böyle affetti