bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Aşkım

Chat Noir 1 | 17 February 2011 13:50

Gözlerindeki ışıltıyı dünyalara değişmem.
Yüzündeki gülüşü ömrüm yetse de düşlesem,
Kalbimdeki sevgiyi seninle paylaşabilsem,
İçimdeki sensizliği fısıldayabilsem,
Kirpiklerin bir ok gibi saplandı kalbime.
Sesin kulaklarımda hala benimle,
Sessizliğin dikkatimi çekti üstüne.
Bakışların aldı beni uçurdu gökyüzüne.
Kendine güvenen tavırların etkiledi beni.
Çocuksu gülüşün büyüledi beni.
O sıcacık bakışın birleştirdi bizi.
Anla artık, seviyorum seni.

Güliz Ardilli / İstanbul / 10 Mayıs 1998 Pazar

Çekirge

Chat Noir 1 | 17 February 2011 12:10

Hayat o kadar karmaşık ki,
Arzular ve kurallar birbirine küsmüş.
Gözyaşlarım dinmiyor ki,
Sevdiklerimle ben bölünmüş.
Yıldızlar parlamıyor ki,
Ay bizi terk etmiş.
Güneş hiç doğmuyor ki,
Umutlar suya düşmüş.
Sevgi yok olup gitmiş ki,
Sevgisizlik üstümüze çökmüş.
Yakınlar öyle uzak ki,
Ulaşmak imkansızmış.
Her başlangıcın bir sonu varmış ki,
Anılar uçup gitmiş.

Güliz Ardilli / İstanbul / 10 Mayıs 1998 Pazar

?:) – 4

Cali Kusu | 17 February 2011 11:05

D önüyor yine öyle derinden
U yuşmuş beynim çok düşünmekten
R ahat değil içim bilmem hangi sebebden
D oğrudur, razı değilim nefsimden
U zun zaman oldu geçmemiştim kendimden
R uhani hayatım, kısıtlı ömrüm
U zamış saçlarım, görmüyor gözüm
N umunelik bu hayat, yaşamaya zaman yok…

D ün rüyama gelecekti
Ü züldüm çünkü gelmedi
N adir olur böylesi
Y arın sormalıyım sebebini
A klıma bile gelmezdi ki
Y anlışın var sevgili
I ssızlığı ben sevemem ki…

Limitsiz Enerji

mahirgul | 17 February 2011 09:18

http://www.limitsizenerji.com/temel-bilgiler/yenilenebilir-enerji-kaynaklari

Değişik bir deneyim

nihansage | 16 February 2011 21:25

Yaz’ı köyünde geçirenler bilirler.İlginç bir deneyimdir.

Her sabah uyanıpta camın perdesini açtığınızda, önünüze çıkan şey komşunun evinin duvarı değilde dağ manzarasıdır. İnanın bana çok güzel bir manzaradır. Ufukta körfezin suları alabildiğine mavi, hemen yanı başında da dağların yeşili insanı alıp götürür uzaklara.

?:) – 3

Cali Kusu | 16 February 2011 20:46

Ç ekilmez akşamların
E şsiz sancısı
K im deme sakın, sensin o…

V urmuş ise kanadından
U çmuyor isen
R azı değil demekki sensiz günlerden…

Yanıtların Oyunu

Chat Noir 1 | 16 February 2011 19:47

Gözyaşlarım yanlışlarımı gizleyemiyor.
Yanlışlar benimleyse doğrular nerede?
Doğrular mutluluğu yakalamam için mi benimle?
Doğrular benimleyse mutluluğum nerede?
Kalbim doğruları bulmama engel oluyor.
Kilit kalbimdeyse anahtarım nerede?
Yanıtlar sonsuzluğun sınırında dolaşıyor.
Yanıtlar benimleyse ben neredeyim?

Güliz Ardilli / İstanbul / 7 Mayıs 1998 Perşembe

Zihnimdeki Aktör

Chat Noir 1 | 16 February 2011 18:13

İçimdeki benleri örgütlemeliyim.
Artık çatışmalara yer yok.
Bitiş çizgisine yaklaşmışken,
Diskalifiye olmaya hiç niyetim yok.
Eğer zirveye odaklanmazsam,
Uçurum beni yutmaya hazır.
Tüm dünya karşımda olsa bile,
Bu aktör kazanmaya hazır.

Güliz Ardilli / İstanbul / 26 Ocak 1998 Pazar

???…///

Cali Kusu | 16 February 2011 16:51

4 kişilik bir masa, fakat üç kişi var.
Üç kişilik yemek, genç kız diyette.
Baba aç değil, annenin iştahı yok.
Yemekler dolaba kaldırıldı,
sabah oldu,
masada iki kişi, genç kız ve annesi.
baba işe gitti, anne birazdan mağaza turu atacak.
genç kız arkadaşlarıyla buluşacak.
Öğle oldu evde kimse yok…

Ayelip Günlüğü

fitil | 16 February 2011 12:33

Resifin arkasındaki mor evin kapısı açıldı. Upuzun saçları suyun içinde çiftleşen yılanlar gibiydi. Sinsice etrafı kolaçan etti. Suyun içinde hızla ilerlerken arkasında baloncuklar bırakıyordu. Mürekkep balıklarının yumurtalarını görünce yaz aylarında uçurumun kenarından suya atlayan genç erkek insanların yaptığı gibi kollarını öne uzatıp suyun içine daldı. Altmış sekiz metrelik dalıştan sonra batığın kalıntılarını gördü. Yüzüne yerleşen kocaman gülümsemeye engel olamadı ve yunusları anımsatan ama onlarınkinden en az yirmi kez daha yüksek olan bir çığlık attı. Bu derinlikteyken kimsenin onu duyamayacağını biliyordu. Batığın karanlık kalıntılarının arasında ilerlerken ne aradığından çok da emin değildi. Ama eğer işine yarayacak bir şey varsa onu orada bulacağından emindi. Kocaman derin metal kapların olduğu bölüme girdi. Kullanabileceği hiçbir şey yoktu etrafta. Kocaman bölmelerin olduğu yöne ilerlerken canı sıkılmaya başlamıştı. O’nu kesinlikle istiyordu ve kaybetmemek için tüm ırkına karşı bir savaşın içine girmesi gerekiyorsa bunu yapacaktı. Buraya bayılıyordu çünkü metal kutuların içinde parlayan ışıl ışıl taşlar ve birbirine geçmiş halkalar vardı ki Silaposa o şeye persepus adını vermişti. Persepuslardan birini sudan balıkları çıkarıp kuyruklarına o iğrenç sesi çıkaran aletleri takan insanlardan birinde görmüştü. İnsan kadın halkayı boynuna geçirmişti.