bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

KİME DAİR…

| 02 February 2009 17:36

(Bana dair)

Aysberg eriten
İçimin sessizliği,
Törpülüyor kayayı
Ve Hörgüçler birleşiyor,
Kutuplardaki bana dair.
Ruhumun ince siluetiyle
Oluşun bir buzul Yalağı,
Bana dair haykırırken,
Yanılsamadaki boş mekânlar
İç dünyama akıyor,
Zevk-i sedadan Morene…

(Ve sana dair)

Anladım, Toktağan da
Boşluklar vardı,
Sevgiye dair.
Yaşanmamışlıklar da vardı,
Takke buzulunun koynunda,
Aşka dair.
Söylenecek sözler vardı,
Sander düzlüğünde,
Sana dair.
Şu anda ki ıslaklık,
Ekvatora yükselen
Gözlerime dair.
Yalandı her şey
Sarkan buzul dillerinde
Sözlerime dair.
Bir sana
Bir bana dair…

tutkulu yiyecekler

nazokiraze | 02 February 2009 15:44

Yediğimiz her şey muhakak bir yerimizi etkiliyor, artık sadece doymak için yemiyoruz,tat almak,zevk almak, begendirmek, iyileşmek, diyet yapmak vs.. gibi sebeblerler yiyoruz.
İnsanoğlu yıllardır besinlerin bize yaptıgı etkileri araştırıyorlar her geçen gün yeni bir şey çıkıyor.Sağlık dışında önemli şey olan cinsellik ve yemek ilişkisi ise ilk çaglardan beri insanların üzerinde durdugu bir nokta. Zaten afrodizyak etkisi olan besinleri hepimiz biliyoruz ancak bazı yiyecekler var afrodizyak etkisi pek bilinmiyor, farkında olmadan onları sık sık tüketiyoruz.

eğ kafanı jovanna

jovanna dedi ki | 02 February 2009 14:59

Karşımda salkımında üzüm gibi dizilmişler ağzımdan çıkacak tek lafa bakıyor ve yüz hatlarımın ne kadar değiştiğini gözlemleyebilmek için kaçamak bakışlar atıyorlardı ve biliyordum ki bu onlara yetmıyordu.
ben ise çoğunlukla sıkkın ama neşeli görünmeye çalışan, bir yandan da gizemini koruma savaşı veren biri gibi kıvranıyordum. yüz hatlarımı olabildiğince düşürmemeye çalışarak bir nevi düşük kalite yapıştırıcı kullanılmış duvar kağıdının bulunduğu zeminde kalma savaşını veriyordum. içimden kendimi aşağılıyor tüm moralimi yine kendim yerle bir ediyor sonrada karşımdakine;
-ah ha hah hah o olay çok komikti moruk
-evet evet yüzündeki ifadeyi görünce yerleri yaladım
-hıhım
gibisinden ağzımdan manasız cümle salınımları çıkıyordu. lanet olsun jovanna az gül be kadın, duvar kağıdı düşüyor hemen yapıştırıcıyı tazele
-ah ha hah ha bilmezmiyim hiç,bu pislik herif beni duvara yapıştırmıştı
başaracaksın evet aralarında iki tarla faresi dışında kimse çakmıyor devam et bebeğim. hayır hiçbir şeyi başaramıyorsun dilanın ve gökhanın bakışlarını görüyor musun. seni aptal ucube yabanıl insan, onlar çaktılar işte ve boyaya dökülen tiner gibi gittikçe yayılan bir dalgayla tüm ortamdaki kişilere sirayet edip, sana karşı bir duvar oluşturacak ve senin bu küçük kumpasın onların sırtlarının sana dönüp seni oldugun yerde nokta gibi gösterecek kamera açısıyla tepende irtifa kazanarak uzaklaşmalarına sebep olacak ve bu veda da el sallama faslı bile olmayacak.

Ütü Yapmak

exorientelux | 02 February 2009 13:39

Ütü yapmayı sever misiniz? Ben severim. Bazen tembellik edip ütülenecek giysileri bu küçük dağları ben yarattım kabilinden biriktirdiğim olur ama eninde sonunda kolları sıvayıp üstesinden gelirim hepsinin. Oysa ev işi sevmem; süpürmek, toz almak, çamaşır hele hele bulaşık yıkamak ve dahi yemek yapmak oldum olası ertelediğim hani neredeyse evi şey götürecek seviyeye getirdiğim işlerdendir. Ütü yapmak dışında. Gecenin bir vakti ya da sabahın beşinde – altısında ütü yapasımın geldiği vâkidir.

Az önce de ütü yaptım zaten, kızımın giysilerini, eşimin gömleklerini bir güzel ütüledim. Ve düşündüm… Lise zamanlarında da okul formamı ben ütülediğim için geçmişten gelen bir el alışkanlığı ile mi bana zor gelmiyor ütü yapmak? Ya da üniversitede ailemden uzakta yaşadığım ve her işimi kendim yapmak zorunda olduğum için o zamandan kazanılmış bir beceri mi acaba? Oysa çamaşır, bulaşık ve dahi yemek de erinmemem gereken işler olmalı değil mi bu durumda? Neden ütü yapmak başka kefede diğerleri başka?

Cesur olmak gerekir bazen…

kahramancayirli | 02 February 2009 11:41

türk aydını neden susuyor? bu yazıda cevabını arayacağım temel soru bu. susuyor çünkü vatandaşlara birer birer düşüncelerini anlatmakla, koca bir toplumun değiştirilebileceğini ıskalıyor. belki de üşeniyor. kendini iyi ifade edemeyeceğini düşünüyor, belki. herhangi bir vatandaşın, zihnine (aydının zihnine) göre gereken altyapıdan yoksun olduğunu varsayıyor da olabilir. okuyor, gözlemliyor, diyelim biriktiriyor sonra öykü, şiir, roman, denemeler yazıyor. yazıyor ama aydının yazdıklarını kaç kişi okuyor? milliyetçiliği güdüleyen tarihi bir roman veya bir kişisel gelişim kitabı yazmamışsa, bir avuç entellektüel. bu ülkenin o bir avuç entellektüelden oluşmadığıysa gün gibi ortada.konuşmaya, uyarmaya çekiniyor, aydın. düşündüğü, makaleler dolusu yazdığı gibi yaşamıyor. kitapları, gazeteleri dolduruyor fikirleri ama kâğıt üstünde kalıyor kıymetli düşünceleri. gündelik hayatta yol alabilmek için aydının daha cesur olması, düşündüğü, yazdığı gibi yaşaması gerekiyor. kuşkusuz, emekleri, ürünleri boşa gitmiyor, ama bu şekilde değiştirip dönüştürmek, güç. sahada da cesaret etmek gerekiyor. camdan şatolarda yazılar kaleme alarak düzelmiyor maalesef, hayat. somuta aktarabilmek gerek cümleleri.bu noktada şöyle bir ayrıma gitmek gerekiyor. aydın etiketi altına adı yazılan oncası, dünyadan bihaber, eleştiriye tahammülü olmayan, toplumdan geride yaşayan insanlar. onları ayrı tutalım. kimleri aydın kabul ettiğimiz de tartışılabilir elbette. etrafındaki insanlara somut faydaları dokunan, toplumunun, kendinin farkında olan herhangi biri, raflar dolusu kitap yazmış, otobüste yanına oturan genci uyarmaya çekinen ünlü yazardan yeğdir. kitaplar da, makaleler de ileriye götürür bir toplumu mutlaka. ama aydın daha bilinçli yaşasa, anlatarak, konuşarak bilinçlendirse etrafındaki insanları da, bu dönüşüm / değişim (kafka’ya selam gönderelim buradan) daha kolay, sağlam ve köklü olmaz mı?

NEDEN TUTTUM?

mucizemsin | 02 February 2009 10:40

Hafif.org’daki yazılar için “tuttum” butonunu ne amaçla kullanıyoruz acaba? Şunlar olabilir mi?

• yazıyı çok beğendim,

• yazının konusu ilgimi çekti,

• yazarı çok beğendim,

• yazar arkadaşım olur,

• yazar bizim gruptan,

• yazıyı ikizim, hatta üçüzüm yazmış, beğenip tutmamak olmaz şimdi,

• yazıyı arkadaşlarım da tutmuş, bende tutayım bari

• bu yeni biri, teşvik olsun diye tuttum,

• ben onu tutayım, o da beni tutar belki

• tutunca ne oluyormuş, öğreneyim diye tuttum