bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Hastaneler Beni Çok Yorar

Galanthus | 12 March 2009 09:58

Yine bir hastane. Yine aynı trajedi.

İçeri girer girmez bir şeyler yüreğimi sıkıştırıyor- bir şey değil sadece bir çok şey , hepsi bi anda hatta aynı anda-.Ben hastanelerden nefret ediyorum. Doktorum yasakladı bana bu cümleyi , eğer bu şekilde cümle kurmaya devam edersem yaşadığım ataklar devam edecekmiş , öyle söylüyor.

Doğru söylediğinden bile emin değilim.

Tekrar tekrar söyleyesim geliyor;

-Ben hastanelerden nefret ediyorum!

İlk panik atağımı hastanede yaşadım ben. Her seferinde ilk panik atak aklıma geliyor.

taziye defteri

| 12 March 2009 09:49

göğün içine kaçmış solucan gibi
kıvrıldı içime hayatın dili
emdik beraber mantarını içine
ittirdiğimiz şişeden dünyayı
küstük ve
kustuk gözlüklerimizin üstüne
cennet yeterince boktandı ve
elmacık kemiklerimiz zımbalanmıştı nüfus kağıtlarımıza
kimse bilmek istemedi ne yaptığımızı
kimse ilgilenmedi dini adetlerimizle
gelip geçici bir hüzündük
gelip geçici bir dünya felaketi
bir duaydı çözümleyen bizi ve
idamımızı onadığında din adamları
gözlerini kırpmadan yaktılar üstümüzdeki derileri
oysa biz onların görmediği kadar çıplaktık
en derin halimizle
kimse bilmek istemedi dünyadan ne beklediğimizi
kimse ilgilenmedi hedeflerimizle
terk edip gittik gezegenlerini

Maggie Taylor ve Alice Harikalar Diyarında

Galanthus | 12 March 2009 09:31

Maggie Taylor
Maggie Taylor

Bu ay ki Fotoğraf Dergisinde Maggie Taylor için bir bölüm ayrılmış görünce ben de Maggie Taylor hakkında biraz araştırma yapayım dedim.

Maggie Taylor
Maggie Taylor

Cleveland Ohioda 1961’de dünyaya gelen sanatçı, aslında felsefe mezunudur.Ama Fotoğrafçılık eğitimini 1987’de Florida Üniversitesinde alır. Max Ernst’ten etkilendiğini itiraf eden sanatçının çalışmalarında surrealizmin öncülerinde Salvador Dali çalışmalarına benzerlikler görüldüğü de söyleniyor, bence tabi ki bu sürrealizmden kaynaklanan bir durum sadece.

Haftanın sözü-5-

| 11 March 2009 17:08

foto: www.resimler.us/
foto: www.resimler.us/

“Karamsarlık ve Umutsuzluk birbirine dost; lakin insanın en büyük düşmanıdırlar.”
by buklet of the word.

Umudu bekleme, arama; oluştur.
Rölantide bekleyen karamsarlığa; kapılma, olma, düşünme.

Atığımız her adım doğru olmayabilir. Kimi zaman büyük umutlar bile hüsranla sonuçlanabilir. Ardından askıda bekleyen karamsarlıklarımız bizi esir alabilir, olabilir vs… Bilirlerimizi, yani olabilirlerimizi biz belirleyebiliriz. En kötü karamsarlıklarımızı bile karamsar olmama haline döndürebiliriz. En kötü umutsuzluklarımızı, umutlu hale getirebiliriz. Nasıl mı? Elimizde, inatla elimizde, inatla bize bağlı; olurlar Tanrıya, olanları olabilirlere döndürme bize bağlı…

gün..

morfik | 11 March 2009 16:15

Hüzünlenince kaldırımlar aklıma gelir. Neden bilmem..
kaldırımlar,sokaklar ve alıp başımı gitmek başlar..

sokaklar..ağaçlarını kesmişsiniz gözlerinizden, nerede unutulmuş bir baraka görürsünüz ona dalarsınız. Çünkü odur sizi anlayan, anlatan.
Neden bilmem, görmezse gözlerim boyasız bir apartman, iyice hüzünlenirim. Yalnızlığım ay gibi parlar, girer gözlerime. Kaçamam.
Başım nerelerde bulamam.
Başsız başsız yürürüm.

Küçüktür koskoca evrende dünyanız. Başkaları beni görebilir mi bu zaman, onu da bilmem. Düşünmem de..Böyle küçük mevzuları örtmem, savunmam. Çocuğum olsa muhtemelen tanımam.
Boşalır evren, anlamam.

ÂBİR-İ SEBÎL

Kuruvaze | 11 March 2009 15:26

Ellerim kan izi, dudaklarımda kan kokusu. Kaçıncı cinayetim bilmiyorum! Utanıyor muyum? Sanmıyorum. Peki pişman mıyım? Asla! **********************************************************************************************************************“Neden gittin Çehov?” ************************************************************************************************************************“İnsan olmak için!” ************************************************************************************************************************“Neden geri döndün Çehov?” ************************************************************************************************************************“Hayvan olmayı özledim. Ve bundan pişman değilim.” ************************************************************************************************************************Mahkeme kuruldu, karşısındayım beni soran Horusun gözü. Beni tutan… Tanımıyorum: [Bu yüzden tanımlamamaya kararlıyım.] ************************************************************************************************************************Fillerin eşliğinde kataloglar getirildi. Ağırlaştıran sayılar değil, gücün kendisiydi. Sordular; cevaplamaya çekineceğime inanarak: ************************************************************************************************************************“Hangi kapağı yırttın ki, sayfaların mahremiyeti seni suçladı?” ************************************************************************************************************************Yere baktım düşünür gibi. Ama düşünmüyordum, sadece düşündüğüme inanmalarını istedim; inandılar. ************************************************************************************************************************Sonrasında Arafta yırttığım sayfayı uzattım, incelediler. ************************************************************************************************************************“Evet, biraz her şeyden var” dediler, mezarlık bekçisi gibi! Yadırgamadılar, yadırgamadığım gibi!